Proje hakkında bilgi veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı AB Koordinasyon Daire Başkanı Ömer Ayçiçek, “Çalışma Bakanlığı olarak biz 2007 yılından bugüne İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Programı dediğimiz AB’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaklaşa finanse ettiği bir program yürütüyoruz. Aslında gerek Samsun’da gerekse Karadeniz’in diğer illerinde çok sayıda faaliyet yürüttük. AB’den tahsis edilen katılım öncesi mali yardım konularının insan kaynaklarının geliştirilmesi alanında, düzgün programlanması, ölçülebilir göstergeye dayalı, bütçesi belirli, faaliyetleri belirli bir program dahilinde projelendirilmesine katkıda bulunmak. Daha sonra bu projelerle ilgili seçim ve ihale süreçlerini yürütmek, projenin düzgün uygulanmasını sağlamak, ödemesini ve değerlendirmesini yapmaktır. Bu konudaki bakanlığımızın misyonu budur. Programdaki en temel hedefimiz düzgün istihdamı arttırmaktır” diye konuştu.
YILMAZ: “…TEŞVİK EDECEK BAŞKA MADDİ BİR SİSTEM GELİŞTİRİLMELİ”
Sanayi ve üniversite işbirliğinin insan ve rekabetinin en vazgeçilmez şeylerden bir tanesinin insan kaynakları olduğunu belirten Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz şöyle konuştu: “Sanayi ve üniversite ilişkisinde 2 taraf var gibi gözüküyor. Yani bir üniversitenin akademik kadrosunun sanayide yapılan üretimle ilişkili, sanayinin ihtiyacı olan bazı bilgiyi sanayiye aktarabilme yönündeki üniversite akademik kadrosunun göstermesi gereken çabalar var. Bu çabaların bir motivasyona bağlı olması gerekir. Bu çabayı gösteren insanın, sonuçta gösterdiği çabadan ötürü de ödüllendirilmesi gerekir. Bu ödül acaba yeteri kadar var mı? Bu çabayı gösteren ile göstermeyen arasında somut bir fark oluşuyor mu? Ben bu farkın oluştuğundan endişe ediyorum. Bu fark yeteri kadar yoktur. Muhakkak bu fark yeteri kadar ortaya konsa öğretim kadrosundaki kişi elindeki çantasıyla beraber fabrika fabrika gezer diye düşünüyorum. Sanayi tarafındaki sanayici de ‘üniversitedeki hoca bu işi yeteri kadar bilmez. Onlar kitaptan teorik taraflarını biliyorlar. Ben bu işin düşüp de dizi kanamışlardanım. Onlarla vakit kaybetmeyeyim. Bu işi ben çözeyim’ diyerek sanayici ve kendi atölyesinde kendi el yordamıyla yaptığı gelişmelerle kendini bir yere getirmeye çalışıyor. Yani bunlar, bilime karşı üniversite kürsülerinden alabileceği katkıya yönelik bir güven yetersizliğinden kaynaklanan bir şey olduğunu düşünüyorum. Halbuki ona da ‘sen yapabilirsin. Sen iyi bir pratikçi olabilirsin ama ona iyi bir teori, iyi bir bilim yüklemediğin takdirde yaptığın işin kalitesi iyi olmaz. Muhakkak bunu yapman gerekir’ diyerek onu da teşvik edecek başka maddi bir sistem geliştirilmesi gerekir.”
Üniversite ve sanayici işbirliğinin üçüncü bir tarafının da öğrenciler olduğunun altını çizen Başkan Yılmaz şunları kaydetti: “Bu işin de üçüncü bir tarafı da öğrencidir. Belki üniversite öğrencilerimizin içinde bulunduğu sosyolojik olaylar, stresler belli bir oranda üniversiteye girişlerin birinci ve ikinci sınıfı içerisinde ‘artık biz üniversiteli olduk. Bir mesleğimiz olacak. O meslekle ilgili bir kariyerimiz olacak. O kariyer bizim kimliğimiz ile ilgili bizi tamamlayan bir faktör haline gelecek’ diyen bir kişilik oluşturma süreci içerisinde o çocuğu ‘otur oturduğun yerde, sen öğrencisin oku, al diplomanı gel’ diyen noktadan çıkartıp, onu sanayinin içerisine sokmak, onun mesleği ile ilgili süreçte ‘ben bu mesleğin sahibiyim’ diyen bir kimlik oluşumu sürecini hızlandırmak, belki o çocuğun sosyolojik gelişmesine hatta üniversitelerimizdeki malum bir takım üniversite olayları ile ilgili konuların bile azalmasına katkı sağlayacak, çocuğu hayata tutunmasını sağlayacak bir süreci hızlandırması açısından faydası olur. Makine mühendisi mezun olan çocuklar ustaların yanında çıraklık yapıyor. Her mezun olmuş makine mühendisi bir süre ustalar tarafından her gün imtihan edilme korkusuyla birlikte mesleklerini icra ediyorlar.”
ŞAHİN: "TOBB’UN BURADA ALDIĞI ROLÜ ÇOK ÖNEMSİYORUM"
Ulaştırma Bakanlığı’nda müsteşar olarak çalıştığı dönemde üniversitelere yazdığı yazıda gelen cevapla şok geçirdiğini belirten Samsun Valisi İbrahim Şahin ise şu ifadeleri kullandı: “Ulaştırma Bakanlığı’na müsteşar olarak atandığınız ikinci veya üçüncü haftasında bütün üniversitelere yazı yazmıştım. Üniversitelere ‘bizim elimizde para var, kaynak var. Sizde de yetişmiş öğretim üyeleri var. Lütfen bize destek olur musunuz?’ diye yazdım. Birkaç gün sonra bize YÖK’ten yazı gelmişti. YÖK Başkanı imzası ile ‘gördük ki, üniversitelere yazı yazmışsınız, onlardan bilim adamlarından yararlanmak istiyorsunuz. Zinhar bir daha böyle bir hataya düşmeyin. Eğer bir eleman talebiniz varsa, önce YÖK’e yazın biz uygun görürsek üniversitelere yazarız’ diye cevap geldi. Çok şaşırmıştım ve şok olmuştum. Avrupa’daki üniversitelerin sanayicilerle, bakanlıklarla, hükümetlerle, yerel yönetimlerle ne kadar içli dışlı çalıştığını gören bir insan olarak bu cevap beni şaşırtmıştı. Tabi bu bahsettiğim konunun üzerinden 12-13 yıl geçti. Üniversite - sanayi işbirliği ile ilgili özellikle TOBB'un burada aldığı rolü çok önemsiyorum. Samsun yaşanası bir kent. Ben de 6 aydır buradayım. Samsun çok mütevazi şekilde büyümüş, kendisinin bu güzelliğini adeta saklar gibi davranmış. Onun için biz gerek Samsun çevresindeki ilçeler başka olmak üzere sonra illere daha sonra Türkiye’ye belki dünyaya çok iyi anlatmamız gerekiyor ki bu güzellikleri görsünler. Samsun büyükşehir olmasına rağmen küçük şehir olma rahatlığını sunuyor.”
Protokol konuşmalarının ardından konferans teknik konuşmalar ve panellerle devam etti.
7-8 Nisan tarihleri arasında sürecek olan konferansta KUYAP, uyguladığı illerde, işletmeleri küresel iş ortamına hazırlamayı amaçlamakta. Bu kapsamda, hem işveren ve çalışanlara genel ve mesleki alanlarda eğitimler verilecek hem de ticaret ve sanayi odalarının eğitim alanında kurumsallaşmaları ve birer eğitim üssü haline gelmeleri yönünde önemli bir adım atılmış olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.