Öncelikle tüm okurlarımın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutlarım.
Cumhuriyet tarihi boyunca bu ülkeyi idare eden yada muhalefette olan siyasilerin hep inişli çıkışlı sözlerine, bugün farklı yarın farklı söylevlerine şahit olduk. Zaten bu ülke hep bu tür şikayet yada siyaset yapanlardan çekmiştir. Yani buda ikiyüzlü siyaset anlamına gelir. Düzgün siyaset yapanların hiçbir zaman yeri olmamıştır. Ya muhalefette kalmışlar yada meclise girememişlerdir.
Geçenlerde elime 15 Mayıs 2015 Cuma tarihli Yusuf Demircioğlu abimin bir yazısı geçti.Yazı benim anlatacağım konuya tıpatıp uyuyordu .2011 yılında Has Parti Samsun millet vekili şimdi Ak Parti Samsun millet vekili ve sağlık bakanı ile arasındaki olan bir yaşanmış hatırasıdır. Bu yazıyı dikkatle okumanızı ve Türkiye’deki siyaset profilini anlamanızı temenni ederim Yusuf Demiroğlu abimin bu yazısını dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum.
İŞTE O YAZI :
DOMATES, BİBER, PATLICAN
2011 yılında Has Parti Samsun milletvekili adayıydım. Bugün Ak Parti’yi yere göğe sığdıramayan Ahmet DEMİRCAN ile aynı listedeydik.
Tabi o günlerde Ahmet DEMİRCAN Ak Parti için söylemediğini bırakmıyordu.Orası ayrı mesele...
Seçim çalışması için bir köye gittik.
Has Parti’ye gönül verenlerin sayısı az olduğu için yanımızda kalabalık yoktu.
Kendi kendilerine geziyorlar denmemesi için Ahmet DEMİRCAN’ı milletvekili adayı olarak tanıtırdık. Diğer arkadaşlar pek sesimizi çıkarmazdık. Partinin gönül verenleri olarak arkada durmayı tercih ederdik.
Ak Parti’nin tarıma verdiği teşvik en çok eleştirdiğimiz konulardan biriydi.
Ortada teşvik vardı. Ama çiftçiyi tembelliğe alıştıran,üretmesine engel olan bir teşvik.
Dönüm parası.Köylüye üretip üretmediğine bakmadan arazisinin büyüklüğüne göre verilen bir teşvik. Ahmet DEMİRCAN anlatmaya başladı.”Ak Parti size dönüm parası veriyor ya...
İşte biz o dönüm parasını vermeyeceğiz. Üreteceksiniz,ürettiğinizi pazarda satacaksınız.Domatesi,biberi,patlıcanı kaç liraya satmışsanız,kara geçmeniz için gerekli parayı biz vereceğiz.”
Üstelik kaynak sorunu da yoktu.Dönüm parası olarak verilen teşvikler kaldırılacağı için kaynak kendiliğinden oluşmuş olacaktı. Teşvik sadece üretene verilecek,üretici refaha ulaşacaktı. Çalışan,üreten kazanacak. Yatanlar kaybedecek.Bu sayede tarım yeniden canlanacaktı.
Olması gerekeni söylüyorduk.Ama ' bu söylem Has Parti lye oy getirmezdi. Akşam parti binasına geldik. Ahmet abi programımız çok güzel.Tarımın gelişmesine katkı sağlayacağı kesin.Ama ortada bir mesele var.Ak Parti çiftçiye,’’üretip üretmediğinize bakmadan sizlere teşvik vereceğim”.diyor. Oysa biz, üretmeyene para yok.Çalışan kazanır.diyoruz.
Yattığı yerden teşvik alan çiftçi,bizim ancak üreten kazanır söylemimize itibar ederek,neden bize oy versin? Sen çiftçi olsan Has Parti’ye oy verir misin? diye sordum.
Ahmet DEMİRCAN’ın cevabı güzeldi.’’Yusuf doğru söylüyorsun.Ama biz bu yola gelecek seçimleri düşünerek çıkmadık.Gelecek nesilleri düşünerek çıktık.”
Çok geçmeden gördük ki;cevabında samimi değilmiş.Bu cümleyi kurduktan kısa bir süre sonra gelecek seçimleri düşünerek,Ak Parti’ye geçti.2015 seçimlerinde Ak Parti’nin geçtiğimiz on üç yıl içinde ne kadar başarılı bir yönetim gösterdiğini anlatıyor.Oysa aynı Ahmet DEMİRCAN üç sene öncesine kadar Ak Parti’nin on senede ülkeyi batırdığını söylüyordu.
Gelecekler nesiller yerine gelecek seçimleri düşünen siyasiler sebebiyle Türkiye’de tarım bitmiştir. Günü kurtaran,oy getiren ama üretimi artırmayan tarım politikaları,tarlaların boş kalmasına sebep olmuştur.
Rakamlara ihtiyaç duymadan tarımın bittiğini anlamak için köyünüze gittiğinizde tarlalara ve köy nüfusuna bir bakın.
Köylerde insan yok.Tarlalarda ürün yok. Benim köyüm yok.Ne nüfusu bilirim ne boş tarlaları diyorsanız, rakamlara göz atalım. Tarımda kendi kendine yetebilen bir ülke idik.Bugün ise, tarım ürünlerinde ithalatımız 8 milyar dolardır.2002 öncesinde bu rakam 1 milyar 700 milyon dolardı.
2000 yılında 94 milyon dönüm olan buğday ekim alanı 2014’de 74 milyon dönüme geriledi.
153 ülkeden tarım ürünü ithal ediyoruz. Saman ithal,buğday ithal.Çuvalla satılan patatesi bugün kilo ile almakta zorlanıyoruz. Milli yiyeceğimiz kuru fasulye sofralarımıza başka ülkelerden geliyor.
Çukurova ülkemiz sınırlarında ama pamuğu Yunanistan’dan alıyoruz.Nohut Meksika’dan,mercimek Kanada’dan...
Samsun özelinde tütün tarlalarının üstünde evler yükseldi. Şeftali bahçelerinin yerinde otogar, biraz ileride Ankara yolunda yakın zamana kadar ekili olan tarlaların üzerinde ikinci el oto galerisi var.
Ne zaman sanayisi ve tarımı ile güçlenmiş bir ülke oluruz?Gelecek seçimleri değil gelecek nesilleri düşünen siyasetçiler iş başına geldiği zaman...