Çocukken hayvan otlatır, davar güderdik. Bel ile bahçe beller, tarla da çapa yapardık. Sütü inekten sıcak sıcak sağıp, soba da o sütü kaynatıp içerdik. Tarlada yetişen buğday, ayçiçeği, karpuz, salatalık, biber kokusunu içimizde, boğazımızda hissederdik.
Ülke de ne et, ne süt ne de sebze- meyve bitecek korkumuz olmazdı. Hatta hatta çöplük üzerinde biten domates pis diyerek yemezdik. O günlerin de, meyve- sebzenin de, tarım ve hayvancılığın da tadına doyum olmazdı. Saman yüklemenin eziyeti bile günlerce anlatılırdı. Ya şimdi samanı bile dışarıdan alıyoruz. Düşürüldüğümüz hala bakın...