1968 yıllarında sanatçı olma hayallerine ilk adımı atan ve uzun yıllar boyunca Yeşilçam filmlerinde rol alan Sıtkı Sezgin, 9 yıldır Samsun Büyükşehir Belediyesi Huzurevinde kalıyor. Sanatın ve sanatçının eski yıllarda olduğunu belirten Şişko Nuri lakaplı Sıtkı Sezgin, şimdilerde sanattan bir eser kalmadığına dikkat çekerek, “Televizyon kanalında yayınlanan birkaç dizi dışında tüm diziler rezillik. O onun arkadaşını alıyor, diğeri diğerinin arkadaşıyla sevgili oluyor. Konular hep aynı tonda ilerliyor. Sanat bu değil. Yeşilçam’ı düşünerek söylemek gerekirse, Yeşilçam’da yapılan eserler şimdiki duruma göre daha çok aranan eserlerdir. Kemal Sunal olsun, Adile Naşit olsun veya Münir Özkul filmleri olsun şimdilerde bile zevkle tekrar tekrar izleniyor. Şimdiki yayınlanan diziler ise rezaletin son perdesi diyebilirim. Sanat yapılıyor deniliyor ancak genç kızlarımıza kötü örnek olacak şeyler yayımlanıyor” dedi.
Sanatçı camiasına nasıl girdiğini de anlatan Sıtkı Sezgin, “1968 yılında siyah-beyaz yayın dönemlerinde başladım. Levent Kırca’nın o dönemde çocuklarla bir programı vardı. O programda ben de vardım. Daha sonraları ise Fatma Girik’in başrol aldığı Cici Katibem isimli bir film yapıyorlardı. Setteyken filme ara verildiği sırada Fatma Girik’in dikkatini çekmiştim. Beni kucağına alarak sevdi ve bana 'Seni filmde oynatalım mı?' diye sormuştu. Daha sonra ailemden de izin alarak filmlerde oynamaya başladım. En iyi ve patlama yaşayan filmim ise Sezercik filmi oldu. Orada da zengin ve şımarık bir çocuğu canlandırmıştım. O filmde de vuracağım kırbacı sözüyle meşhur oldum. Bizim zamanımızda para pul yoktu ve sıkıntılar içerisinde çalıştık. Yeri geldi sandalyeleri birleştirip sette uyuduğumuz zamanlar oldu. Allah rahmet eylesin. Zeki Alasya’yı çok seviyordum. En sıkıntılı anlarımda kendisi bana destek olmuştu” diye konuştu.