Hepimiz çok iyi biliyoruz ki başarılan her işin en önemli özelliklerinden biri de vaktin güzel kullanmış olmasıdır. Her geçen vakit aynı zamanda ömrün, nihayetleneceği yere yaklaşması demektir. Bütün mesela ona nasıl yaklaştığımız, neler yaptığımızdadır. Zamanın kıymetinin bilinmesi demek kişinin hem kendi hem başkaları için faydalı bir şey yapmış olmasıdır. Asrımızın maddi birikimleri zamanın güzel kullanılması ile ortaya çıkan şeylerdir. Peki günümüz insanları olarak acaba bu hususta ne kadar dikkat ediyoruz ?
Teknolojiyi üretenler bunu gerçekleştirmek için gece gündüz çalışıp bunları ortaya koyarken kullananlar olarak biz gece gündüz adeta onların başında vakit geçirerek hayatın boşa akıp gittiğinin farkına varıyor muyuz ? Burada bunu üretenlerin oyununa geldiğimizin farkına varamazsak onlar yine gece gündüz başka şeyler üretirken kullananlar olarak onların ekmeğine yağ sürmeye devam edeceğiz.
Ne demek istediğimizi bir örnekle izah edelim. En iyi olarak bilinen filmlerin ortalama süresi 20 asrın başlarında 80 dakikanın altında iken bu süre bir müddet sonra 120, şimdilerde ise ortalama 130 dakikaya çıkmıştır. Peki niçin ? İştahla seyredilen dizi ve filmler, kullanılan vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaklarını özellikle tasarlanmakta ve o nispette de yapımcılar dünyanın parasını kazanmakta. Kimden ? Vaktini buralarda harcayanlardan... Bu hususta dikkat edenlere selam olsun.
Akıllı inan sadece maddi manada bir şeyler üreten değil aynı zamanda vaktini olumlu kullanan insandır. Hele günümüzde tabiri caiz ise teknolojiden soba misali yanmadan ısınmayı bilen insandır.
Unutmayalım ki 8 yıla bir çok zafer sığdıran Yavuz Sultan Selim'in bir çok ülke gezen Evliya Çelebi'nin 80 yalında Selimiye'yi inşa eden Mimar Sinan'ın İstanbul'un Fatih'in de günü bizim gibi 24 saatti. Zamanın nasıl verimli kullanılacağını dünyaya öğretmiş bir medeniyetin evlatları olarak boşa geçirilecek zamanımız olmadığını iyi bilmemiz gerekiyor mu ?
Gelecek sayıda buluşmak üzere hoşça kalın.