Yanlış oturmadan kaynaklanan fiziksel sorunlara değinen Prof. Dr. Ömer Kuru, bu problemlerin en başında bel ve boyun bölgesi şikayetlerinin görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Ömer Kuru, "Aslında en önemlisi bu problemlere yakalanmadan oturma pozisyonuna bir önlem alınmasıdır. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler insanların daha uzun süre masa başında vakit geçirmesine neden olmaktadır. Buna bağlı olarak da oturma bozukluğundan kaynaklanan boyun, sırt ve bel ağrıları ile günümüzde daha sık karşılaşılmaktadır. Rahatsızlıklar sıklıkla boyun, sırt, kol ve belde ağrı, parmaklarda uyuşma ve hareket güçsüzlüğü şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu ağrılar genellikle vücut hareketlerin azalması, vücudun yanlış kullanılması, oturma bozukluğu, şişmanlık ve kasların zayıflamasıyla birlikte görülmektedir. Bu nedenle masa başında çalışırken ya da bilgisayar ekranına bakarken önce omurgayı düzgün pozisyonunda tutmayı sağlamak gerekir. Omurgayı düzgün pozisyonda tutmak için birincisi düzgün pozisyonun ne olduğunu bilmek, ikincisi de düzgün pozisyonda oturmayı sağlamak gerekir" dedi.
"3 GÜN DÜZENLİ SPORA VAKİT AYIRMALIYIZ"
Omurganın fizyolojik eğrilikleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ömer Kuru, "Boynun ve belin bir çukurluğu, sırtın bir kamburluğu vardır. Oturduğunuz sandalye, çalıştığınız masa, baktığınız bilgisayar ekranı, kullandığınız klavye, mouse vb. tüm oturma alanları boynun ve belin doğal çukurluğunu desteklemeli, sırtınızı kamburlaştıran, boynunuzu düzleştiren bir açı oluşturması engellenmelidir. Bunları korumak için dik durmak şarttır. Dik durmak için de boyun, sırt, göğüs, bel ve karın kaslarının kuvvetli olması gerekir. Oturarak bir insanın kas gücünü koruması mümkün değildir. Bunun için günlük egzersizleri hayatımıza sokmak zorundayız. Ciddi omurga rahatsızlıklarına yakalanmamak için kısalan kas gruplarımıza esneklik kazandırmalı, yerçekimine karşı koyan kaslarımıza direnç antrenmanı yaptırarak kuvvetlenmelerini sağlamalıyız. Bunu sağlamamız için haftada minimum 3 gün düzenli spora vakit ayırmalı ve yüzmeyi de imkanımız varsa ihmal etmemeliyiz" diye konuştu.
"İDEAL OTURMA POZİSYONU"
Doğru oturma pozisyonunun bele en az yük binen pozisyon olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ömer Kuru, "İdeal bir oturmada yük her iki kalça üzerine eşit olarak dağılmalı, bel ve sırt dik olmalıdır. Oturulan yer yeterli yükseklikte olmalı, ayak tabanlarınız tam olarak yerde kalmalı, mümkün olamazsa ayakaltında 8- 10 santimlik bir yükseklik kullanılmalıdır. Çalışma esnasında öne eğilmeyi önlemek için masaya yakın oturulmalı, araba kullanılıyorsa direksiyona yakın olunmalıdır. Sırt ve mümkünse baş, eğimi hafif arkaya bakan bir destekle desteklenmelidir. Oturma yüksekliği ayarlanabilen sırt ve boyun desteği olan sandalyeler kullanılmalıdır. Çalışırken öne eğilmemeli, ayarlanmış olan arkalığa sürekli dayanmalı ve dik oturmalıdır” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Ömer Kuru tavsiyelerini şöyle sıraladı:
“Çalışma masasının yüksekliği de önemlidir. Ortalama 68-72 santim olmalıdır. Masa ile dizlerin arası 5 santimden az olmamalıdır. Masanın alanı dar, ayakları kısa olmamalıdır. Bu şekilde çalışma esnasında bacaklar rahat hareket edebilir, bacakların hareket alanı kısıtlanmamış olur. Sırt, bacaklar ve dizler arasında dik açılı bir oturuş sağlanmalıdır. Bu şekilde iskelet ve kas sisteminde oluşabilecek rahatsızlıklar önlenmiş olur. Baş hiç bir zaman geriye doğru tutulmamalıdır. Bu boyun kaslarını yorabileceği gibi, kireçlenme gibi sorunlara da yol açabilir. Oturuş pozisyonunuzu sık sık değiştirmelisiniz. Uzun süreler aynı pozisyonda oturmak anatomik sorunlara, şekil bozukluklarına ve ortopedik hastalıklara yol açabilir. Ofis ortamının çok sıcak ya da çok soğuk olmaması da önemlidir. Çok sıcak ortamda, oturduğu yerde terleyen vücut, daha soğuk bir ortama çıktığında bel, sırt ağrılarına davetiye çıkarır. Soğuk bir ortamda ise vücudun kan dolaşım hızı düşer, kas ve eklemler sertleşir. Bu nedenle ani hareketler kalıcı rahatsızlıklara yol açabilir. Çalışma masasının üzerinde araçlara erişim rahat olmalıdır. Kollar masa üstündeki her materyale zorlanmadan erişebilmelidir. Başlangıçta basit önlemlerle düzelebilen yakınmalar, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda ileri dönemlerde cerrahi girişimlere kadar gidebilir. Ekran tepe noktası gözlerle aynı mesafede, dirsek açısı 90-135, kalça açısı 90, diz açısı 90-110, ayak bileği açısı da 90 derece olmalıdır. Doğru bir el-mouse yerleşimi için klavye ve mouse aynı yükseklikte olmalıdır. Eğer aynı yükseklik sağlanamıyorsa avuç içi ya da ön kol bölümünden klavyeye destek veren yükseklikler kullanılabilir. Bu şekilde desteklenmesi omuz ve boyuna binen yükü azaltır.”
YÜZME, BİSİKLETE BİNME, YÜRÜYÜŞ GİBİ EGZERSİZLER
Uygun olmayan pozisyonda, uzun süre ve devamlı tekrarlanan hareketlerin adalelerde gerilmeye, yorgunluğa ve giderek ağrılı adale spazmlarına yol açtığını belirten Kuru, açıklamasını şöyle tamamladı: “Bu yüzden çalışma sırasında ortamın ergonomik olarak düzenlenmesi gerekir. Düzenli olarak verilen molalarla tekrarlayan hareketlerin vereceği zarar en aza indirilebilir. Yapısal olmayan bu bozukluklar; duruş egzersizleri, germe ve esneme egzersizleri ile boyun-sırt- bel ve karın kaslarının güçlendirilmesini sağlayan fizik tedavi ile düzelebilir. Ama sonrasında bu egzersizlerin günlük yaşantıda bir alışkanlık halinde getirilmesi çok önemlidir. Hareketsiz kalmanın yol açabileceği kondisyon kaybını önlemek için yüzme, bisiklete binme, yürüyüş gibi egzersizler yapılabilir. Unutulmamalıdır ki; ağrısız bir yaşam biraz da kişinin kendi elindedir. Basit bazı kurallara uyarak oturma alışkanlıklarını düzenlemek bu tür ağrılardan belirgin ölçüde korunmayı sağlar.”