Konuşmanın ardından soru cevap bölümünde Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci hakkında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Gül, "Türklersiz bir Avrupa tarihinin yazılamayacağını" belirterek, AB'nin Türkiye için bir "stratejik yönelim" olduğunu söyledi.Gül, "Avrupa'daki birçok ülkenin saraylarında, tarihi binalarında o zamanki Türklerle ilgili resimleri görürüz. Zaten Türklersiz bir Avrupa tarihi yazmakta zaten noksan olur" ifadesini kullandı.
"FASILLARI DONDURMAK MÜZAKERELERİ AÇIKÇA BLOKE ETMEKTİR"
Müzakerelerdeki fasılların dondurulmasının açıkça "bloke etmek" manasına geldiğini söyleyen Gül, "Fransa bir faslı açıyor ama bu bir faslın müzakere sürecinde ciddi bir etkide olacağı kanaatinde değilim. Eğer ciddi etki istiyorsak dondurulmuş bütün fasılların serbest bırakılması gerekir. Ne demek yani fasılları dondurmak? Bu çok açık bir şeklide bloke etmektir" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, "Türkiye müzakereleri bitirdikten sonra Türkiye'nin tam üyeliği yine otomatik değil bildiğiniz gibi. Bazı AB üyesi ülkeler referanduma gidecekler, Fransa, Avusturya gibi, halklarına soracaklar, belki o gün biz de Türk halkımıza soracağız, belki o zaman Türk halkı da ne düşünecek bilemiyoruz, ama bunları bugün konuşmamız lazım. Her halükarda müzakere sürecini güçlü bir şekilde bitirmemiz gerekir. Biz bu yönde çok büyük bir çaba içerisindeyiz, hatta biz resmi olarak açılmayan fasılların içini kendimiz açıp kendimiz yapıyoruz. Ümit ederim ki, Avrupa Birliği bugünkü yaşadığı krizden kısa sürede çıkar ve daha güçlü olabilmek için sadece bugününü değil, gelecek nesillerini, 50 yıl sonrayı da düşünerek Türkiye gibi bir ülke ile beraberliğini bir değer olarak görür" dedi.
"MÜZAKERE ÖNÜNDEKİ ENGELLERE HERKESİN GÜÇLÜ TEPKİ VERMESİ GEREKİR"
Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin önündeki bu tür engellere herkesin tepki vermesi gerektiğini kaydeden Gül, "Özellikle bizim olmadığımız toplantılarda dostlarımızın tepkileri çok önemli. İsveç bunu yaptığı için bir kez daha hem parlamentoya, hem hükümete, hem de halka herkese teşekkür etmek istiyorum. Bu süreci biz tamamlayalım, yani Türkiye'nin bütün AB kriterlerini, standatlarını 32 fasılda kendi ülkesini, Türkiye'de geçerli hale getirmesi, herhalde bütün üye ülkelerin lehine olması gerekir" dedi.
Gül konuşmasında şunları söyledi:
"Biz enerji konusunda Avrupa Birliği'ne en büyük katkıyı sağlayacak ülkeyiz. Kafkas, Orta Asya, Ortadoğu, bütün enerji kaynakları Türkiye üzerinden Avrupa Birliği'ne gelecek ve Avrupa'nın enerji bağımlılığı malumdur, bunu değişik yollarla güvence altına alacak kaynağız biz. Ama enerji faslını bile açamıyoruz biz. Şimdi bunlara mantıki bir izah getirmekte mümkün değildir. O bakımdan müzakere sürecini yeniden canlandırmak gerekmektedir,"
"DEMOKRASİSİ, EKONOMİSİ GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE AB'NİN LEHİNEDİR"
Cumhurbaşkanı Gül ayrıca, "Türk ekonomisi bugün çok güçlü ve Türk demokrasisi bugün çok yükselmiş seviyedeyse bunda müzakereye başlamamızın rolü olduğunu burada açıkça ifade etmek isterim. Müzakere sürecinin çok katkıları oldu. Şimdi Türk ekonomisi bu kadar güçlü olmasaydı, Avrupa ekonomileri ile bu kadar işbirliği yapabilir miydik? Veya diyelim ki sizin bir fırmanız Avrupa Birliği kriterlerini yerine getiren bir ülkede mi daha rahat kendisini hisseder, daha rahat yatırım ve ticaret yapar yoksa Avrupa Birliği kriterlerinin, hukukunun, geçerli olmadığı bir ülkede mi daha rahat iş yapar? Yani her bakımdan Türkiye'nin müzakereleri bitirmesi tüm üye ülkelerin lehine olması gerekir" dedi.
Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu çerçeve içerisinde Türkiey ekonomik, sosyal, kültürel ilişkiler ve müttefiklik ilişkileri bütün çerçeve içerisinde Avrupa Birliği ile tam üyelik sürecini güçlü bir şeklide devam ettirme azmindedir.
Zaten bildiğiniz gibi 1995 yılında Türkiye AB Gümrük Birliği'nin tam üyesi olmuştur. Dolayısıyla bütün AB ülkeleri arasında Türkiye arasında gümrük duvarı yoktur. Bu bakımından da Türkiye, yani üye olmadan gümrük birliğine üye olan tek bir ülkedir.Müzakerelere başlamış vaziyetteyiz. Müzakere ne demektir? Müzakere AB müktesabatını, daha doğrusu AB standartlarını her alanda aday olan ülkenin adapte etmesi ve kendi ülkesinde bunları geçerli hale getirmisidir. Biz şimdi bununla meşgulken, maalesef bazı üyeler bize, bu sürecin hiç de teknik yapısına yakışmayan dolaylı engellemeler çıkartmaktadırlar ve adeta süreci dondurmaktadırlar."