Samsun’da yaşayan 60 yaşındaki Altan Yücebaş ve oğlu 36 yaşındaki Atila Yücebaş, tiyatro sanatçısı olarak hayatlarını sürdürüyor. Meslekleri gereği tehlikeli gösteriler yapan baba-oğul 4 metrelik tahta bacaklara çıkarak yürüyüş yapıyor. Kimi zaman araçların ve insanların yoğun geçtiği yerlerde yürüyüş yapan baba-oğul bugünlere gelmek için birçok sakatlık ve fiziksel yaralanma atlattıklarını belirtti.
“Üstümüze araba sürende oluyor sopayla vuranda”
Hikayesini anlatan baba Altan Yücebaş, “Cambazlığın, canıyla gösteri yapanlar grubunun son fertleriyiz. Yaptığımız işler içerisinde ateşbazlık, Hint fakiri gösterisi ve tehlikeli şov gösterileri var. Benden sonra da bu işi oğlum devam ettirecek. Ben 14 yaşlarımdayken İstanbul Bakırköy’de sahilde sokak gösterisi yaparken birisiyle tanıştım. Beni İstanbul’da bulunan Cambaziye Mahallesi'ne götürmüştü. O tarihte bu mesleği yapanlar yaşıyorlardı bu mahallede. Şu an normal bir sokağa dönüştü orası. Beni o zamanlarda aralarına almışlardı. Ateşbazlığı orada öğrendim. İşin içine girince de diğer türleri öğrenmeye başladık. En güzel tarafı da insanların gösterdikleri ilgi ve mutluluk oluyor. Zamanında kol, kaburga ve bacak kırıkları yaşadım. Güzel olduğu kadar tehlikeli bir iş olduğundan dolayı. Üstümüze araba sürende oluyor, sopayla vuran da. Ama yüzde 99’u gülümseyip alkışlıyor. Bize de bu durum ilaç olarak geri geliyor” dedi.
“Yeri geldi kolumuzu kırdık kafamızı yardık”
Babasından aldığı bayrağı bundan sonraki nesillere bir şekilde ulaştırmak için elinden ne geliyorsa onu yapmanın çabası içinde olduğunu ifade eden Atila Yücabaş, “Bu sanatı gerçekten güzel yapabilecek insanlar yetiştirmek isteriz. Geleneksel Türk sanatlarına giren bu gösteriler kesinlikle yaşamalı. Ben de bu sanatı babamdan aldım ve en iyi şekilde devam ettiriyorum. Öğrenme sürecinde çok zorluklar çektik. Yeri geldi kolumuzu kırdık kafamızı yardık. Düştük sakatlandık ve uzun süre yatakta kaldık. Ama sonunda şükürler olsun öğrendik. Öğrendik ama hala düşmeye devam ediyoruz normal bir şekilde. Karşılığında alkışlar ne kadar güzel olursa bizim de enerjimiz o kadar yüksek oluyor. Bu sanatı yaşatabileceğine inandığımız, o ışığı gördüğümüz kişilere öğretebiliyoruz. Her yapmak isteyene tabii ki öğretemeyebiliyoruz. O kişinin gerçekten bu mesleği yapmak istemesi lazım ki biz de gerçekten gönül verip öğretebilelim” diye konuştu.
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.