Toplantıda partilerle bir araya gelen Tufan Akcagöz, “Özgürlüklerin kısıtlandığı, herkesin ciddi anlamda baskı altında olduğu, demokrasiden uzaklaştığımız bir döneme girdik. Seçimle gelen, baskıyla gidiyor. Milyonlarca oy almış büyük şehirlerin başkanları, sessiz sedasız görevden uzaklaştırılıyor. Vatandaş şaşkın. Medya teslim alınmış durumda. En son, doğan medya grubunun satılması da bunun tuzu biberi oldu. İktidarın borazanlığından başka görevi olmayan yayın grupları var. Devletin televizyonunu hiç sormayın. Devletin değil, Ak Parti’nin yayın organı gibi. Ekonomi dibe vurmuş, dolar avro, almış başını gitmiş. Çarşıda, pazarda, enflasyon el yakıyor. Biri de çıkıp, hayır öyle bir şey yok diyemiyor. Muhalif olanlara reva görülen baskı, yalaka olanları ihya etmelerle devam ediyor. Yalakalığın bu kadar prim yaptığı başka bir dönem oldu mu bilemiyorum. İşte, bugün böyle. Zuhal Olcay bile Tayyip Erdoğan’a hakaretten, 10 ay hapis cezası alıyor. Baktım, ne söylemiş diye; esaslı bir şey yok. Yeter ki Tayyip Erdoğan’a hakaretten dava açılmayagörsün, Hakim’ler cezayı yapıştırıyor. Ne söylesek suç olmaz, herkes bunun korku ve endişesi içinde. Böyle bir süreci yaşamaktan mutlu musunuz? Hayır. O halde el birliğiyle, yeniden özgürlüklerin ve demokrasinin yaşatıldığı, insanların birbirine saygı ile baktığı bir siyaseti hakim kılmak zorundayız. Buna mecburuz. Ülkeyi bu nedenle, tek adam rejimine asla teslim etmeyeceğiz.” dedi.
Terme ve Samsun’un genelinde, tarım ve hayvancılığın tükenme noktasına geldiğini belirten Tufan Akcagöz, “Çiftçinin ürettiği, para etmiyor. Terme köylüsü ne yapsın? Mazot, el yakıyor. Yetiştirilen ürünün bereketi kalmadı. Hayvancılık, bitti gibi bir şey. Terme’de, kapatılan mera alanları buna sebep oldu. Meralarda, çevre düzenlemesi adı altında garip çalışmalar yapılıyor. Birilerine mi verecekler acaba diye düşünmeden edemiyorum. Çarşamba şeker fabrikasını çalıştırmıyorlar. 12 Şubat’ta gittik, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek, arkadaşlarımızla birlikte fabrikanın önünde basın açıklaması yaptık. Çalıştırın bu fabrikayı dedik. Millete yalan söylüyorlar. Bu fabrika, çalışacak durumda değil diyorlar. Koca bir yalan. Millet şeker pancarı üretmesin, pancar şekeri üretmeyelim, NBŞ denilen zehire muhtaç olalım, istedikleri bu. NBŞ, yani nişasta bazlı şeker, ölümdür diyoruz ve uyarıyoruz. Bu, kamu sağlığını tehdit ediyor. Nişasta bazlı şeker, şeker hastalığını ve kalp rahatsızlıklarını tetikliyor. Bunu, sağlıkçılar söylüyor. O halde, şeker fabrikamıza da, sağlığımıza da sahip çıkmak zorundayız. Çarşamba Şeker Fabrikası, özelleştirme kapsamına bile alınmadı. Kime söz verildi bilemiyoruz. Elimizde ne varsa tek tek sattılar, sıra şeker fabrikalarına geldi. Bu gidişle, tamamen tükenince mi gerçekleri göreceğiz. Aman ha, sakın. Araba devrilmeden önce, olacakları söylüyoruz. Siyaseten de, yurttaş olarak da uyarı görevimizi yerine getiriyoruz. Gerisi, milletin bileceği iştir. 2019 yılında, başta 3 büyük kent olmak üzere, yerel yönetimlere talibiz. Samsun’da da iddialıyız. Terme’de de iddialıyız ve çok çalışıp, başarılı olacağız.” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.