Hatırlar mısınız bilmiyorum ama, "Türk Malı" dizisinde rol alan Erman Kuzu rolünde ki Şafak Sezer'in repliği vardı. "Yiter ya, yiter ya!" diyerek. İnanın ki artık bu memlekette biz de "YETER YA, YETER YA" demek üzereyiz. Bu memleketin bürokratı bürokrat, siyasetçisi siyasetçi, spor adamı nerede ne yapar çözemedik gitti.
Bu memleketin çoğu artık "BİZİM DEDİĞİMİZ OLUR", ya da "biz istemedikçe hiç bir şey yazamazsınız" mantalitesinde. Güç onlarda ya!. Hatta iş öyle ileri seviyeye geldi ki: Haber veya köşe yazdığınızda, ya önce kıramayacağınız isimleri araya sokarlar, ya da aba altından sopa gösterirler. Olmadı mı küfürler, tehditler alır başını gider. Bunlar yeni dünyanın yeni zengin gücü. Diğer adı ile burjuva siyaseti, işadamı, bürokratı. Makam, koltuk ve güç hep bunlarda ya İSTER ASARLAR, İSTER KESERLER. ÇARK BUNLARA GÖRE DÖNÜYOR. Farkında mısınız?
Bütün bu pislikler içinde hep GAZETECİLER kötü, hep Gazeteciler YALAN yazar. Siyasetçiler hiç yalan konuşmaz, dürüsttürler, kıvırtmazlar, İYİLİK MELEKLERİ adeta. Makamda olanlar çalabilir, yiyebilir onlara hak öyle mi?. Çalan için "Bal tutan parmağını yalar" muhabbeti baya baya bu milletin içine sindirilmiş. Korkunun gözünü seveyim.
Bu memlekette çoğu bürokrat bana dokunmayan bin yaşasın mantığını kimseye belli etmez, ay başı gelsin maaşımı alıp gideyim kim ne yaparsa yapsın zihniyetinde oldukça, bu gerilim daha da artacaktır göreceksiniz. Bu memleket Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde değil mi? Yani pis işler yapan, konuşanların yaptıkları yanlarına kar mı kalacak. Biz yazınca NİYE, NEDEN BUNLARI BÖYLE YAZIYOR düşüncesine giriyorlar.
Bir kesim ise, neden uzun süredir susuyorsun, yazmıyorsun diyorlar. Konuşturabilmek için akılları sıra bizim hakkımızda doneler elde edebilmek için aklınıza hayalinize gelmeyecek varyasyonlar deneniyor. Kimisi sözüm ona gelip oturup gizli gizli ses kaydı ile konuşuyor, konuşturuyor. Olmadı mı dinletiyor sonra da koşa koşa birilerine gidiyor. Piyasa da MİT elemanlarından çok İSPİYON ELEMANI KAYNAR OLDU. Yetkililer suskun. Biz bunları yazınca hemen her alanda dedikodular başlıyor. Erol Şeker KİMİ KASTETDİ, NEDEN BÖYLE YAZDI, BİR BİLDİĞİ Mİ VAR... Vs, vs, vs...
Dedikodular uzayıp gidiyor. Bu memleket sanki artık MUZ CUMHURİYETİ gibi oldu. Eskiden en azından ÇEK-SENET MAFYASI, TEFECİ vardı. En azından onlarla boğuşuyordu bu millet. Şimdilerde kıvırtan, rengi, düşüncesi, kanunlara karşı duyarsızlığı, korkusuzluğu, her bir haltı karma karışık insan şeklinde ki yaratıklarla doldu taştı. Kimse bunlara DUR demiyor diyemiyor. Gemisini yürüten herkes olmuş artık BABA. Şimdi gel sıkıysa bu memlekette birileri hakkında yasa dışı bir işini, olayını, hatasını, eksiğini yaz yazabiliyorsan. Topu, tüfeği, maddi gücü, böyyük iş adamı çevresi ile hep birlikte geliyorlar. Bu tiplerin bünyelerinde para, siyaset, bürokrasi her bir halt, güçleri mevcut. Bize sunulan menülerde de tek yemek çeşidi mevcut: Ve sorulan tek soru: "NE YEMEK İSTERSİNİZ?"
Kısacası dedik ya, Çarşamba adeta olmuş MUZ CUMHURİYETİ ve herkes kendi bildiğini çalıp, söylüyor. Kimsenin bir şeyden korktuğu çekindiği yok. Herkes birilerinin adamı olmuş. Birilerinin adamı olmayana yaşama hakkı yok. Yaşayabilmek için susup oturmakta suç, konuşmak, yazmakta suç.
Peki EY VATANDAŞLAR. Sahi siz hangi kulvardasınız. Koyun gibi güdülen cinslerden mi? Başına vurup elindeki alınanlardan mı?
Yoksa demokratik, özgür ve fikrini, bildiğini, düşündüğünü, her bir haltı konuşabilecek bilinçli toplum musunuz? Karar verin görelim. Bizler korkusuzca hala en azından bildiklerimizi yazıyor, tarafsızız. Ya siz hangi taraftasınız. Halktan yana mı?. Parası, makamı, koltuğu olan yeni tür mafya vari güçten mi? Renginizi beli edin. Bizde, Millette kendine yön verebilsin. Bitsin bu memleketin iç çekişmesi ve dalkavuklukları...
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...