Mardin’de yapılan yanlış iğne yüzünden 10 yaşındaki kızı Gülizar Tunç’un öldüğünü savunan Güldane Telli, "Kızım doktor olmak istiyordu ama doktorlar öldürdü. Yedi kişilik heyetten 3’ü hastaneyi suçlu bulurken, 4’ü de hastanenin suçlu olmadığını bildirdi. Gerekirse o mezarı kendi ellerimle açıp kızıma tekrar otopsi yaptırırım. Böyle bir ölüm, toprağa konulan bu evladın hakkı kimse de kalmaz. Bunun hakkını verecekler" dedi.
İlkokul 3. sınıf öğrencisi Gülizar Tunç, 17 Aralık 2009 tarihinde, ateş ve kusma şikayetiyle Mardin Kızıltepe Devlet Hastanesine götürüldü. Kızının yapılan iğne, tedavi ve müdahaledeki yanlışlık sonucu önce beyin ölümünün gerçekleştiğini belirten Güldane Telli, sevk edildiği Diyarbakır’daki hastanede 7 gün sonra evladını kaybettiğini ifade etti.
Olayı yargıya taşıyan İzmir’de yaşayan anne Güldane Telli’ye zaman aşımından dolayı Türkiye’deki kapılar kapandı, ancak genç kadın pes etmedi ve konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM konunun tekrar incelenmesini istedi.
“TEMİZLİK GÖREVLİSİ İĞNE YAPTI”
Kızını kusma şikayeti ile doktora götürdüğünü belirten anne Güldane Telli, yaşadığı zorlu süreci şöyle anlattı: ”Ağzından kusma gelince hemen hastaneye götürdüm. Götürdüğümde tahlil falan yapmadan serum takıldı kızımın koluna. Doktor ‘bir şeyi yok’ dedi ve ilaç yazıp kolunda serum takılı bir şekilde eve gönderdi. Eve geldim 10 dakika sonra kızımın ağzından köpük gelmeye başladı. Kucaklayıp kızımı yine aynı hastanenin acile götürdüm. Doktor yine 'Bir şeyi yok bunun, yatırın' dedi. Ondan sonra yatırıldı, beni de sokmuyorlar yanına. Ben kızımın yanına gittiğimde kızım kıvranıyordu, kızımı ben acı çekerek 8 saatte kaybettim. O doktorun yüzünden. Temizlik görevlisi üzerindeki çıkarıp beyaz önlük giyip iğne yapıyor. Doktor bey dedim temizlik görevlisi iğne yapıyor. O onun işidir siz karışmayın’ dedi. Kızımda kısırlık iğnesi dahi var, domuz gribi iğnesi var. Korunma iğnesi ile menopozun ne işi var? Seruma vurulan iğneler bunlar. Hiçbir teşhis koymadan sürekli iğne yaptı".
“KIZIMA BAĞLADIKLARI OKSİJEN TÜPÜ BOŞ”
Mardin Kızıltepe Hastanesinde kızının bağlı bulunduğu oksijen tüpünün de boş olduğunu öne süren acılı anne, “Soruyorum başhekime, Kızıltepe’de takılan boş oksijen ve kızımın beyin ölümü gerçekleşiyor. Diyarbakır’da takılan oksijenle yaşatmaya çalıştılar ama Kızıltepe’de takılan oksijen tüpü boş olduğu için. Bu ayrıntıyı Diyarbakır Dicle Hastanesi başhekimi söyledi. Dokuz Eylül Hastanesi de Kızıltepe’de yapılan vücuduna bağlanan cihaz dahi boştur ve üzerine takılan cihazlar çalışmaz ve çalışmadığı için kızının beyin ölüm gerçekleşmiş” diye konuştu.
“DOMUZ GRİBİ TEDAVİSİ UYGULAMIŞ”
Doktorun kendisine domuz gribi tedavisi uyguladıklarını ve Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk ettiğini belirten Tunç, başhekimin kızının biraz daha erken getirilse kurtulabileceğini ve vücudundan iki poşet zehir çıkarıldığını söylediğini ileri sürdü.
Hastane doktorunun kızın darp edildiğini de söylediğini ancak otopsi raporunun bu teşhisi de yalanladığını belirten Güldane Tunç, doktorun verdiği ifadenin de yalan olduğunu ve kızına vurulan iğnelerin, yanlış tedaviden öldüğünün belgelerinin mevcut olduğunu dile getirdi.
“EVLADIMA KISIRLIK İĞNESİ VURULMUŞ”
Kızının ölüm sebebinin yanlış tedaviden olduğunu belirten anne Güldane Telli, “Adli Tıp Raporu diyor ki ‘Kızın menenjit geçiyormuş ve kızınıza vurulan iğne yanlış tedaviden dolayı kızınızın beyin ölümü gerçekleşmiştir’ diyor. Benim kızımı öldüren doktorun ifadesi bile alınmamış, yazılı bir şekilde ifade olmaz, çekecekler emniyete ifade verecek. Kızımın bütün ölüm sebebi yanlış tedavi ve yanlış iğneler. Ben kızımın saçını sallaya sallaya o hastaneye hafif kusmadan götürdüm. Üstüne basa basa söylüyorum, hafif kusmadan götürüyorum çocuğumu ve evladımın serumunun içine kısırlık iğnesi vuruluyor”
“KIZIM DOKTOR OLACAKTI AMA DOKTORLAR ÖLDÜRDÜ”
Kızının büyüyünce doktor olmak istediğini anlatan talihsiz anne, “Bu şekilde gözlerini kapatamadım ben. Benim kızım yaşarken, ben gözlerini kapatamadan toprağa verdim. Ben bir anneyim. Tabutuna ne örttüm biliyor musunuz gelin olurken al yazmasını örttüm. Kendi istedi aldım ama kızımın tabutuna örttüm. ‘Anneciğim ben büyüdüğümde doktor olacağım’ diyordu ama doktorlar öldürdü. Kızımı doktorlar benden aldı” dedi.
“BEN ANASIZ BÜYÜDÜM KIZIM OLDU ‘ANAM’ DEDİM ONA”
Kızı üzülmesin diye ağlamamaya çalışan acılı anne gözyaşlarına boğularak şunları söyledi: “Ben kızımdan ayrıldım çok kötüyüm. Ben yapamıyorum, onun oyuncaklarıyla oynuyorum ben, gece yatarken bebekleriyle yatıyorum. Ben annesiz büyüdüm, babasız büyüdüm. Ama bir kızım oldu anam dedim ben ona, evladım dedim. Onunla birlikte büyüdüm ben. Ama onu da benden aldı doktorlar. Ben onlara ne diyeyim? Ben geceleri yalnız ağlıyorum, kızımın yazmasıyla yatıyorum, kızımın bebeğiyle, kızımın adıyla yatıyorum. Danteller ördüm, adını yazdım. Ben ne diyeyim? Anneyim ben, yüreğim acıyor.
Benim artık çığlığıma bir ses versinler. Benim kızım 6 yaşındaydı anneler günü hediyesi aldı bana, hala parmağımda takılı. Ben onu taşıyorum, onu öpüp kokluyorum ben, kızımın hatırası diye. Ne olur dayanacak gücüm kalmadı, büyüklere sesleniyorum. Gözyaşlarım akıyor. Ağlayamıyorum. Kızım orada melek, orada rahatsız olmasın diye ağlamak istemiyorum. Ben çok kötü durumdayım. Benim bu feryadıma ne olur bir ses verin. Benim bu yaşayan kızımı öldürenleri cezasız bırakmasınlar. Ben hukuk istiyorum, adalet istiyorum.”
Kızının rüyalarına girdiğini belirten Güldane Telli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rüyalarımda hep feryat ediyor, ‘anne beni kurtar’ diye. Çünkü orada çok acı çekti.
Çok acı çekerek öldü benim kızım, kıvranarak öldü. Bakmadılar bile. Ya ne hakla sen benim kızıma domuz gribi tedavisi uyguluyorsun? Ne hakla sen benim kızıma kısırlık iğnesi vuruyorsun? Sen bir doktorsan doktorluğunu bileceksin, bilmiyorsan da ‘ben bilmiyorum’ de. Doktor dediğin zaman hastayla ilgilenir. Benim işim var dedi ve sorumsuzluk yaptı. Benim kızımı ölüme terk ettiler. Ben bunları unutmadım, unutmayacağım. Ne olur bir tek şey istiyorum. Cezasını çeksin. Cezasız kalmasın, başka çocuklarımızı öldürmesinler artık.”
“ANNECİĞİM BENİ BIRAKMA DEDİ”
Kızının son anlarını da hatırlayarak gözyaşlarına hakim olamayan anne Telli, şunları söyledi: “Anneciğim beni bırakma’ dedi. Yoğun bakımdayız ve kızım böyle gözlerime bakıyor ve gözlerinden yaş akıyor. Başhekimi çağırdım ve bana dedik ki ‘Kızın senle vedalaşıyor.’ Bunların ne demek olduğunu biliyor mu bu doktorlar, soruyorum. Benim kızımı öldüren doktora sesleniyorum onun da yavruları var. Çocuklarımız hak etmiyor bu ölümleri”
“BU KARARI VERENLERİ KINIYORUM”
Verdiği hukuk mücadelesinde AİHM’in konunun tekrar incelenmesi için gönderdiği Yargıtay’dan gelen kararı hiç beklemediğini belirten Güldane Telli, sonuna kadar mücadele edeceğini dile getirdi. Telli sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de hukuk mücadelesi verdim davayı ‘zaman aşımı’ diyerek üstünü kapattılar. Ama yılmadık davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürdük ve tekrar incelendi. Hastanede 7 kişilik heyetten 3’ü hastaneyi suçlu bulurken, 4’ü de hastanenin suçlu olmadığını söylüyor. Peki biz bu davadan vazgeçecek miyiz? Asla vazgeçmeyeceğiz.
Tekrar dava açacağız. Eğer biz istersek, anneler isterse dünyayı bile yıkarız. Neden yıkarız biliyor musunuz? Evlatlarımız için yıkarız. Gerekirse o mezarı kendi ellerimle kazar açarım kızımı tekrar otopsi yaptırırım. O zaman bu kararı veren doktorlarımız kendileri düşünsün artık. 4 doktorumuz galiba baskı altında olduğu için galiba ondan çünkü böyle bir ölüme hiç kimse hayır diyemez. Maddi ve manevi dava açacağım hem doktorlara hem de hastaneye. Çünkü böyle bir ölüm böyle bir evlat, toprağa konulan bu evladın hakkı kimse de kalmaz. Bunun hakkını verecekler. Bu kararı beklemiyordum. Bu kararı verenleri kınıyorum. Ben bu davayı kapatmayacağım.”
“SAĞLIK BAKANIM BUNLARI DUY”
Yetkililere seslenen ve feryadını duymalarını isteyen acılı anne Güldane Telli, şunları söyledi: “Adalet Bakanına, Başbakana özellikle Sağlık Bakanına sesleniyorum. Sağlık Bakanım bunları duy. Ne olursun bunları duy. Biz evlatlarımız için herkesi karşımıza alıyoruz değil mi? Benim kızımın en son yazdığı kalemi, en son oynadığı oyuncağı yanımda. O daha bir çocuk, bebekti, benim bebeğimdi. Sağlık bakanına diyorum ki ‘benim kızımın ölümü yanlış tedaviden, yanlış iğneler ve doktorlarınızın kurmuş olduğu boş serumdan’ öldü. Beyin ölümü gerçekleşti. Sağlık bakanına diyorum ki ‘benim kızımın eğer istiyorsanız mezarını açmaya varım ve destek istiyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.