Hayat yeknesak tekrarlardan ibaret değil. Bazen celalli zamanlardan bazen cemalli zamanlardan geçiyoruz.
Zor zamanlar; gizli potansiyelimizle bağlantı kurar ve bizi daha dayanıklı hale getirir. Şu gerçeğe kucak açmalıyız ki; bize meydan okuyan koşullar aslında bizi en büyük gelişimimize ve en büyük başarılarımıza yönlendirir. Tıpkı Bernard Shaw’ın dediği gibi; “Eğer yürüdüğünüz yolda hiçbir zorluk yoksa o yol sizi hiçbir yere götürmez.”
Kişisel yaşantımızda, ailemizde ve çalıştığımız kurumlarda, bundan on yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz zorluklar ve sorunlarla karşılaşıyoruz. Daha önceki yöntemler, işe yaramayacak kadar olağanüstü bir değişim zamanındayız. Bu değişim nedeniyle strese giren, büyük kaygılar taşıyan o kadar çok iş insanı mevcut ki.
Nasıl ki, tırtılın gelişip bir kelebeğe dönüşebilmesi için kozasıyla başa çıkması gerekiyor, zorluklar da; kanatlarımızı büyütmek için bizlere sunulan bir fırsat olarak görüp onlarla başa çıkmamız gerekiyor. Eğer kararlı ve sabırlı olursak, istediğimiz atılımla en iyi yönlerimizi ortaya çıkarabiliriz.
Güçlü liderlere baktığımda gördüğüm şudur ki; hemen hemen hepsi güçlü mücadeleler ve çöküşlerde ortaya çıkmış olmalarıdır. Diyebilirim ki; olgunlaşmak için hayatın hırpalaması gerekiyor. Nietzsche’nin dediği gibi: “Seni öldürmeyen şey seni güçlendirir.”
Şirket bünyesindeki herkes önem taşır ve herkes değerlidir. O bünyede yer alan insanlar birbirleriyle ne kadar bağlantılı ve ne kadar etkiliyse örgütte o kadar güçlü olur. Rolümüzün en iyisi olabilmenin yolu; mevki makam gözetmeden her çalışanın kendi alanında kapasitesini arttırmak, yol göstermek, ilham olmaya kucak açmaktan geçtiği bilincinde var olmak gerekir.
Jean Giraudoux’ın dediğine katılmamak mümkün değil; “Sadece vasatlar en iyisini yaptıklarını düşünerek ölürler. Gerçek liderler, performanslarını arttırmak ve daha hızlı hareket etmek konusunda çıtayı yükselterek kendilerini daima geliştirirler.”
Bin kilometrelik bir yolculuk ilk adımla başlar ve sonuca adım adım ulaşılır. Günlük, akıllıca atılmış küçük adımlar olağanüstü sonuçları doğurur.
Hepimiz olağanüstü yaratılmışken, yıllar içinde girdiğimiz rollerin ve en çok da kafamızdaki sınırların etkisini taşır ve güvenli limana demir atacak bir dizi yapıya özlem duyarız. Tartışmasız; eski davranışlar yeni sonuçlar getirmeyecektir.
Biz dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz.
Düşünce yapımızdaki zincirleri kırarak, çıkmaz sokakları aşacağımıza göre; temel değişiklikler için ağacın yapraklarında yani düşüncelerde değil ağacın kökünde yani düşüncelerin kaynağı üzerinde çalışmalıyız.
Bir özdeyiş şöyle der; “düşünce ek, eylem biç; eylem ek, alışkanlık biç; alışkanlık ek, karakter biç; karakter ek, kader biç.”
Daha fazla insanın zorlukları fırsata çevirerek, kararlı ve güçlü adımlarla yürüyebilmesini gönülden diliyorum.
Sağlıcakla!