Çanakkale Destanı konuşu bu hafta ki çay da konuşan SP Kadın Kolları Başkanı Emine Kuşak konuşmasında şunları ifade etti. Kuşak, “Çanakkale Destanı içi boş bir sevda değildir. Taze bir geline eskiden beşi bir yerdeler takılırdı. Koca Cumhuriyet altınları kırmızı şeride monte edilir. Gelin boynundaki bu beşi bir yerdeleri hiç unutmaz. Bizim yaşadığımız şu coğrafya Suriye’ye, Libya’ya, Filistin’e, Fas’a, Bosna’ya, Mısır’a kadar her yer Osmanlı Devletiydi. 1. Dünya Savaşı Cumhuriyet altını dizili kırmızı şeridi kesti, parçaladı.
Tek, tek liralarını kaybetti. Taze gelin Osmanlı lirası olan Türkiye topraklarına ise Çanakkale koca bir set oluşturdu. “Çanakkale geçilmez” yazdırttık. Bizim bu topraklarımıza göz koyanlar dün İngiliz, Fransız, İtalyan, Amerikalıydı Şimdi ise Dünya kan gölüne çevrildi. Ayrılan dağılan analarımızın cumhuriyet altınlarına yine sömürü odakları leş kargaları gibi üşüştüler. Tarih tekerrür ediyor. Biz bugün Çanakkale Destanını anlatmakla uyuyan ruhlarımıza soğuk bir duş aldırıp uyanması için dua ediyoruz fakat dua etmek yetmez, bağırıp haykırmak gerek” dedi.
Unutulmaz yönleriyle Çanakkale Destanı adlı programda konuşmacı Büşra Saral’dı. Büşra Saral konuşmasında, “geçmişte yaşanan bütün yenilgi ve zaferler bizlere ulaştırdığı anlam kadar önemlidir. Mukaddes bir dava için verilen her mücadelenin sonucu zaferdir. Çünkü dünya evi olmayan bir niyetle atılan adımların neticesini dünyanın rakamları, toprakları ölçecek güçte değildir. Çanakkale zaferinin böyle değerlendirmek lazım gelir. 253 bin vatan evladını orada şahadeti tattıran davanın adı nedir? Bugün bu davayı ne kadar anlamakta ya da dert edinmekteyiz? Bizler verilen mücadeleyi çok iyi anlamak, bilmek ve bu davayı sahiplenmek zorundayız.
Çanakkale harbini biraz inceleyecek olursak, Çanakkale kaybedildiğini düşündüğümüz anda kazanılmıştır. Çanakkale’nin önemi boğazdan geçilerek, İstanbul’a geçilecek olmasıydı. 3 Kasım 1914 ‘de tabyalarımızı bombalamaya başladılar. Ta ki bu 12 Mart 1915’e kadar sürdü. Denizden saldırılar sık aralıklarla devam ediyordu. Uçaklarıyla keşfettikleri mayınlarımızı patlattılar. Bunlar Çanakkale’ den sadece birer tablo diyen Kuşak, “İngiliz komutan Churchill şöyle bir itirafta bulunuyor: “biz Çanakkale’de Türklere değil, Allah’la savaştık” ve bu itiraftan sonra kendince şöyle bir çözüme gidiyor. “balığın yaşayabilmesi için suya ihtiyaç vardır. Ben balıklarla uğraşmaktan bıktım. Türk Milleti suda yaşayan balıklardır. Onların beslendiği, yaşamlarını sürdürdükleri su İslam dinidir. Su’ da balık avlamaktansa, her gün Su’ dan bir kova alıp onlarla böyle savaşacağım” diyor. Onun bu idealleri hala daha devam ettirilmeye çalışıyor. Örneğin, ilkokul din kültürü kitaplarında Paskalya yortusu bizim 3. Dini bayramımız olarak gösteriliyor ve bunlar gibi pek çok ibarelerde değişiklikler mevcut. Bu anlamda Çanakkale’yi çok iyi analiz etmeye ihtiyacımız var” diyerek Saadet çayı toplantısı sona erdirdi.
Ayhan GONCA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.