Ben yazımı sohbet havasında yazmayı seviyorum. Dolayısıyla sizinle sohbet edeceğim. O yüzden konuya giriş bölümünü es geçerek gelişme bölümüyle değineceğim.
Afrin harekatı elzemdi. Hatta geç kalınmış bir operasyondu. Savaş demeyeceğim, çünkü üç-beş çapulcunun bir araya gelerek oluşturduğu marjinal bir örgütle olan mücadeleyi savaş olarak nitelendirmek, bu ucubelere meşruluk kazandıracaktır. Karşımızda meşru bir ordu, devlet bulunmadığı için ben buna mıntıka temizliği diyeceğim.
Afrin operasyonu 5 yıl önce yapılması gereken bir operasyondu. Çünkü Afrin bölgesi başta PKK olmak üzere YPG, PYD, PJAK gibi terör örgütlerine en verimli insan kaynağı denilebilecek bir noktadır. Bölgede örgütlenen teröristler sistemli bir şekilde Türkiye, Irak, Suriye ve İran topraklarında istihdam ediliyor. Özellikle son 2 yıldır yoğun bir şekilde devletimiz ile coğrafyadaki unsurlarımız arasında istihbarat trafiği yaşanmaktaydı.
Eylül- Ekim aylarında istihbarat birimlerimizle koordineli olan sivil unsurlar coğrafyada arazi keşfi ve askeri keşif yaparak güvenlik birimlerimize raporları sundu.
Peki neden 5 yıl önce yapılması gereken operasyon bugün yapıldı?
Bu konuya ayrıntılı bir şekilde girerek konuyu fazla dağıtmak istemiyorum. Neden girilmediği sorusunun cevabı Stratejik Derinlik diyerek Stratrajik Rezillik politikalarını önümüze sunan devrik başbakanımız sayın Davutoğlu beyefendinin kendisinde mevcuttur. Olur da o cevap vermezse, Kandil’e öpücüklerini yollayan Serok Ahmet’e de sorabilirsiniz. Belki o da susma hakkını kullanmak isteyebilir. O zaman Sözde Çözüm özde Çözülme projesinin savunucusu, BOP’un kıymetli eş başkanı AKP Genel Başkanına sorabilirsiniz. Muhtemelen kendisinden de cevap alamayacaksınız.
Neyse Afrin konusuna gelelim tekrar…
Bildiğiniz üzere coğrafyanın her karışında ayrı ayrı hesaplarını projelendiren Siyonizm destekli ABD hükümeti Fırat’ın doğusunda bir PKK ordusu kuracağını duyurdu. Bununla birlikte yaptırımlarla göstermemiz gereken refleksi yine TV yayınlarında slogan diplomasisiyle gösterdik!
Ancak bu sefer gördük ki özellikle dış politikada kıvırcık bir çizgiye sahip olan ilkeli(!) AKP hükümeti Afrin’i dillendirmeye başladı. Yazımın başında da demiştim, Afrin operasyonu elzemdir, bölgenin temizlenmesi gereklidir. Ancak kafalara takılan bir soru daha vardı. ABD, Fırat’ın doğusunda PKK’yı ordulaştırırken biz neden şimdi Afrin’e giriyoruz? Afrin’e girelim, ama bu temizlik Münbiç ve Fırat’ın doğusuna uzanacak mı? Uzanacaksa askeri, teknik ve ekonomik anlamda buna hazırlıklı mıyız?
Bunların cevabını maalesef bilmiyoruz. Şuan her nereye girerse girsin, gururunu göğsümüzde hissettiğimiz Türk Ordumuzu her şartta destekler ve başarılı olmasını temenni ederiz.
Ancak toplumu derinden rahatsız eden bir konu var. Bu harekat neden AKP kongreleriyle eş zamanlı başlatıldı? Bakın en az 5 sene önce girilmesi gerekiyordu diyorum. Bunu benden daha iyi devletin yönetim kademesinde görev alan yetkin isimlerde biliyor.
Diyelim ki fazla karamsar bakıyoruz. Kongrelerle harekatın zamanlaması tesadüftür. Ancak il il, ilçe ilçe AKP kongrelerinin gündem maddesi neden Afrin harekatı?
Geçenlerde gördüm ve gerçekten vaziyete üzüldüm. AKP kongresinde genel başkan bir demet zeytin dalıyla partililerini selamlıyor, partililerde ellerinde bulunan Türk bayraklarının çubuklarındaki zeytin dallarıyla genel başkanlarını selamlıyordu. Ne kadar ciddi bir duruş değil mi? Tam anlamıyla devlet aklını temsil ediyor…
Ben sığ muhalif söylemlerle “Afrin harekatını siyasete malzeme yapmayın!” diyerek bayatlamış bir tepki göstermek istemiyorum. Bundan dolayı aklıma geldiğince örneklerle durumu betimliyorum.
Genel Kurmay Başkanı harekat hakkında stratejik hamleler alanında bilgi vermemek kaydıyla, kaydedilen mesafe ve başarı sağlanan verileri kamuoyuyla paylaşabilir. Cumhurbaşkanı da hakim olduğu bilgi ve donanım kararınca söz hakkına sahiptir.
Ancak bir siyasi partinin lideri gidip üstelik partisinin kongrelerinde gündemi harekatın stratejik planlamaları ve geleceğiyle ilgili oluşturarak partililerini coşkulandırma ve slogan attırma hakkına sahip değildir. Bu vatanın evlatları mermilere göğüs gerip, roketlere baş kaldırırken kimse bu çocukların azmi ve mücadelesi üzerinde reyting devşiremez. Afrin harekatının hassasiyeti üzerinden ciddiyetsiz, menfi ve milli bilinçten uzak yapılan her hareket bu harekata zarar vermektedir.
Orada hiçbir siyasi partinin milisi, hiçbir siyasi liderin marabası çarpışmıyor. Orada çarpışan hangi siyasi görüşten olursa olsun, hangi mezhepten hangi kültürden olursa olsun bu vatanın evlatlarıdır.
Dolayısıyla birilerinin 15 yıldır kafasında şekillendirdiği ve sinsi bir şekilde hayata geçirmeye çalıştığı “Parti Devleti” projesi uğruna, AKP’yi devletleştirme hedefiyle en azından bu hassas operasyonu sloganik siyasetinize malzeme etmeyin. Gerçekten samimiyetinize inanmak istiyoruz. AKP’li birçok vatandaşımızın da bu durumdan rahatsız olduğunu biliyoruz.
Umarım Afrin harekatında kahraman ordumuz muzaffer olur ve bu temizlik Münbiç ile birlikte Fırat’ın doğusunda yapılanması dikkatleri farklı yöne çekerek Türk halkına unutturulmaya çalışılan PKK terör ordusuna kadar uzanır.
Bu arada “Zeytin Dalı mı? Demir Yumruk mu?” başlığını atmıştım. Bizce zalime uzatılacak bir zeytin dalı yoktur, vurulacak demir bir yumruk vardır. Ben bu harekata Demir Yumruk! Diyeceğim…