Geçtiğimiz hafta ortasında işlerim nedeni ile Ankara’ya gittim.Ankara’ da yaptığım görüşmeler neticesinde gördüm ki;
Devletin yönetenlerin hemen hepsi “GÖREV ALMAKTAN, SORUMLULUKTAN KORKUYOR”…
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletini idare eden başta siyasiler ve ardından onların çıkardığı kanun ve yönetmeliklerle resmi işleri yürütürken, “BÜROKRASİ YARIN NE OLABİLİR ENDİŞE VE KORKUSU İLE HİÇ BİR İŞE KENDİSİNE GÜVENEREK GİRMİYOR.”
Yani kanunlar artık formalite bu ülkede.Kimse yalandan yere konuşup durmasın.Gazetelerde boy boy ihbar niteliğinde ki haberler, suç duyuruları, işleme alınmayan araştırmalar ve elbette ki devletin savcı ve hâkimlerinin sessiz sedasız kenarda durmasıdır en büyük sorun ve güvensizlik…
BİMER, Gizli isimsiz mektuplarla yapılan tüm şikayetler, ihbarlar KORKU nedeni ile kesinlikle araştırılıp sonuçlandırılmıyor. Mafya tabir edilen kişilerin meydanlarda fink atmasına rağmen tek ses çıkmaması endişe vericidir.
Ve gelinen sonuç:
Ankara’da resmi işlerimi yarım tamamlayıp haftaya kalanı beklemeye geçerken Cumartesi günü o üzücü ve endişe dolu bombalı eylem gerçekleşti.O bombalama hikâyesi baştan sona tam bir tiyatrodur.
Çünkü başta dedim ya!:
Ülke bürokrasisinin % 60’ı kanun ve yönetmelikleri umursamıyor. Kim ne emir ve talimat verirse onu uyguluyor. Kendi ekmeğine, işine zarar gelmesin, başıma bela almayım korkusu içinde.Herkes kendinden işi başkasına atıyor.İçişleri Bakanı güvenlik ve istihbaratı gidip kendisi mi uygulayacaktı. Uygulama şansı olmayacağına göre o bomba bence SORUMSUZLUK ve BABANECİLİKTEN, SİYASİ BASKI VE ENDİŞELERDEN PATLAMIŞTIR” Mesele bu kadar açıktır.
Bombalama olayının hemen akabinde 20-30 insanımız teröre kurban gitti denilirken Ankara’da ki insanlar en az 100 kişinin hayatını kaybettiğini zaten konuşmaya başladı. Orasını da geçtim. Günler öncesinde miting yapılacak, resmi izinler alınacak. T.C. Devletine binlerce istihbarat bilgileri gelecek ve bir bomba o alanda patlayacak. 100 kişiye yakın veya fazla hiç artık fark etmiyor ama bilgimiz yoktu, güvenlik, emniyet, istihbarat zafiyeti muhabbeti kocaman bir YALAN…
Bu olayın perde arkasında kocaman bir korku, endişe ve kesinlikle “SORUMLULUK ALMAMA” yani SORUMSUZLUK, BANANECİLİK yatmaktadır.
Suçluları mı? Partisi belli ya da değil bence TÜM SİYASİ PARTİLER ve elbette ki o partilerden ülke de geçici de olsa Hükümet olan kişilerin yani o siyasilerin suçudur. Gereğinin acil yapılması gerekmektedir.
Sonuç mu?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları 1 Kasım’ da net cevabını verecek kime güvendiğini net işaret edecektir. O tarihten sonra ki hiçbir varyasyon ve hiçbir söylem halkı bağlamaz. Ülkenin geleceği ile hiçbir siyasi parti oynayamaz. Halkın kararına saygı gösterin, BU VATANA SAHİP ÇIKIN YETER. Artık akan kan durdurulmalı, terör belası sonlandırılmalıdır. Aksi takdirde gelecek hiçte iç açıcı ve hayırlı değildir.
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın…