Türkiye’ye millet ceyranı, tarihin derinlerinden kopup gelen yeni Avrupa halk harekâtı; Balkanlarda aleyhimize yangınlar uyandıran yeni milletler vücuda getiren dalgalardır. Koca bir hareketin dalgalar halinde gelmesinden kaçamazdık. Türk Milli hareketini yabancılar değil kendi şairlerimiz, kendi âlimlerimiz meydana getirdi. Bunun için milli fikre TÜRK OCAĞI cihanşümul bir ceryandan hayat ve kuvvet almıştır.
TÜRK OCAĞININ İLK KURULUŞU
Aramızda müessesemizin ilk günlerini hatırlayanlar vardır. O evvela sultan Ahmet’de yangınların iz bırakmadığı bir mahallede, bir evde tek bir oda içinde kurulmuştu.
Bu küçücük odada nice içtimalar (toplantı) yapılmıştır. Bir ay sonra Divan yolunda hepimizin heyecanla içtimalarını hatırladığımız küçük mütevazi bir odaya geçtik. Birkaç ay sonra bize burası da yetmez olmuştu.
Ocağın içi coşkun bir gençlik hayat ve heyecan merkezi uğultusu doluydu. Merdivenlerden gece gündüz ayak sesi eksik olmuyordu. Niçin binlerce genç bu binaya dolup taşıyordu? Orada ne duyuyorlardı? Ne işitiyorlardı? Bu ne büyük cazibeydi?
Türk gençliği orada kendine, Milletine kavuşuyordu.
Ocak inkişafına (gelişmesine) devam etti. Beyazit’te daha büyük bir merkeze nakil ettik. Gördük ki orası da kendini arayan ve bulmağa çalışan yani hidayete eren zavallı TÜRK çocuklarına yetmeyecek kadar küçük bir yerdi. Ocak evvela yalnızdı. Fakat aylar ve seneler geçtikçe yeni bir takım faaliyetler diğer sahalarda ünü derece derece artmağa devam ediyordu. Unutulmuş bütün çeşitli şekillerde tekrar canlanıyor hayata avdet ediyordu.
Türklük fikriyatı yeni bir sima veriyor, sanata diğer sahalarda, edebiyatta, resimde, hat’ta, din’de TÜRKLÜĞÜ arayan cihat göze çarpıyor. Türk iktisadi diye bir fikir hatıra geliyordu. Gözlere görünen bir meşale ile bunu izah etmek için İSTANBUL’UN Divan yolu, şehzade başı gibi kısımlarında yalnız bunun ondört, onbeş sene evvel her iki yanı tutan ticarethaneleri hatırlamanızı rica ediyorum. Onların sahipleri daima Türk’den gayri idi. Bedbaht günlerimizde bu sokakları geçerken, ekalliyetin kapılarında, camlarından sevinen yüzlerini seyrederdik.
İşgal günlerinde onlar güler biz ağlardık. Şimdi aynı yollardan geçiniz gülenler silinmiş o simalar kaybolmuş, onların yerine bizimkilerin yüzü gülüyordu. Milli ceyran edebiyat ve ilim sahasına çıkıyor. Sade bir hareket her tarafı sallıyor, vatan kurtuluyordu.
O Türk milleti için kendi faaliyetinin her şubesinde bir çok menfaatleri koruyan genel bir ceryan şeklini almıştı. İktisadi Türkçülük beş, on sene içinde ufak ticaret sahasını aşmıştı. Türk iktisadiyatında görünen müesseseleri işgal etmeye başlaması, şirketlerde bankalarda kendine nüfuz ve mevki ayırmıştı.
Daha Osmanlı imparatorluğu yıkılmadan TÜRK ve Türklük kendini başkalarının olacağı asla tahmin edemediği bir ümitle her yerde hisse almağa başlıyordu. Yeni fikirler, yeni ceryan ruhların muhtaç olduğu, bağlandığı bir mezhep gibi yayılıyordu. Fakat bir yer vardı ki o özellikle TÜRK’ÜN eline geçmemişti. O siyasi saha idi.
Bütün Türk Milleti namına son mücadeleye girdik. Bu mücadelenin ismi köhne müesseselerde anlatılamadı. Ona, aramızdaki bazı adamlardan daha ziyade teşhis kabiliyeti olan bütün bir âlem “Türk Milleti Mücadelesi” namını verdi. Ve o milletin mücadelesi maruf büyük zaferini elde etti… YENİ TÜRKİYE DEVLETİ KURULDU.
TÜRK OCAĞI ilk kurultayı
Konuşan: HAMDULLAH SUPHİ (tanrıöver)
Türk ocağı başkanı
23 Nisan 1924
Saygı ve dualarımla…
Hasan TOPUZ