"3-9 Kasım Organ Bağış Haftası" çerçevesinde farkındalığı artırmak amacıyla, Samsun İl Sağlık Müdürlüğü ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Bilimleri Sosyal Hizmet Bölümü iş birliği ile konferans düzenlendi. Sağlık Bilimleri Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansta OMÜ Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Terzi ve Organ ve Doku Nakli Samsun Bölge Koordinasyon Merkezi Sorumlusu Dr. Mehmet Kazak önemli bilgiler verdi.
"Tüm çabamız kadavradan nakli arttırmak"
Konferansta yaptıkları çalışmaları ve Türkiye’deki durumunu anlatan Dr. Mehmet Kazak, “Organ nakli hiçbir eksiklik ve aksaklık olmadan yapılması gereken bir iştir. Bunu da bu ülke çok iyi yapıyor. Dünyada hangi nakiller yapılıyorsa, bizim ülkemizde de o nakiller en doğru, hızlı ve etik bir biçimde yapılmaktadır. Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde böbrek, karaciğer, kornea ve kemik iliği nakli yapılmaktadır. Türkiye’de 1975 yılında canlıdan böbrek nakli ile ilk nakil başladı. Türkiye’de 32 bin 791 hasta organ nakli bekliyor. Bu sayı hiç değişmiyor. 10 yıldır ben bu sistemin içindeyim ve o kadar çok nakil yapılıyor. Bekleyenler ölüyor. Canlıdan, kadavradan nakiller yapılıyor ama sayı hiç düşmüyor. Maalesef bu hastalar beklerken günde 8 ile 10 tanesini kaybediyoruz. Biz onlara organı bulamıyoruz. Organı bulsak ve nakli yapsak yaşayacaklar. Böbrek nakillerinin yaşam süresi yüzde 90’dan fazladır. Karaciğerde ise yüzde 75’den fazladır. Çok başarılı hastanelerimiz, donanımlı hekimlerimiz, yoğun bakımlarımız var. Canlı nakilde kişinin 4. derece olan akrabalarında kan, doku ve yapılacak birçok testin sonucunda böbreğin 1 tanesi ve karaciğerin bir kısmı nakil olabiliyor. Asıl bizim temel çalışmalarımız kadavradan nakildir. Trafik kazası, kurşunlama, beyin kanaması, boğulma gibi nedenler ile hastanelerin yoğun bakımına yatışı yapılan, tüm tıbbi tedaviye rağmen beyin ölümü gerçekleşen, sonrasında ise ailenin verdiği durumlar nakil gerçekleşir. Bakın kaç tane faktör bir araya geldi. Türkiye’de her yıl ortalama 450 ile 500 bin kişi ölüyor. Bunun sadece 2 bin ile 2 bin 500’ü beyin ölümüdür. Beyin ölümünden nakil ailenin izin vermesiyle olabiliyor. Nüfusa göre en çok donörlü sisteme bizim bölgemiz sahiptir. Türkiye’de maalesef kadavradan nakil yüzde 30’lardadır. Canlıdan ise yüzde 70’lerdedir. İngiltere bu durum tam tersidir. Orada ölen insandan nakil yüzde 80’lerde, canlıdan nakil ise yüzde 20’lerdedir. Bizdeki bütün çaba bu tabloyu değiştirmek içindir” diye konuştu.
Terzi: "Organlarımıza iyi bakmalıyız"
OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Terzi ise “Öncelikle hasta olmamak çok önemlidir. Koruyucu tıp çok önemlidir. İstiyoruz ki anne karnından itibaren organlarımıza iyi bakalım. Anne gebe kaldığından itibaren beslenmesine dikkat etsin veya elektromanyetik alanlara dikkat etsin. Bütün bunlar önemlidir. Organlarımıza iyi bakmamız gerekiyor. Gözümüz, kulağımız, elimizle ilgili bazı organlarımıza primer müdahale edebiliyoruz ama böbrek, kalp, karaciğer gibi organlarımıza dolaylı biraz da kısmen olarak müdahale ederek korumamız lazım. Sigara, alkol, hepatit gibi veya çevresel olan bu risk faktörlerini kontrol ederek organlarımıza zarar vermemiz lazım. Organ bağışı kişinin yaşam mücadelesini devam ettirmesine, kaliteli bir hayat sürdürmesi için çok faydalıdır. Karaciğer yetmezliğine bağlı olarak ömrü kısalan, takip edilen, her gün diyalize giren hastalarımız var. İhtiyacı olan kişiye böbrek, karaciğer verebilmek için organ bağışını önemsememiz lazımdır. Organ bağışından canlıdan canlıya olan bir durumda var. Bir de beyin ölümü ortaya çıktıktan sonraki süreçte kişilerin organ bağışına uygun olduğunu değerlendirdiğimiz ve evet bu kişi organlarını bağışlamış olsa bile bununla ilgili prosedürlerin devam ettiği bir sistem var. Türkiye, organ nakli konusunda hızlı ilerleyiş gösterdi. Örneğin Trabzon’da karaciğer nakli bekleyen hastaya Diyarbakır’da uygun organ varsa hızla ulaştırabiliyor. Kalite anlamında, ulaşılabilirlik anlamında, organ nakli gerçekleşen hastaların sayısında artış gözlemleniyor. Bunları geliştirebilmek için de organ bağışını önemsiyoruz” diye konuştu.
Konferans toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.