Yunus Emre ne diyor? “ilim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir, sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.”
Bunları söylerken ne demek istemiş çoğu insan bunun farkına varmadan yaşıyor. Eskiler derlerdi ki: “Kişi kendini bilmek kadar irfan olmaz…” Yani kendini bilen tanıyan gücünün imkanının ne olduğunun farkında olan , sıkıntılar ile nasıl mücadele edebileceğini de iyi bilir. Düşmanı yenmek için düşmanını iyi tanımalısın. Burada da dikkat edersen sorun düşmanını iyi tanıyıp tanıyamamak… Bu sebeple senin en büyük rakibin yine kendinsin. Sorunu sorun yapan da sensin. Senin kafanın içindedir her şey.
Bir diğer bakış açısı da bu tür olumsuzluklarda muhatap olan sadece sen değilsin. Seninle eş değer zamanda farklı coğrafyalarda aynı sıkıntılardan mustarip nice insan var. Ama kimimiz ne yapar ne der?
“Neden benim başıma geldi?” sorusu ile boğuşup durur.
Bir diğer açı ise acizliğimizi bilmemiz hatalar yapmaya müsait bir yapıda olduğumuzu fark etmemiz ve bunlardan ders alarak tecrübeler edinebilmemiz. Bir de sıkıntılara empati yaparak bakış açısı oluşturabiliriz.
Başkasının örneğin bir yakınımız yüzünde sıkıntı yaşıyoruz. Kendimizi onun yerine koyalım bir, bakalım neler olacak.
Etrafımdaki başarılı, kendi ile barışık huzurlu insanlara bakıyorum hepsinin ortak özelliği kendilerine ait bakış açıları oluşmuş. Bu da onların karakterlerini kişiliklerini fıtratlarını belirleyen özellikler haline gelmiş. Hayata dümdüz bakmayan farklı açılardan olayları değerlendirebilen hayat mücadelesine ihtiyacı olanların hayatlarına dokunabilen duyarlı insanlar. Bu insanların tek farkı bakış açılarının geniş olması her yönü ile olaylara kişilere bakabilmeleri çok önemli sanacağınız bir özellikleri yok yani. Siz de olabilirsiniz. Einstein’ın beynini açıp baktıklarında diğer insan beyinlerinden hiçbir farkının olmadığını görmüşler.
Bir sonraki sayıda buluşmak üzere hoşça kalınız.