Hüseyin Sargılı, 51 yıl önce “İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta” sözünü verdiği eşi Mühide Sargılı’ya nakil için ihtiyacı olan böbreği hiç düşünmeden verdi. Hüseyin Sargılı, eşine ikinci hayatın kapılarını açarken, “Karımla yarım asırdır birlikteyiz. Onsuz bir hayatı ben ne yapayım? Allah iki böbrek vermiş, birini verdim. Kalan ömrümüzü beraber geçireceğiz. En büyük mutluluk bu” dedi.
Fethiye’de yaşayan dört çocuk, altı torun iki de torun çocuğu sahibi 68 yaşındaki Mühide Sargılı, 1994 yılında halsizlik, bitkinlik, ateş gibi şikayetle başvurduğu Antalya Devlet Hastanesinde böbreklerinin küçük olduğunu öğrendi. Böbrek yetmezliği riski olduğu söylenen Mühide Sargılı, 2006 yılının mayıs ayında diyalize girmeye başladı. Sargılı, bu zorlu süreçten bıkıp usandı, kendince inandığı doğal yönteme başvurup diyalizi bıraktı. Ancak bu sürecin sonu pahalıya patladı, Antalya’da gittiği hastanede acil hemodiyaliz ve nakil kararı alındı. Eşinin diyalize bağlanmasına gönlü razı olmayan Hüseyin Sargılı, “Benim bir böbreğim değil sana canım feda olsun” diyerek, rotayı İzmir’e çevirdi ve çift nakil için İzmir Kent Hastanesine geldi.
Yapılan tetkik sonucunda Hüseyin Sargılı’nın karısına uygun donör olduğu belirlendi. Geçen 10 Kasım’da evliliklerinde yarım asrı geride bırakan çift, aynı anda ameliyat masasına yattı. Nakil, Opr. Dr. Işık Özgü başkanlığındaki Opr. Dr. Uğur Saraçoğlu, nefroloji uzmanı Dr. Ebru Sevinç Ok ve koordinatör hemşire Havva Kara’dan oluşan ekip tarafından başarıyla gerçekleştirildi.
HAYAT ARKADAŞINDAN HAYAT
Sargılı çifti, kısa bir süre sonra el ele geldikleri İzmir Kent Hastanesinden yine el ele taburcu oldu. Rutin kontrol için hastaneye gelen Mühide Sargılı, “Hayat arkadaşım bana ikinci bir hayat verdi. Bir daha diyalize girmeye katlanamazdım. Eşime ve doktorlarıma teşekkür ediyorum” diye konuştu. 7 Mart 1964 tarihinde nikah masasında “İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta birlikte olma” sözü verdiği 51 yıllık eşine hiç düşünmeden ihtiyacı olan böbreği veren Hüseyin Sargılı ise şunları söyledi: “Çocuklarımız, gelinlerimiz, torunlarımız, iki de torun çocuğumuzla geniş ve mutlu bir aileyiz. Mühide Hanım benim 50 yıllık hayat arkadaşım. Onun tekrar diyalize başlamasına, makineye mahkum yaşamasına gönlüm razı olmadı. ‘Uygunsa ben böbreğimi vereceğim’ dedim. Uygun çıktı, nakil gerçekleşti. Allah iki böbrek vermiş, ben de birini karıma verdim. Onsuz bir hayatı ben ne yapayım? Bundan sonra kalan ömrümüzü birlikte sağlıklı ve mutlu geçireceğiz. Şimdi de yiyip içip, gezip tozuyoruz. Her şey yolunda, doktorlarımıza teşekkür ediyoruz.”
“HER 70 YAŞINDAKİ AYNI OLMUYOR”
İzmir Kent Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Ebru Sevinç Ok, 68 yaşındaki Sargılı çiftinin ilerlemiş yaşlarında nakil olmalarıyla ilgili şöyle konuştu: “Vericiler için genel yaş sınırı yok. Daha çok kişinin genel durumu önemli. Her 70 yaşında olan aynı olmuyor. Kişinin bilinen majör bir sağlık problemi ağır kalp, akciğer hastalığı ya da kanser gibi hayatını tehlikeye sokacak hastalığı yoksa yaş vericiler için tek başına engel değil. Bu vericinin bilinen hiçbir hastalığı yoktu. Alıcının diyaliz hastası olması dışında hiçbir sistemik hastalığı yoktu. O da yaşına göre oldukça iyi durumdaydı. Alıcının annesi 100 yaşına kadar yaşamış, sağlıklı bir aile yapısı var. 70 yaşındaki bir böbreği 20 yaşındaki bir hastaya başka seçeneği yoksa takarsınız ama ömrü yetmeyecektir, alıcının ömründen daha kısa olacaktır o böbreğin ömrü. Ama burada yaşları ortak. Benzer yaştaki böbrekleri almak aslında böbrek başarısını artıran bir şey, böbreğin yaşları benzer olunca vücutta kalma süresi de uzun oluyor.”