Çok değerli Haber Expres Gazetesi okuyucuları, hayat kırgınlıklar, kızgınlıklar, pes edişler, kaybedişlerle mi doludur sadece? Hayat hep köşe başlarında sessizce ağlayışlar mıdır? Heyecanla koştuğun yolu yavaş adımlarla geri dönmek midir? Tadına doyamadığın sevginin bitişi midir? Hayat hiç yeşermeyen umutlardan mı ibarettir.
Hepimiz çoğu zamana duvara toslar ve düşeriz. Bir daha kalkamayacağımızı sanar ve kendimizi hazin sona hazırlarız. Evet belki aldığımız ilk darbe değil ve evet darbede olmayacak ama biz hep kaybedişlerimizi görüyoruz. Hep yenilgilerimizi duyuyoruz. Hep kırgınlıklarımızı dinliyoruz. Oysa o kadar çok güzellik var ki onları görmüyoruz.
Bize umut olacak şeyleri kaçırıyoruz. Bizi ayağa kaldıracak olanları geri çeviriyoruz. Bir kere düştüğümüz zaman kaldırsak başımızı aslında kazanmaya ne kadar yakın olduğumuzu fark edeceğiz. Son dediğimiz şeyler aslında yeni hayatların başlangıcı değil midir? Bir annenin doğum anı, hamileliğin sonudur ama yavrusu için yeni bir hayatın başlangıcıdır. Okulun bitmesi sondur ama yeni işe hayatın için bir başlangıçtır.
Bazen bu sonuçları yeni bir başlangıç olarak göremeyiz ve umudumuzu kaybederiz. İşte hayat da böyle anlarda yeşeren çiçek gibidir. Çiçeğin yeşermesi için sadece biraz can suyuna ihtiyacı vardır. Bizim de ruhumuzun can suyu belki bir kitabın saklı kalmış sayfalarında belki son belki son ses dinlediğin bir nağmenin ezgilerinde saklı.
Yeter ki ruhumuza da hitap eden şeyleri bırakmayalım. Onlar bizim umutlarımız. Umutlarımızın hiç yitilmemesi dileklerimle…