Bir TV kanalında referandum ve yeni anayasa ana başlığı altında sorulan soruları cevaplayan Başkan Yılmaz, "Samsun ve Karadeniz referandumda ‘evet’ diyor” dedi.
Ülkenin geleceği için Samsun ve Karadeniz insanının referanduma bakışının pozitif olduğuna dikkat çeken Başkan Yılmaz, “Karadeniz insanı ülkenin geleceğiyle ilgili dinamiklerin büyük bir parçası. Karadeniz insanı önemli bir sosyolojik yapıya sahip. Geleceğimiz için geleceğiyle ilgili önemli bir sorumluluk duyuyor. 1980 ihtilalinin ardından darbeci generallerin, darbecilerin yazdığı bir anayasa hakkında, 21. yüzyıla geldiğimizde yetersizliğini konuşuyoruz. Artık günümüzde yeni ekonomik, politik dengeler ortaya çıktı. Gücün Batı’ya değil Orta Doğu’ya Çin’e, Rusya gibi eksene kaydığı görülüyor. Herkes bunun bilincinde. Ortaya çıkan bu güç dengesinde, Türkiye’nin önünü açacak yeni bir anayasa ile güçlü bir şekilde yer almamız gerekiyor. İnsanlarımız tüm gelişmeleri yakından takip ediyor, düşünüyor hepimiz anlatıyoruz” diye konuştu.
Bu sistem ülkeyi hep istikrarsızlaştırdı
“1923 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda iki temel felsefe vardı. Tam bağımsızlık ve hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyen Başkan Yılmaz şöyle devam etti: “Hakimiyet kayıtsız şartsız hiçbir zaman milletin olmadı. Olduğu zannedildi. TBMM’de böyle yazıyor ama hâkimiyeti sağlamak için halkın görevlendirdiği, seçtiği milletvekillerinin kurduğu hükümetin arkasında hep vesayetçi bir sistem olmuş. Asker, yargı, yüksek yargı gibi başka güçler hep müdahale etmiş. 1980 Anayasası böyle bir anayasaydı. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin ideolojisi tam anlamıyla hedefine ulaşamadı. 94 yıldır böyleydi. Tam bağımsız olamadık. Bu istikrarsızlıkları getirdi, ekonomik güçlenmeyi engelledi. Vesayet hep dur dedi. Bu sistem ülkeyi hep istikrarsızlaştırdı. Sistemsel istikrarsızlık ekonomiye de yansıyor. Güvensiz bir ortama yabancı sermeye gelmez, yatırım yapmaz. Yabancı sermaye gelip yatırım ülkemizde yapmıyordu. Dünya ülkeleri yabancı sermayenin gelmesi için çalışır. Yeni Anayasa ile güven gelecek, istikrar artacak, Türkiye güçlenecek. 14 yıldır Türkiye tek parti iktidarıyla bir istikrar yakaladı. İstikrarın önemi ortaya çıktı.”
Halkımız istikrarın tadını aldı
Halkın istikrarın tadını aldığını belirten Başkan Yılmaz, "Mevcut sistem çift başlı. 1980 darbeci generalleri biz ne demek istiyorsak o olsun dediler. Kendilerini geniş yetkilerle donattılar ama hukuki sorumluluklarını azalttılar. Kendileri gidip yine vesayet altında yönetimi siyasilere bıraktıklarında, şu hataları niye yaptınız denmemesi için sorumluluklarını kaldırdılar. Onlara yok niye bunu böyle yaptınız kimse diyemedi. İki başlılık olmaz. Yaşandı bunlar. Krizler ortaya çıktı. Hatırlayın 1994 yılı ekonomik krizinde 600 TL olan dolar bir gecede 1200 TL ye çıktı. Tansu Çiller Başbakan, Murat Karayalçın Başbakan yardımcısıydı. Çok başlılık, istikrarsızlık, vesayet sistemi ülkenin iki yakasının birleşmesini zorlaştırdı. Tek AK Parti iktidarı ile güven ve istikrar geldi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a duyulan güven bir imaja dönüştü, ülke yönetimi, halkımız istikrarın tadını aldı. Halk artık O istikrarsız dönemleri yaşamak istemiyor, geniş kapsamlı ‘evet’ diyor" şeklinde konuştu.
Samsun’dan ne kadar ‘evet’ çıkacak sorusuna yanıt veren Başkan Yılmaz, “Tabii halkımızdan ‘hayır’ diyecekler de çıkacaktır. Her görüşe saygılıyız. Önce kimler ‘hayır’ diyecek ona bakmamız gerekli. Aklında hala soru işaretleri olanlara, yeni sistemin faydalarını anlatarak ikna etmek tabii ki, birinci temel hedefimiz. Bu birinci kısım. İkincisi ise bunun dışında tamamen ön yargıya sahip bir kesim var. AK Parti düşmanlığı olanlar, eski paradigmalarla ön yargıyla yaklaşanlar da çıkıyor. Tabii, ‘evet-hayır’ için kapsamlı bir anket çalışması yapılması gerekli ama yüzde 35 oranında, üstüne biraz daha ekleyelim yüzde 40 ‘hayır’ derse, şehrimizde yüzde 60 oranında veya üstünde ‘evet’ çıkacağını düşünüyoruz” açıklamasını yaptı.
“Avrupa kendi hırsı içinde boğulacak”
Avrupa’nın son dönemdeki Türkiye karşıtlığı ve referandumda ‘evet’ çalışması yapan Türk bakanlara uygulanan ambargolara yönelik soruyu cevaplayan Başkan Yılmaz, açıklamasına “Önce Türkiye güçlü olmak zorunda. Özellikle güçlü bir ekonomi. 30 yıldır bunu söylüyoruz” diyerek başladı.
Artık herkesin güçlü bir ekonominin gerekliliğinin net bir şekilde bilincinde olduğuna dikkat çeken Başkan Yılmaz, Türkiye’nin her alanda güçlenmesiyle önce Avrupa’daki ülkelerin çekinmesi gerektiğine vurgu yaptı. Başkan Yılmaz, “Niye güçlü olmamız gerekiyor? Önemli yer altı zenginliklerimiz yok. Yani kısacası petrol gibi bir zenginliğimiz yok. Çok fazla doğal zenginliklere sahip bir ülke değiliz. Bunun için ihracatımızı artırıp, üretmeliyiz. Güçlü bir ekonomi olmazsak ne Almanya’sı, Hollanda’sı, İsveç’i nede başka bir ülke bizden çekinir. Bizden korkmaları için iktisadi yönden çok güçlü olmamız gerekli. İktisadi yönden şuan kendilerince fazla önemsemiyorlar. Bu olaylardan dersler almamız gerekli. 15 Temmuz hain darbe girişiminden aldığımız ders gibi. Bu Avrupa ülkelerinin hiç birinin birbirinden farkı yok. Güçlü Türkiye olursak önemsemek zorunda kalacaklar. Dünya’nın ilk 10 ekonomisi arasına girdiğimiz zaman önemseyecekler, korkacaklar. Çok çalışmamız gerekli. Çok hazırcı, kolaycı bir toplum olmamalıyız. Her alanda çok çalışmalıyız. Zengin bir ülke olmamamız için zoru başaran insanlar olmalıyız” ifadelerini kullandı.
Başkan Yılmaz, Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderin güç dengelerini altüst ettiği, eski Türkiye olmadığının artık net bir şekilde görüldüğünü, hırçınlaşan Avrupa’nın kendi ihtirası içinde boğulacağını da sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.