Kişinin kesin hüküm olmadan hakim veya mahkeme kararı ile cezaevine gönderilmesi tutuklama tedbiri olarak nitelendirilmektedir.
Esasen tutuklama bir cezalandırma aracı değil bir koruma tedbiri olarak tabir edilir.
İnsan haklarının korunması ve özgürlük hakkının ihlal edilmemesi açısından tutuklama en son başvurulması gereken bir tedbirdir.Ceza Muhalemeleri kanunu madde 100 de tutuklama ile iligili şartlar belirlenmiştir.
Madde 100 – (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez demektedir.
Bu maddede belirtildiği üzere tutuklama kararının ölçülü ve orantılı olması gerekmektedir.
Yine kanunda tutukluluk için özel şartlar getirilmiştir.
Aynı maddenin 2. Bendinde (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
Yukarıda bahsedilen nedenlerin mevcut olması durumunda tutuklama nedeni varsayılır ve kişi hakkında tutuklama tedbirine başvurulur. Örneğin henüz toplanılmamış deliller varsa kişinin salıverilmesi durumunda bu delilleri yok edeceğinden şüphe edilir ve bu sebeple tutuklanmasına karar verilebilir.
Yine ifadesi alınmamış tanıklarla şüphelinin görüşmesi ve tanıkları baskı altına alması gibi bir durum söz konusuysa yine mahkemenin takdiri tutuklama yönünde olacaktır.
Bunlar dışında aynı maddede aşağıda belirtilen suçların işlenmesi yönünde kuvvetli şüphenin varolması halinde tutuklama nedeninin varsayıldığına hükmedilmiştir.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; (2)
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
3.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
4. İşkence (madde 94, 95)
5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
6. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
7.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
g) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
h) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
(4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.) Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
Yukarıda belirtilen suçların işlendiği yönünde kuvvetli suç şüphesinin olması durumunda tutuklama nedeninin oluştuğu varsayılır.
Esasen belirtmek isteriz ki Türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu gözönüne alındığında herhalde insan haklarının en üst seviyede korunması zaruridir.
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve anayasamızda belirtildiği üzere özgürlük ve güvenlik hakkı, yaşam hakkı, adil yargılanma hakkı masumiyet karinesi kanunsuz ceza olmaz ilkeleri asolanın tutuklama değil salıverilme olduğunu göstermektedir.
Zira bu sebeple Ceza muhakemesi kanununda da tutuklama tedbirine başvurulması için kuvvetli suç şüphesinin, tutuklama nedeninin varlığı ve tutuklama tedbirinin ölçülü olması şartları getirilmiştir.
Ve yine mahkemeler tarafından tutuklama kararının gerekçesinin de belirtilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Şüpheli veya sanığa sorgudan önce hatırlatılması gereken temel hakları şunlardır:
Avukatın hukuki yardımından yararlanma hakkı: Şüpheli veya sanığın en temel haklarından biri, müdafiin hukuki yardımından yararlanma hakkıdır. Şüpheliye avukat seçme hakkının bulunduğu ve bir avukatın hukukî yardımından yararlanabileceği, avukat seçecek durumda değilse ve avukatın hukuki yardımından yararlanmak istiyorsa baro tarafından kendisine ücretsiz avukat tayin edileceği, avukatın ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine tutuklama sorgusundan önce bildirilir.
Susma hakkı: Şüpheli veya sanığın aleyhine yapılan suçlama hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu tutuklama sorgusundan önce bildirilmelidir.
Delillerin toplanmasını isteme hakkı: Şüpheli veya sanık, kendisi lehine olan delilleri ileri sürebilir veya toplanmasını talep edebilir. Şüpheli veya sanığa, somut delillerinin toplanmasını isteme hakkının bulunduğu tutuklama sorgusundan önce hatırlatılır.
Savunma hakkı: Şüpheli veya sanığa kendisi aleyhine var olan şüpheleri ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınmak zorundadır.
Tutuklamaya İtiraz Süresi Nedir?
Tutuklamaya itiraz, şüpheli veya sanığa tanınan en önemli haklardan biridir (AİHS md. 5/3 ve Anayasa md. 19/7). Ceza Muhakemesi Kanunu’a göre tutuklamaya itiraz süresi 7 gündür (CMK md.101/5, md. 104/2, md. 267 ve 268).
Tutuklamaya itiraz süresi, şüpheli veya sanığın tutuklandığı gün dikkate alınmadan hesaplanır.
Şüpheli hakkında tutuklamaya dönük yakalama kararı çıkartılmışsa, kanunda açıklık olmamakla birlikte yakalama kararına her zaman itiraz mümkündür. Ancak, şüpheli veya sanık, tutuklamaya yönelik yakalama kararı üzerine yakalandıktan sonra, yapılan değerlendirme neticesinde tutuklanırsa, tutuklamaya itiraz süresi tutuklandıktan sonra işlemeye başlar.
Tutuklama Kararı Verilemeyecek Haller Nelerdir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tutuklama kararı verilemeyecek haller şunlardır:
• İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez (CMK md.100/1).
•Sadece adli para cezası gerektiren suçlarda tutuklama kararı verilemez (CMK md.100/4).
• Hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez (CMK md.100/4).
• Vücut dokunulmazlığına karşı suçların (kasten veya taksirle yaralama, taksirle öldürme vs.) ceza alt veya üst sınırı ne olursa olsun, koşulları varsa mahkeme ceza sınırına bağlı olmadan tutuklama kararı verebilir (CMK md.100/4).