Müezzinoğlu, normalde hastane personelinin 24 saatte bir nöbet değişimi yaptığını belirterek, “Bu sistemi güvenlik sebebiyle bir haftaya çıkarıyoruz. Personel, hastanede yatıp kalkacak bir hafta boyunca ama nöbet sistemi yine aynen devam edecek. Vardiyalı çalışacaklar. Çünkü operasyonlar sırasında sağlık personelinin nöbet değişiminde sıkıntı yaşanıyor” dedi.
DEVLETİN KUDRETLİ ELİ CEPTEN ÇIKTI
Çözüm süreci nedeniyle bugüne kadar devletin gösterdiği şefkat elinin terör örgütü tarafından suiistimal edildiğini de de kaydeden Müezzinoğlu, bundan sonra meşru olmayan yollara başvuranların bedelini ödeyeceğini söyledi. Müezzinoğlu şöyle konuştu: “Meşru taleplerin varsa gel dedik, değilsen ezer geçeriz. Gelinen noktada radikal tedbirler devreye girdi. Devletin kudret eli eskiden cepte duruyordu, şefkat eli dışardaydı. Ama bu iyi niyet suistimal edildi. Kudret elimizi cebimizden çıkardık. Yapılan operasyonlar yüzde 70-80 oranında başarıya ulaştı. Birkaç ay sonra yüzde 90’lara ulaşabilir ama hiçbir zaman yüzde 100 terör bitmez. Türkiye bu operasyonlara kararlılıkla devam etmeli. Terörle ilgili mücadele yöntemi en az 2-3 yıl değişmez ama Kürt vatandaşların meşru taleplerine ilişkin süreç de devam eder. Anayasa çerçevesinde bir şey yapılacaksa, yeni anayasa çalışmaları sırasında bunlar dikkate alınır. Zaten yüzde 90 oranında ne yapılması gerekiyorsa yasalarda yapıldı. Ama bugün yaşanan artık bir ihanet sürecidir. Vatandaş artık bu devlet benim devletim diyecek. Yanlış yapan olursa da bedelini ödeyecek. Ne yaparsanız yapın, uygulamadan kaynaklanan sorunlar da olabiliyor ama mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”
“ÇÖZÜM BAŞKANLIK”
İki başlılık millete bedel ödetiyor
“İster güçlü parlamenter sistem olsun isterse güçlü bir Cumhurbaşkanlığı olsun, bu ikisi de yönetim sorununu çözecek yapıda değil.”
Bakan Müezzinoğlu, Yeni Anayasa kapsamında tartışılan başkanlık sistemi ve partili cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin de “Mevcut sistem iki başlılığa neden oluyor, bunun bedelini de millet ödüyor” dedi. Müezzinoğlu, şöyle konuştu: “Türkiye’nin tartışmasız temel bir sorunu var. Sistemsizlik... Yönetim sorunu var. İki başlı bir sistemle Türkiye kim ne iddia ederse etsin sağlıklı uyumlu bir yönetim gösteremez. Dolayısıyla ister güçlü parlamenter sistem olsun isterse güçlü bir (halk seçiyorsa) Cumhurbaşkanlığı olsun, bu ikisinden birinin yönetim sorununu çözecek yapıda olması lazım. Çünkü bu sistem millete bedel ödetiyor.”
Başkanlık sistemi ile ilgili tartışmaların ‘kişiler üzerinden’ yapılmasının da doğru olmadığını hatırlatan Müezzinoğlu, şu görüşleri dile getirdi: “Bunu rahmetli Özal döneminde de tartıştık. Bak Özal fani, gitti bu millet baki ya fark etmiyor yarın Recep Tayyip Erdoğan da gidecek. Zaten ne derseniz deyip yüzde 52 ile gelmiş başkansa zaten başkan. 7 Haziran’dan sonra 45 günde hükümet kurulamadı ama millet aylarca kaybetti. Bir parti yüzde 41 alıyor tek başına hükümet olamıyor, öteki 14 şartım, diğeri 4 şartım var, diyor. Biri diyor ‘ben seni bilmem ne yaptırtmam’. İşte böyle bir sistem olmaz. Milletin bedel ödediği sistem doğru değil. Bu demokrasi de değil bence. Kimse kendini kandırmasın. 7 Haziran’dan sonraki süreçte kim kaybetti? Davutoğlu mu, Kılıçdaroğlu mu, Müezzinoğlu mu, Bahçeli mi? Millet kaybetti.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.