Büyük komutanlar savaşlar doğa olayları bir milletin kaderini etkilediği gibi bizim hiç ehemmiyet vermediğimiz eşyalar veya cansız varlıklarda bir milletin kaderinde söz sahibi olabilirler. Bunun tarih de defalarca örneği yaşanmıştır. Az biraz meraklılarımız yaptıkları incelemelerde bunu fark etmişlerdir.
Ben bu yazımda sizlere şehrimizin tanıtım yüzü, övünç kaynağımız, bu milletin talihini değiştiren, esir edilmek istenen bu milletin özgürlük ve bağımsızlık yolculuğunu gerçekleştirdiği, hırçın Karadeniz dalgalarına direnen uğradığı limanlara umut veren Bandırma Vapurundan bahsetmek istiyorum. Aklıma gelen bir soruyla başladım aslında her yıl kutlamalarda yanına gidip ziyaret ettiğimiz, gezdiğimiz, çocuklarımıza gururla anlattığımız, tarih kitaplarında ders kitaplarında gördüğümüz bu vapuru ne kadar tanıyoruz hikâyesini ne kadar biliyoruz. Bu düşünceler içinde bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Bandırma Vapuru Biritanya (İngiltere) adasının İskoçya bölgesindeki Paisley tersanesinde Maclntyre şirketi tarafından Huston and Cardett tezgâhında 279 grostonluk 48 m uzunluğunda yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmiştir. İlk olarak Torocaderto adıyla suya indirilmiş olan bu vapur 1883 yılında Rum Armatör (Gemi sahibi deniz işletmeciliği yapan tüccar) Psicha vapurun Londra'da olan kaydını Pire Limanına almış, kısa bir süre sonrada Vapurun adını "Kymi" olarak değiştirmiştir. Psicha vapuru 5 yıl kullanarak 1890 yılında vapuru başka bir Rum armatör olan Andreadis'in sahibi olduğu "Rama Derasimo İstanbul" şirketine satmıştır. 1894 yılında vapurun Pire Limanındaki kaydı o zamanki Deniz Yolları İşletmesi anlamına gelen "İdare-i Mahsusa"ya nakledilmiş ve adı ise "Kymi" den "Panderma" olarak değiştirilmiştir. İdare-i Mahsusa'nın adı 1910 yılında "Osmanlı Seyrüsefain İdaresi"(Osmanlı Denizcilik İşletmesi) olunca geminin adı "Panderma"dan "Bandırma" olarak değiştirilerek posta vapuru haline getirilmiştir. İşte Osmanlı deniz işletmeciliğine alınan Vapurun kaderi bu tarihlerden itibaren değişecektir. Osmanlı devleti 1. Dünya savaşından yenik çıkmıştır. Dahası imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Anadolu'da İtilaf devletleri istediği gibi at koşturmaya başlamışlar ve istedikleri yerleri işgal etme hakkına sahip olmuşlardı. İtilaf devletleri donanmalarını İstanbul limanına demirleyerek Payitahtı (Başkent) fiili anlamda denetim altına aldığı zamanlarda halk bu işgallere karşı yurdun dört bir tarafında istiklal meşalesini yakmış canı için namusu için bağımsızlığı için mücadele etmeye başlamıştır. Bu süreç böyle devam ederken 15 Mayıs 1919 da İzmir Yunanlar tarafından işgal edilmiştir. Bu tüm yurtta bir infial oluşturmuş iyice işgaller karşısında net bir şeyler yapılması ayyuka çıkmıştır. Aynı gün son Osmanlı Padişahı Vahdettin ile Mustafa Kemal Paşa (ATATÜRK) sarayda yaptıkları görüşmede vatanın ancak Anadolu'da bir yerden kurtarılabileceği Anadolu'dan başlayacak bir direnişle düşmanın yurttan atılabileceği fikrinde hemfikir olmuşlardır. Son Osmanlı Padişahı Vahdettin'in bilgisi ve emri ile 9. Ordu Müfettişi olarak üst düzey yetkilerle İstanbul'dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa bu yolculuğunda yani Anadolu'yu kurtarma yolculuğunu Bandırma Vapuru ile birlikte yapacaktır. Mustafa Kemal Paşa zaten Anadolu'ya geçmek için fırsat kolluyordu. Beklediği fırsatı Samsunda Rum çetecilerin çıkardığı isyanlar ve Türk ahalinin nefsi müdafaa hakkını kullanması sonucu çıkan karışıklıklar oluşturmuştur. Bu sebepten Bandırma Vapuru Milli mücadelenin ateşlendiği şehrimize gelmiştir. Bu yolculukta Mustafa Kemal Paşaya eşlik etmiştir. Mustafa Kemal Paşanın da niyeti tüm yurdu işgalden kurtarmak olduğundan padişah hazretlerinin de desteği alarak Anadolu'daki tüm askeri makamlara emir verebilme yetkisi ile yani bir padişah edasıyla Anadolu'ya geldiği aşikârdır. Çünkü Anadolu halan daha Osmanlı devletinin vatandaşı ayrıca Padişah ve Halife hazretlerine sadakatle bağlı olduğunu biliyoruz. Bu durum göz önüne alındığında Mustafa Kemal Paşada padişahın izni olmadan bu denli geniş yetkilerle Anadolu'ya gönderilemezdi. Zaten Osmanlı devletinin son sultanı Vahdettin de Mustafa Kemal Paşa ile yaptıkları son görüşmede "bu sana son emrüfermanımdır" diyerek bundan sonra alacağı kararların kendi hür iradesi dışında İngiliz bakısı yada İngiliz yanlısı Damat Ferit etkisinden kaynaklanacağını da bildirmiştir.
Mustafa Kemal Paşa hiç vakit kaybetmeden kendisine ve heyetine tahsis edilen Bandırma vapurunun Kaptanı İsmail Hakkı Beyle şişlideki evinde görüşerek yolculuğun 16 Mayıs 1919 günü öğlen saatlerinde hareket edecek şekilde hazırlanmasını bildirmiştir ve yolculuk detayları hakkında bilgi alışverişi yapılmıştır. 16 Mayıs günü Bandırma vapuru Sirkeci Garı açıklarında İngilizler tarafından aramaya ve kontrole tabi tutulmuştur. İngilizlerin bu kontrolleri yapmalarındaki amaç Anadolu'da başlayan direnişlere silah ve cephane yardımının gitmesi endişesidir. Tabii İngilizler bilmiyorlar ki Türkün namusuna, toprağına, hürriyetine tasallut olanları alt etmesi için silah gerekli değildir elleriyle düşmanını param parça eder. Bu kontroller sağlandıktan sonra Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyet Beşiktaş iskelesinden küçük motorlu kayıkla kız kulesi önünde Bandırma Vapuruna binmiş ve böylece iki kahramanın yolu bu kutlu yolculukta kesişmiş oldu. Ve dört gün sürecek olan Karadeniz'in hırçın dalgaları ile mücadele başlamıştır.
YÜZEN TARİH "BANDIRMA" 2
Mustafa Kemal Paşanın beraberinde bu yolculukta milli mücadelenin önemli isimlerinden olan ve kendilerinden silah arkadaşlarım diye bahsettiği kişilerde vardır. Bu yolculukta yanında yer alan 3. Ordu komutanı Kurmay Albay Refet bey İngilizlerin vapuru batıracağından bahsetmiş fakat Mustafa Kemal Paşa karalı bir şekilde yola devam edilmesini emretmiştir. Bandırma vapuru İstanbul'dan ayrılınca Mustafa Kemal Paşa kaptan İsmail Hakkı Beye olası bir saldırıda karaya çıkılabilecek kadar yakınlıkta kıyı şeridini takip ederek yolculuk yapmasını bir saldırı anında da Vapuru karaya oturtmasını söylemiştir. 16 Mayıs öğlen başlayan yolculukta Bandırma Vapurunun birde davetsiz misafiri vardı. Vapuru izlemekte olan bir İngiliz savaş gemisi görülmekteydi. Karadeniz'in hırçın dalgaları ve puslu havasından Bandırma vapuru yaralanarak izini İngiliz savaş gemisine kaybettirmeyi başarmış ve 17 Mayıs gece 12:00 civarında İnebolu Limanına giriş yapmıştır. Kısa bir süre burada kalan Bandırma vapuru yoluna devam ederek 18 Mayıs günü öğlen üzeri Sinop Limanına yanaşmıştır. Önceden Planlanan yolculuk Sinop'a kadar vapur ile daha sonra karadan bir yolculuk ile samsuna ulaşmaktı fakat çetecilik faaliyetlerinin fazla olması ve karadan yapılacak yolculuğun güvenli olmaması neticesinde Samsuna kadar denizden devam edilmesine karar verilmiştir. Sinop'tan Samsun Tümen komutanlığına çekilen telgrafla Sinop'ta olduklarını bir gün sonra Samsun'da olacaklarının haberini vermişlerdir. Samsunumuzun iftiharı olan Bandırma vapuru yolculuğunu tamamlamak için Sinop'tan ayrılmış ve bir gün sonra 19 Mayıs 1919 da samsuna varmıştır. Samsunda bu günkü Yabancılar pazarının açıklarında demir atan Bandırma Vapuru yolcularını kayıklara bindirerek Reji ( Fransız Tütün Şirketi) idaresinden kalma iskeleye doğru uğurlamıştır. Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyet bu iskeleden karaya ayak basmış ve koşulsuz şartsız tüm yurdun bağımsızlığı, egemenliği için bu yolculuğa çıkıldığı mesajını vermiştir. Bandırma Vapuru ben görevimi yerine getirdim arık bundan sonrası sizde der gibi bakıyordu sanki Mustafa Kemal Paşanın ardından ve gururla döndü denizlerin hırçın dalgalarına. Bandırma Vapuru kendisine bir milletin kaderi teslim edilmesinden habersizdi belki de belki de bu sorumlulukla dayandı hırçın dalgalarına Karadeniz'in kim bilir.
O bir millete umut veren nefes veren Vapur yük taşımacılığı yaptığı tarihlerde geçirdiği birçok kaza ve geçirdiği arızalar neticesinde yorgun düşmüş ve 1925 yılında milli mücadelenin kahramanı Bandırma Vapuru armatör olan İlhami Söker isimli bir Türk'e satılmıştır. Bu armatör ise dört ay içerisinde İstanbul Haliç tersanesinde Vapuru parçalatarak hurdaya ayırmıştır. Daha sonradan 2001 yılında aslına uygun olarak yeniden inşası yapılıp 2003 yılında bu gün müze olarak kullanılan Canik ilçemizde Belediye evleri diye tabir edilen yerde tüm tarihi anıları yaşadıkları yaşattıkları ile ziyarete açılmıştır. Her anı ile büyük bir olaya bir milletin bağımsızlık yolunun başlangıcına şahitlik eden Bandırma vapuru şimdilerde ziyaretçilerinin yolunu gözlemektedir.
Yükü Anadolu her kürek çekişi bir can
Karadeniz'in hırcın dalgalarına karşı ilerle Bandırma
İman dolu yüreklere umut, karanlık geceye sabah
Doğ artık Anadolu'nun üstüne bir güneş gibi bandırma
Üzeyir BIYIKLI
Araştırmacı yazar