Termik santraller ve etkileri ile ilgili basın açıklaması yapan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Samsun Temsilcisi Mehmet Yazıcıoğlu, “Türkiye’nin sahip olduğu en bol fosil kaynaklı yakıt, düşük-kaliteli ve yüksek derecede kirlenmeye yol açan, Soma ve benzeri ocaklardan çıkarılan linyittir ve bol bulunduğundan ülke enerji üretiminin bel kemiğidir. Ancak bu tür kömürün kullanımında çok yüksek miktarlarda zararlı baca gazları, kül ve ayrıca santralin soğutmasında kullanılan atık sular ortaya çıkar. Bu atıklar, insan ve çevre sağlığına çok çeşitli biçimlerde etki eder” dedi.
Termik santrallerin hava, insan, orman ve ilkime etkisi olduğunu söyleyen Mehmet Yazıcıoğlu, “Santral atmosfere, kükürt, azot oksitler, karbondioksit, karbonmonoksit ve diğer gaz emisyonları, kül ve tozlar salarlar. Bunlar da yeryüzüne yağmur ve kar ile ulaşır. Baca gazları, asit yağmurlarının oluşumundan birinci derecede sorumludurlar. Çevrede yaşayanlar arasında risk grupları çocuklar, yaşlılar, astım ve KOAH hastaları ile sosyoekonomik düzeyi düşük olanlar gösteriliyor. Kömürlü termik santrallerin AB ülkelerinde her yıl 18 bin 500 erken ölüme yol açtığı tahmin ediliyor. Ağaçları, ormanları, bitki örtüsünü kısaca çevresindeki tabiatı öldürür. Samsun’un Türkiye’de iki tarım ovası bulunan tek şehir olduğu düşünülürse termik santralın etkisinin büyüklüğü de tahmin edilebilir” diye konuştu.
Termik santral yerine çevreci enerji kaynaklarına yönelmek gerektiğini söyleyen Mehmet Yazıcıoğlu, “Gelişmiş ülkeler, çevreye zararlı olan enerji üretim tesislerini söküp, çevreci, yeni alternatif enerji kaynaklarına yönelmektedir. Mesela, Almanya bizden çok daha kuzey enlemde olmasına rağmen güneş enerjisinden, ülkemizden çok daha fazla istifade etmektedir. Ülke olarak bizde artık bu konularda yeni stratejiler belirleyip daha fazla somut adımlar atmalıyız” şeklinde konuştu.