Çok değerli Haber Expres Gazetesi okuyucuları, elbette ki hepimiz öfkelenebiliriz. Önemli olan öfkelendiğimizde bu öfkemizi kontrol edebilecek güce sahip olabilmemizdir. Bu güce irade ve akıl deniyor. Akla değil duyguya göre hareket edenlere de cahil deniyor. Bu kontrolsüzlük haline de cehalet deniyor. Şimdi kendimize ve çevremize bakalım, akıl ve iredesine sahip çıkan ne kadar, duygularına kapılarak hareket eden kimselerden ne kadar var?
Bizler teşekkür etmesini biliyor muyuz? Yani teşekkür edilmesi gereken her durumda herkese teşekkür ediyor muyuz? Yoksa sadece bizden makam ve mevki olarak üstünler ise işimiz düştü ise gibi durumlarda mı teşekkür ediyoruz?
Teşekkür etmesi gereken bir durumda teşekkür etmeyen insan ya içine kapanık ya da kibirlidir. İki durumda da profesyonel yardım almalıdır. Teşekkür edebilmek mutlu olabilmektir.
Kimine göre cama vuran yağmur damlası mutluluktur. Kimisine göre yağmurdan sonraki sonraki toprak kokusu… Kimine göre sevdiğinin yanında olmak mutluluktur kimine göre kitap okumak. Bir çocuğu sevindirmek, karşındakinin senin iyiliğin sayesinde tebessüm edişine şahit olmak, takdir edilmek… Herkesin değişik mutluluk anları olmuştur. “Başkasından övgü bekleyenler mutluluklarını başkalarının eline bırakmış zavallılardır” demiş Gold Smth. Güzel işlerimizi insanlardan takdir görmek için değil de yalnızca görev, insani bir vazife olduğunun bilincine vararak yapabilmek de mutluluğa dahil bence… İyi bir aileye, başarılı olduğu bir işe sahip olmak, şükretmeyi, bilmek. Kendinde olanlarla yetinebilmek…
İnsanın kavuşabileceği en büyük mutluluk kendi durumundan hoşnut olmasıdır ve çok şükür seni mutluluğa götürür… Tecrübe ettiğim ve gözlemlediğim kadarıyla mutluluk;kalbinin sükunet bulduğu her anda saklı… Sadece biraz derine inebilmek lazım. Pozitif bakabilmek, kalbinin sesini dinleyebilmek… Doğru anda doğru şeyleri yaptığına emin olmak. “İyiyi ara, doğruyu ara, güzeli ara fakat kusur arama” demiş Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri.
Kusur arayan elbette ki bulur ama “Kusursuz dost arayan dostsuz kalır” buyurur Hazreti Ömer. Bütün bunlardan sonra kusur aramak için değil güzel olanı yakalamak için gayret etmeliyiz… Bunun için de kendimizin güzel bakması, olumlu bakması gerekir. Güzel bakabilmek dileği ile…