Kuzey Kıbrıs yüzyıllar boyunca çeşitli uygarlıkların doğup büyüdüğü ve uzaklardan gelen kültürlerinin yerleşip izlerini bıraktığı ender topraklardan biridir. Antik kentlerini ,kalelerini şatoları ve diğer pek çok eşsiz mimari örneği,göz alıcı doğal zenginliklerle iç içe barındırır bu güzel ada…
İlk insanların adaya MÖ.10.000 yıllarında geldiği tahmin edilmektedir. Neolik Çağa ait en eski yerleşim yeri Karpaz Yarımadası’ndaki kazılarda bulunmuştur.Suriye’ye 95 km mesafede olan Karpaz Yarımadası’nın küçük dağlarının zamanında Suriye’ye kadar uzandığı ve bu yolla ilk insanların adaya geldiği sanılmaktadır.Ada eski çağlarda Hititlerden,Mısırlılara pek çok farklı medeniyetin yönetimine girmiştir.MÖ.58 yılında Romalılar tarafından alındıktan sonra 350 sene boyunca Roma İmparatorluğu kontrolünde kalmıştır.MS.395’te Bizans imparatorluğunun bir parçası olmuş ve putperestlikten yavaş, yavaş Ortodoks Hıristiyanlığa geçiş yaşanmıştır.Haçlı serfleri sırasında aslan yürekli Richard adaya yerleşmiş ve bir süre sonra Templar şövalyelerine satmıştır.Ancak Guy de Lusignan’ın adayı satın alması 1100’lü yılların sonlarına denk gelir Kuzey Kıbrıs’ı bu tarihten itibarenVenediklerin adayı alışına kadar Lüzinyanlar yönetmiştir.
Osmanlıların adayı fethetmesi 1571 yılına dayanır.Osmanlı adayı 1878 yılında yapılan bir savunma anlaşması uyarınca Biritinya’ya kiralayana kadar yönetmiştir.Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın tarafından atılmasıyla ,1925 yılında ada Biritinya ‘nın egemenliği altına girmiş ve İngiliz Kolonisi haline gelmiştitr.1960 yılında ise Kıbrıslı Türkler ve Rumlar Kıbrıs Cumhuriyetini kurmuşlardır.1983 yılında da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.Kuzey Kıbrıs yüzyıllar boyunca topraklarında yaşayan değişik uygarlıkların bıraktığı zengin bir tarihi ve mimari mirasa sahiptir.Gotik kiliseler ile bir arada bulunan Beşparmak dağları’na hakim haçlı kaleleri ,tapınak kalıntıları İngiliz kolonyal mimari örnekleri karşımıza çıkmaktadır. Her bir yapının ada için ayrı bir önemi ve değeri vardır.
Girne (Kyrenia)Kalesi :7.yüzyılda ,Arap akınlarına karşı kentin korunması içi yapılmıştır. Lüziyanlar döneminde önemi artmıştır ve bazı yapısal değişikliklere uğramıştır.1489’dan sonra kaleyi kontrollerine alan Venedikliler ,yapıya çeşitli eklemeler yapmışlardır.Kalede bir Bizans kilisesi ,Osmanlı Amirali Cezayirli Sadık Paşa’nın lahiti ve batık gemi müzesi bulunmaktadır.
Antiphonitis Kilisesi :Girne’nin doğusundaki Esentepe kasahası yakınlarında Beşparmak Dağları’nın zirvelerine yakın bir noktada yer alan bu kilise eski bir manastırın çekirdeğini oluşturmaktadır.Kilise,sekiz sütunla desteklenen düzensiz bir sekizgen formundaki kubbesi ile adada pek rastlanmayan bir mimari biçime sahiptir.Güneydeki revak düzenlemesi gotik taş işçiliğinin eşsiz bir örneğidir.Hilarion Kalesi:Girne’de bulunan yapı adanın Arap saldırılarına karşı korunması için inşa edilen kalelerden biridir.Buraya bir manastır ve kilise de eklenmiştir.Ana girişi koruyan savunma yeri Bizanslılar tarfından 11.yüzyılda güçlendirilmiştir.Yukarı kale’nin girişinde bir lüzinyan kapısı vardır.İki zirvenin ortasında avlu,zirvesinde ise Prens John Kulesi bulunmaktadır.
Devam edecek.