12 Haziran’ a kadar hayatımız artık SEÇİM… Bu tarihe kadar sokaklar gümbür, gümbür.
Hiç kimse susun, bağırmayın yetti artık demesin. Bence elinizden geliyorsa bırakın merkezi çıkın köylere. Kaçın kurtulun. Davullar, araç hoparlörlerinden;
GELİYOOOOOOOOORRR, GELİYOOOOOR.
Diyerek başlayan anonslar. Her gün bir sokakta üç beş vekil aramızda!.
Hah buldunuz sorun eğer merkezden kaçıp köylere gidemiyorsanız.
Sorun bakalım:
Hadi siz iktidarda idiniz? Filan filan işi ne yaptınız? Neden bu kadar sık gelip gitmediniz?
Gelip gittiğiniz de biz neden yoktuk? Gelip gittiğinizde hep belli adamlar, belli yerlerde oturup yediniz, içtiniz, konuştunuz gerisin geri gittiniz? Hani İnsan odaklı, hani halk odaklı siyasetiniz nerede idi? O günleri unuttuk sanmayın. TBMM de işimiz çoktu demeyin.
Bilmem biz oradan buraya devletin yıllardır küflenmiş dertlerini mecliste sabahlara kadar temizlemek için uyamadık oraya kamp kurduk demeyin. Var mı diyebilecekler.
Bence yok. Hadi onlar iktidarda.
***
Peki Muhalefete ne demeli. Garibim bir MHP li vekil Çakır’ ki en çok eleştirenlerden birisi benim. Hiç Çarşamba’ da göremedik. Geldi gelmesine ancak. Genel Başkan Yardımcılığı, Samsun’ da partisinin tek ve yalnız adamı. Teşkilatlar bile darmadağınıkken, tek başına süvari gibi savunabildiği kadar savundu. Elbette ki bu geçerli neden değil. Halkın içine girmedi.
Bizi sağ olsun iktidardan çok ziyaret etti. Teşekkür ediyorum.
O elinden geleni yaptı ama yeterli mi HAYIR…
Daha çok halkın içine girmeliydi ve bundan sonra mutlaka girmelidir.
***
Bu arada hakkını yemeyelim. İktidardan bir tek Fatih Öztürk geldi başkasını hatırlamakta güçlük çekiyorum. Diğerleri Samsun da basını, belli mevkileri yol yaparken bizim gibi ilçelerde ki gazeteleri mi düşünecekler. Biz onları çok seviyoruz ama onlar bizi hiç sevmiyor bu belli oldu. Esnaf mı?. Onları neden sevsinler ki. Halk zaten oy veriyor. Gelmeye bile gerek yok. Başbakan Erdoğan hepsine yeter de artar bile. Değil mi ey halkım…
Onlar o nedenle işte İmtina ediyorlar.
Halkın gözü kulağı gazeteyi görmeyen vekiller acaba (İktidara sitem bunlar) halkı mı görecek.
Göl restaurantı mesken tutanlar, Samsun acem tekkesini mesken tutanlar falan filan.
Bunlar Çarşambaya mı kalmış ki gelsinler. Çakır gelmiş gelmemiş ne fark eder.
Diğer muhalefet kanadına bakın hele siz. CHP de Koç’ a güvenenlere o ne yapsın.
Seviliyor gideni asla geri çevirmiyor. Hastası derdi olan onun yanında. Adamın yüzü yumuşak, kalbi yumuşak ya!. Ama ona bile Samsun vefasızlık etmişse… O ne yapsın.
Umarım bu defa Samsun vefasını ona tam gösterecektir. Suat Binici ki artık yok. Şükür ki yok. O kadar vekil oldu bir kere zaaaar, zor yakaladık. Aynı telefonu bulmak zaten imkânsız.
Adam yok oldu mu oluyor. Milletin oyu ile gitmiş fark etmez. Onun Baykal’ı gitmiş. Halk gitse olur. Dimi yani.
Koç tek kalmış, onu indirmek için olmadık cilveleri yapmış fark eder mi? Ama hak tecelli etti.
Koç yerinde KOÇ gibi durdu, Binici’yi bindirip yolladılar. Vezirköprü’ye. Eden bulur. Peki gelecek için ne yapmalı? Halk gözü iyi açmalı, aklını iyi kullanmalı. Oyunun değerini çok iyi bilmeli. Çarşambanın sanayileşmesi, iş alanlarının açılması, istihdamın genişlemesi için
SÖZ ALMAK YERİNE ATTIRIN İMZALARI.
Verebilene verin oyunuzu.
İmza verecek babayiğit görebiliyor musunuz?
Ben göremiyorum.
TBMM’ nin Ceylan derisi koltukları çok rahat…
Halk umurunda mı gidenlerin...
2 ay karnın da, dişinde, belinde ağrısa, canın da sıkılsa sık dişini, avuçla karnını…
TBMM de ki ceylan derisine oturttu mu totoları…
Halk kimin umurunda…
Onlar nasıl olsa veriyor oyunu öyle ya da böyle.
Değil mi?