Bolu’da düzenlenen Yerel Kalkınma Sempozyumu’nda (YEKAS’18), suyun önemi üzerine konuşma yapan Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, suya sahip çıkılmadığında dünyanın yüzde 40’ının su sıkıntısıyla karşı karşıya kalacağını söyledi.
Dünyadaki suyun büyük çoğunluğunun tuzlu su olduğunu kaydeden Demir, "İnsanoğlunun kullanabileceği tatlı su miktarı ancak bu suyun binde 1’i kadar. Tatlı su, toplam suyun yüzde 3’ü ama bunun büyük bir çoğunluğu göller, denizler veya buzulların altında. Bizim kullanabildiğimiz su çok sınırlı. Dünyadaki bu sınırlı su aynı zamanda beraberinde dünyada pek çok krizi de getiriyor. Örneğin UNESCO’nun son rakamlarına göre dünyadaki su sıkıntısıyla bu gidişle önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde 54 ülkede su sıkıntısı bekleniyor. Eğer biz böyle devam eder, suyumuza sahip çıkamazsak, buna bağlı olarak da dünyanın yüzde 40’ı su sıkıntısıyla karşı karşıya kalacak" dedi.
"Marmara ve Ege Bölgeleri su fakirliğine girmiş durumda"
Türkiye’de, Marmara ve Ege bölgelerinin su fakirliğine girdiğini ileri süren Demir, su ve suya bağlı olarak dünyada çocuk ölümlerinin de olduğunu belirterek, "2017 yılı rakamlarına göre her gün dünyada su ve suya bağlı problemlerden dolayı ölen çocuk sayısı 6 bin. Şu anda dünyada 2,4 milyar insan yeterli suyu bulamıyor. 1 milyar insansa içme suyu bulamıyor. Böyle bir dünyayla karşı karşıyayız. Türkiye’de ise 112 milyar metreküp suyumuz var. Bunun 45 milyar metreküpünü kullanabiliyoruz. Su zengini olarak kamuoyunda yanlış bilinen bir algı var. Maalesef su fakirliği sınırında olan bir ülkeyiz. Çünkü kişi başına bin 300 metreküp suyumuz var. su zengini olabilmek için 8 bin metreküp suyun olması lazım" şeklinde konuştu.
"Deniz ekosisteminde ciddi sıkıntılar görüyoruz"
Özellikle küresel iklim değişiminin Batı Karedeniz Bölgesi'ndeki etkileri ve bekleyen tehlikeler üzerine konuşan Demir, "Özellikle tarım alanında hemen hemen her bölgede ciddi sıkıntılar baş gösteriyor. Deniz ekosisteminde çok ciddi sıkıntıları görüyoruz. Bu sene Karadeniz Bölgesi'nde deniz suyu sıcaklığı belki son yüz yılın en yüksek değerinde, yaklaşık normalin 2-3 derece üzerinde. Bu, Karadeniz'deki ekosistemin değişmesini ve balıkların kuzeye kaçmasını beraberinde getirdi. Dolayısıyla çok ciddi bir ekosistemi değişimini de, kuraklık ve küresel ısınmayla beraber yaşayacağımızı söylemek mümkün" ifadelerini kullandı.
Yeraltı su kaynaklarında kurumalar meydana geldiğini ve böyle devam ederse önümüzdeki 20 yıl içerisinde Bolu başta olmak üzere Batı Karadeniz’in su sıkıntısı çekmesinin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yusuf Demir, "Karadeniz Bölgesi, Batı Karadeniz nispeten olmak kaydıyla yeşil kalabilecek, yaşanabilir bölge olarak ilan edildi. Bunun için Karadeniz Bölgesi şu anda önümüzdeki 30 yıl Türkiye’nin turizm alanı olarak ilan edildi. Orta ve Batı Karadeniz maalesef aynı İç Anadolu gibi bu kuraklıktan ciddi etkilenen bir bölgemiz olarak karşımıza çıkıyor. Bolu’da önemli yer altı, yerüstü su kaynaklarımız var. Ama son yıllarda yeraltı su kaynaklarımızda çok ciddi azalmalar var. Özellikle pınarlarımızda ve dağlarımızda ciddi kurumalar meydana gelmeye başladı. Yine bizim en önemli kuş cennetimizde, ciddi bir sulak alanımızda kuruma meydan geliyor" dedi.
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.