Bugün ülkemizin itibarı açısından üzücü ve aşağılık bir olaya tanık olduk.
Anayasal hakları çerçevesinde, hukuki olarak hiçbir sakıncalı hareket ve davranışta bulunmayan insanlar; ana ilkesi Türk vatanına ve Türk toplumuna bağlılıkla hizmet inancı olan bir siyasi düşünceyi savundukları için bıçaklı saldırıya uğradılar.
Saldırıya uğrayan vatandaşlarımızın yakasında İYİ Parti rozeti olsa da bu saldırı Türk toplumunun bağrını hedef almıştır.
Birkaç gün önce Saadet Partisi standına gerçekleştirilen saldırıyı da dikkate alırsak, bu aşağılık eylemlerin belirli bir merkezden, koordineli bir şekilde gerçekleştirildiğini görebiliriz.
Üzülmekten ziyade utanarak hatırlayacağımız üzere AKP/MHP yönetici kadroları nefret ve kin söylemlerinde sınır tanımamaktadır.
Referandum sürecinde de, Cumhurbaşkanı Adaylığı için gerçekleştirilen imza kampanyası sürecinde de yasal olarak verilen seçme ve seçilme hakkını özgürce kullanmak isteyen insanlar hedef gösterilmiştir. Bu mesnetsiz itham ve iddialarda bulunan şahıslar belirli kurum ve kitleleri temsil ettikleri için, etkilerinde bulunan insanlara kendi hal ve davranışları doğrudan sirayet edebilmektedir.
Dolayısıyla gerek Erdoğan'ın gerek Bahçeli'nin takındığı üslup kullandığı dil, etki ettikleri kitleleri kolayca ve fütursuzca yönlendirebilmektedir. Bu durum zamanla kontrol dışına çıkmaktadır.
Bahsini ettiğim siyasi liderler hiçbir cümleyi ve çıkışı sonunu hesap etmeden ve gelişigüzel bir şekilde kullanmayacak düzeyde etkin ve tecrübeye sahiptir.
Buradan çıkan sonuçla bazı ihtimaller önümüze gelmektedir.
Erdoğan/Bahçeli ittifakı ülke içinde yaşanabilecek talihsiz olaylarla kaos yaratıp, olağanüstü hal şartlarıyla birlikte yanlış hesapla alınan erken seçim kararını mı ertelemek istemektedir?
Veya Erdoğan/Bahçeli ittifakı Türk toplumunun kendilerine muhalif olan yüzde ellilik kısmını ayrıştırma yoluyla toplumsal yapıdan tasfiye etmeyi mi hedeflemektedir?
Türkiye yine bir sağ sol çukuruna mı sürüklenmek istenmektedir?
Olağanüstü şekilde alakasız konularda kullanılan Olağanüstü hal yetkilerinin garantörlüğünde Türkiye seçimsiz bir şekilde OHAL ile yönetilmeye mi mecbur edilmek istenmektedir?
Sorulabilecek birçok soru var. Ancak toplumsal yapının denge unsurlarını hedef alan odaklara bu alanda kredi vermemek adına soracağımız soruları bu kısmıyla sınırlı tutacağım.
Yönelttiğim tahmin/sorulardan her birinin cevabı Türk toplum yapısını doğrudan hedef almaktadır.
HDP'ye karşı kullanılmayan siyasal gangsterlerin taşeron maşaları neden iktidar hedefine kilitlenmiş ve her geçen gün rüzgarıyla kitleleri ardına alan İYİ Parti'ye karşı kullanılmak istenmiştir?
İYİ Parti, AKP için sırf iktidara alternatif olduğu için marjinal terör örgütlerinden daha tehlikeli ve sakıncalı bir hal almıştır.
Ülkemizin girdiği her kritik virajda milli değerlerimizi hedef alıp, tahrip eden AKP/Erdoğan otokrasisi Bahçeli ile ittifak kurup kendi militer kadrolarını sahaya sürmeyi hedeflemektedir.
Bundan önce yapılan, bundan sonra yapılacak olan her aşağılık eylem tamamıyla Türk toplum yapısını ve bütünlüğünü hedef almaktadır. Yerli ve milli olduğunu iddiadan öteye geçemeyen Erdoğan/Bahçeli ittifakı Türk milli değerlerinin birçoğunu tahrip ederek, Türklük bilincinin ve milli değerlerinin yapı taşı olan Türk toplumsal yapısının bütünlüğünü hedef almaktadır.
Sükunetimizi koruyacağız.
İYİ'ler kazanacak...