Arınç, “Benim söyleyebileceğim tek şey AK Parti’nin adayı Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacaktır. Şuanda ismen açıklanmadı ama herkes biliyor ki ‘şu kişi olacaktır’ diyorsunuz o olsun veya bir başkası olsun AK Parti kimi aday gösterirse eminim ki milletimiz onu seçecektir” dedi.
Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın sona ermesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Arınç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Bülent Arınç, CHP-MHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi için çatı aday olarak İslam Konferansı Örgütü Eski Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu göstermesiyle ilgili bir soru üzerine, hükümet sözcüsü sıfatıyla bu soruya beyanda bulunmanın ne kadar doğru olacağını bilmediğini söyledi. Kendisinin AK Partili olduğunu ve AK Parti hükümetinin bir bakanı olduğunu ifade eden Arınç, “Ben söyleyebileceğim tekşey AK Parti’nin adayı Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacaktır. Şuanda ismen açıklanmadı ama herkes biliyor ki; ‘şu kişi olacaktır’ diyorsunuz o olsun veya bir başkası olsun AK Parti kimi aday gösterirse eminim ki milletimiz onu seçecektir” dedi.
“CHP’LİLER BU ŞANSI KÖTÜLEMEKTEN GERİ KALMAMIŞTIR”
Ekmeleddin İhsanoğlu’nu tanığını ve ilişkilerinin geçmişten buyana iyi olan bir insan olduğun sözlerine ekleyen Arınç, “Bili adamıdır. İslam Konferansı Örgütü’nün şimdi ismiyle İslam İşbirliği teşkilatının Genel Sekreterliğini yapmıştır. Suudi Arabistan’da yeni gelen sekreter seçildiği için onun görev süresi de bitmiştir. Bilim adamadır. Kahire’de doğduğu ve aslen Yozgat’ta aileye mensup olduğunu biliyorum. Şahsı üzerinde olumlu veya olumsuz bir söz söylemek durumunda değilim. Ancak şunu söyleye bilirim: bir taraftan sayın Bahçeli bir taraftan sayın Kılıçdaroğlu kapı kapı dolaştılar. Binde birler oranında oy alan partilere bile gittiler. Bunların içinde Haydar Baş’ın partisi de dahil olmak üzere. Mutlaka BBP, SP’ye de gittiler. Bütün meslek kuruluşlarını ziyaret ettiler. O çok değerli sanatçılarımızla toplantılar yaptılar. Sonunda iki partinin genel başkanı bir isim üzerinde anlaşmış gibi görünüyor. Peki diğer partiler? Diğer sivil toplum kuruluşları, diğer meslek kuruluşları… Onların bu konudaki bir karanını şuana kadar duymadım. MHP Genel Başkanı bu şahsın taşıdığı değerler bakımından veya dünya görüşü bakımından kendilerine çok yakın olduğunu bildiği için hiçbir itirazı olmadı. Ama CHP içerisinde Kılıçdaroğlu’nun dışında hemen hemen herkes bana ulaşan bilgiler içerisinde bir kısmı saygı sınırlarını da aşarak bu şahsı kötülemekten geri kalmadı” diye konuştu.
“İHSANOĞLU BU KONUDA BÜYÜK BİR SEVİNÇ İÇERİSİNDEDİR”
MHP tabanını bir ölçüde Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek vereceğini ancak CHP’nin tabanın da İhsanoğlu’nu desteklemeyeceğini hatta aleyhinde çalışabilecek çok insanın bulunduğunu sözlerine ekleyen Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Eğer iki partinin anlaşmasıyla bu iş olacaksa diğer bütün temaslarda dikkate alınması gereken hususlar göz ardı edilmişse böyle bir adayın Cumhurbaşkanlığı seçiminde iddiasının ne kadar olacağını sizler takdir edin. Bu kadarla söyleyeyim ama aday olarak bu kesinleşecekse bildiğiniz gibi en az 20 milletvekilinin kendisini aday göstermesi gerekir. Bu sayı çok kolaydır. İkincisi de kendisinin böyle bir görevi kabul etmesi gerekir. Bana ulaşan bir bilgi ne kadar doğrudur bilmiyorum: sayın İhsanoğlu bu konuda büyük bir sevinç içerisindedir. Adaylığı da kabul edecek gibi birkaç cümle söylemiştir. Ben bundan ötesini söyleme noktasında değilim.”
“IRAK MERKEZİ HÜKÜMETİ KONSOLOSLUĞUMUZU KORUYAMAMIŞTIR”
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Irak merkezi hükümetinin Türk konsolosluğunu ve Musul’u koruyamadığını belirterek, “Ellerinde silah bulunan ve ordu mensubu olduğu bilenin kişilerin hepsi silahlarını da, kıyafetlerini de bırakarak konsolosluğumuzu da, Musul halkını da korumasız bırakmışlar ve kaçmışlardır” dedi.
Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın sona ermesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Arınç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Musul’da Türk konsolosluğuna yapılan baskının ardından Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi’nin Irak Merkezi hükümetine baskından sonra duyulan rahatsızlığı ilettiği ve Ankara’nın bu yönde Irak hükümeti ile bir temasa geçip geçmediğinin sorulması üzerine Başbakan Yardımcısı Arınç, başkonsolosluklarının, büyükelçiliklerin ve dışarıdaki temsilciliklerin devleti temsil ettiğini söyledi. Oralarda Türk bayrağının dalgalandığını ve fiziki mekanlarında Türkiye toprağı olduğunu dile getiren Arınç, “Oradaki yurttaşlarımız da, oradaki çalışanlarımızda bu şartların bütün dünya ülkeleri için geçerli olduğunu bilirler. Cenevre sözleşmelerine göre de oradaki dış temsilciliklerin korunması tamamen merkezi hükümetine aittir. Irak hükümetine aittir. Türkiye’de böyle bir şey olsaydı Türkiye sorumlu olacaktı. İran da böyle bir şey olsa İran hükümeti sorumlu olur. Yani bir ülke kendi içinde bulunan yabancı temsilciliklerin korunmasını da sağlamak zorundadır. Onlara yöneltilebilecek tecavüzler karşısında da sorumlu durumdadır” diye konuştu.
“IRAK MERKEZİ HÜKÜMETİ KONSOLOSLUĞUMUZU KORUYAMAMIŞTIR, IRAKLI ASKERLER KAÇMIŞTIR”
Arınç, yabancı misyon temsilciliklerinin korunmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’nun Irak Merkezi hükümeti tarafından korunamadığının altını çizen Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Konsolosluğumuz korunmasız hale geldiği için esasen böyle akıbetle karşılaştık. Ellerinde silah bulunan ve ordu mensubu olduğu bilenin kişilerin hepsi silahlarını da, kıyafetlerini de bırakarak konsolosluğumuzu da, Musul halkını da korumasız bırakmışlar ve kaçmışlardır. Bunlara karşı Maliki hükümeti ne yapar, ne yapması gerekir onların işi. Ama büyükelçimiz böyle bir hükümete karşı beyanda bulunmuşsa onun görevindedir zaten. Yani konsolosluğumuzla ilgili gelişmeleri veya IŞİD’in Musul üzerine giderken saniye saniye, dakika dakika nerede bulunduklarına dair izlenimlerin hepsi yapılmıştır. Ama akla gelmeyen şeylerden bir tanesi Iraklı silahlı güçlerin yani ordu mensubu olan insanların ortalıktan biranda kaybolacağı, silahlarını bırakıp kaçağı bunların sayısı binlerle ifade ediliyor ve konsolosluğumuzun biranda 900 civarındaki IŞİD’le karşı karşıya gelmiş olmasıdır. Yani her ülke kendi ülkesinde bulunan yabancı misyonları ve onların temsilcilerini korumak zorundadır. Bu Türkiye içinde böyledir başka ülkeler içinde. Ama hükümet düzeyinde yapılmışmıdır esasen hükümetimize, devletimizi de büyükelçilerimiz temsil ediyorlar. Dışişleri Bakanlığı’ndan aldıkları talimatı mutlaka yerine getiriyorlardır.”
“TEK BİR AMACIMIZ VAR; İNSANLARIMIZI ORADAN ÇEKİP ÇIKARMAK”
Arınç, Irak Başbakanı Maliki ile Başbakan Erdoğan’ın bir görüşme gerçekleştirip gerçekleştirmediği yönündeki bir soruya ise, “ “Şüphesiz merkezi hükümetle de, merkezi hükümet içerisinde bulunan diğer unsunlar da her biriyle görüşmeler yapılıyor. Başka kişi ve kurumlarla da yani bize bu işte menfaat sağlaya bileceğini düşündüğümüz bütün unsurlarlada temasımız devam ediyor. Bundan milletimiz emin olsun. Tekbir amacımız var. İnsanımızı oradan çekip çıkarmak ve bunun içinde ne gerekiyorsa bunları tek tek yerine getiriyoruz” yanıtını verdi.
“TÜRKMENLER TÜRKİYE’DEN SİLAHLI BİR YARDIM İSTEMEYECEK KADAR AKILLIDIRLAR”
Türkmen Cephesi Lideri Erşad Salihi’nin Türkiye’den insani ve silah yardığımı isteğini yönündeki iddiaların da sorulması üzerine Arınç, “Irak Türkmen Cephesi akıllı insanladır. Onlar Türkiye’den silahlı bir yardım istemenin mümkün olmayacağını, bunun reel politikaya uygun olmayacağını, Türkiye’nin elindeki silahlı güçleriyle başka bir ülkenin topraklarına şu veya bu vesileyle girmesinin mümkün olmayacağını sizden de bizden de daha iyi bilirler. İstedikleri bölgedeki diğer güçlerin kendileriyle birlikte hareket etmeleri ve IŞİD’e karşı kendilerinin yanında silahlanması hemde şehirlerini, yurttaşlarını kendi insanlarını muhafaza etmeleridir. Oradaki dengeler neyi gerektiyorsa Türkmenler onu yapıyor” ifadelerini kullandı.
“AFAD İNSANİ YARDIMLARI TÜRKMENLERE ULAŞTIRMAK İÇİN YOLA ÇIKTI, BİR KISMI ULAŞTI”
“Bizim de Türkmen kardeşlerimizden istediğimiz tek şey aralarında mezhep farklılıklarını bir kenara koyarak birlikte hareket etmeleridir” diyen Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:
“İçinde bulundukları şartları biliyoruz. Evet AFAD vasıtasıyla insani yardım yoldadır. Bir kısmı ulaşmış durumdadır. Düşünün ki oradaki yol güzergahlarının ne kadar emniyetsiz olduğunu ve yardım ulaştırma konusundaki sıkıntılarımızı da tahmin edebilirsiniz ama AFAD bu konuda büyük bir fedakarlıkla üzerine düşeni de yapmaktadır. Tabi Telafer, Kerkük önemlidir. Bağdat’a doğru yürüyüş önemlidir ama sayın Başbakanımız bir konuyu üzülerek ifade ediyor. O da, ‘mesele sadece IŞİD meselesi değildir. IŞİD meselesi olmaktan çıkmıştır. Bugün bölgeyi ateşe verecek olan şey bir mezhep savaşının başlayacak olmasıdır.’ Gelişmeler bu noktada. Mezhep tahassusuyla hareket eden gruplar maalesef böyle bir savaşın tohumlarını ekiyorlar ve bunlar asıl bu bölge için çok daha büyük tehlike oluyor.”
“IRAK KONFERANSI GÜNDEMİMİZDE DEĞİL”
Türkiye’nin bölgedeki ülkelerle ilgili Irak konusunda uluslararası bir konferans düzenleyip düzenlenmeyeceği yönündeki bir soruya da Arınç, “Şu anda gündemde değil” dedi.
“TÜRK BAYRAĞINA HAİN SALDIRIYI YAPAN KİŞİ YAKALANMADI”
Arınç, Diyarbakır’da Türk bayrağı indiren şahsın yakalanıp yakalanmadığı yönündeki bir soruya ise, şu yanıtı verdi:
“İçişleri Bakanımız biliyorsunuz bir çalışma ziyareti için ABD'de ama konu hakkında bilgi alıyoruz. Takip ediyoruz. Benim bilebildiğim kadarıyla kimliği belli olsa bile şahıs yakalana bilmiş değil. Daha önce galiba 4 kişi hakkında bir gözaltına alınanlar oldu ama onlar da serbest bırakıldı. Savcılık bu konuda başarılı bir sonuç alacaktır diye ümit ediyorum. Adli soruşturma devam ediyor ama şuana kadar aldığım bilgi o kişinin kimliğinden yola çıkarak henüz yakalanmamış olduğu yönündedir. Ama soruşturmalar devam ediyor.”
“HAŞİMİ YURTTAŞLARIN KURTARILMASI İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYOR”
Tarım El Haşimi’nin Musul’daki vatandaşların Türkiye’ye getirilmesi konusunda devrede olduğu yönündeki bilgilerin olduğunun sorulması üzerine de Arınç, “O ve başkaları da şüphesiz içindedir. Biliyorsunuz Tarık Haşimi eski Cumhurbaşkanı yardımcısıydı. Bu mezhep kavgalarının içiresin de maalesef üzülerek söylemeliyim yedi-sezi senedir başkanlık yapan Maliki’nin son döneminde Sünni ve şii çatışmasını hergün ocağı odun atmakla canlandıran, büyüten bir sorumlu kişi olarak uydurma iddialarla kendisi hakkında idam kararı vermişti. Kısmen Türkiye’de, kısmen de başka yerlerde hayatını sürdürüyor. Bugün yaşanan olaylarla ilgili olarak da söylediği sözler hepimizin dikkatini çekti. Hatta onu kınayan açıklamalarda yapıldı. Fakat yaptığı konuşmanın tamamını baktığınız zaman belki anlayışla karşılaya bilecek noktadasınız. Çünkü Maliki bu ateşi o kadar büyütüyor ve körüklüyor ki insan hayatını hiçe sayabilecek gelişmelerde oldu Irak’ta… Evet onun karşılığında bugün bu olaylar oluyor diye bir cümle kurmuş. Maksadını aşmış olabilir ama genelde bugün olanları tasvip eden bir açıklama değil. İnanıyorum ki oda yurttaşların kurtarılması için elinden geleni yapıyor” diye konuştu.
“MISIR VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİ TAVIRLAR BELİRLEYECEK”
Türkiye’nin ileriye dönük Mısır politikasında bir değişiklik olup olmayacağı yönündeki bir soruya da Arınç, “Sisi'nin yemin törenine kordiplomatik davet edilmişti. Biliyorsunuz Mısır ve Türkiye şu anda diplomatik temsilci açısından asgari düzeydedir. Bir maslahatgüzarımız var o da davete icabet etti ve yemin törenini diğerleriyle birlikte izledi. Sayın Cumhurbaşkanımız bir mesaj göndermiştir. Ama içeriğine baktığımız da maksadını ifade eden bir kutlama mesajıdır. Bundan sonraki ilişkilerimizin nasıl devam edeceğini Mısır ve Türkiye’nin tavırları belirleyecektir” dedi.
“BEN ARTIK DEVREDE DEĞİLİM SORDUNUZ CEVABINI VERDİM”
4 eski bakan ile ilgili Meclis’te kurulan komisyona AK Parti’nin isim bildirmediği yönündeki bir soruya da Arınç, şunları söyledi:
“Söylediğim sözleri dün gibi hatırlıyorum. Hatırlatmanıza gerek yok. Böyle bir durumda ne yapılması gerektiğini muhalefet partileri çok iyi bilirler. Sizler de gazeteciler olarak sürekli bunları yazarsınız, kamuoyunun duyarlılığını her gün göz önüne getirirsiniz benim kendi grubumla ilgili olarak bundan fazla söyleyebileceğim ne olabilir? Madem ki bildirilmemiştir onlara soracaksınız 'neden bildirmiyorsunuz' diye. Onların söylediği sözler sizi tatmin etmiyorsa eleştireceksiniz veya hala bildirmediler diyeceksiniz. Ben artık devrede değilim sordunuz cevabını verdim. Artık önümüzde tatile gidiyor bu tatile kadar bildirilecek mi bildirilmeyecek mi, gerçekten bu dört bakanla ilgili soruşturma önergesinde acaba görüşünü belirtmemiş tarafsız kalabilmiş veya ihsası reyde bulunmamış milletvekili sıkıntısı mı çekiliyor? Bunları sizin gibi araştırmacı gazetecilerin o güzel sorularınızın cevabını bulmanız lazım. Bulacağınızdan da eminim.“
“HALKIMIZ ŞUNDAN MÜSTERİH OLSUN, İNŞALLAH EN KISA ZAMANDA BU YURTTAŞLARIMIZIN ÜLKELERİNE DÖNDÜĞÜNÜ VE KUCAKLAŞTIKLARINI HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ”
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, halkın şuanda müsterih olması gerektiğini ve en kısa zamanda Musul’da kaçırılan yurttaşların yurda döndüğünü herkesin göreceğini belirterek, “Türkiye isterse elindeki tüm imkanlarla yurttaşlarımızı güvenli ülkemize sevk edebilecek noktadadır ama şu anda toptan bir tahliyeyi de düşünmüyoruz” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı sona erdi. Bakanlar Kurulu toplantısının sona ermesinin ardından basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Hükümetin Parlamentoyla İlişkilerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın, Meclis'in tatile girmeden, görüşülecek olan kanun tasarı ve teklifleri konusunda, AB süreciyle ilgili de Avrupa Birliği Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Bakanlar Kurulu'na bilgi sunduğunu söyledi.
AB Komisyonu Başkanı Stefan Fülle'nin Türkiye'de olduğunu hatırlatan Arınç, bu akşam Fülle'nin, Çavuşoğlu ile yarın da başka görevlilerle temasları olacağını, bazı fasılların açılması noktasındaki gelişmelerin Fülle ile gözden geçirileceğini ifade etti. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'inin ise 644. sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde kamu kurumlarına ait yapım işleri hakkında Bakanlar Kurulu üyelerine özet bilgiler sunduğunu dile getiren Arınç, süresi bitecek bazı düzenlemeler için neler yapılması gerektiği konusunda teknik bilgileri hakkında bilgiler verdiğini kaydetti.
“ŞOFÖRLER BAŞKA BİR YERDE BAŞKA ÖRGÜT TARAFINDAN ENTERNE EDİLMİŞ DURUMDADIR”
Irak’taki gelişmelerin de Bakanlar Kurulu’nun gündeminde bulunduğunu ifade eden Arınç, “Bildiğiniz gibi 31 tır şoförümüz ve 49 konsolosluk görevlimiz belli bir süredir konsolosluktan ayrılmışlardır. Biz, onların Türkiye'ye bir an önce salimen dönmelerini arzu ediyoruz. Şoförler de başka bir yerde yine bir başka örgüt tarafından enterne edilmiş durumdadırlar, onlarla ilgili olarak da çalışmalar devam etmekte, onların da bir an önce Türkiye'ye kazandırılması için gayret sarfedilmektedir" ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE SALİMEN YURTTAŞLARINI ELBETTE KURTARACAKTIR”
Irak toprakları içerisinde yaşanan bu gelişmelerde Türkiye’nin salimen yurttaşlarını elbette kurtaracağını belirten Arınç, “Ama bu durumun hükümetler arası ilişkilerimizi zedelememesi ve oradaki ekonomik çıkarlarımızın da ayrıca gözardı edilmemesi gerekmemektedir. Yaşanan gelişmeler sadece Irak'ı ilgilendirmiyor. Irak'ı aşacak bölgesel gelişmelerin ne olabileceği konusu üzerinde bazı bakanlar ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Bakanlar Kurulu'na özet sayılabilecek bilgiler sundu” dedi.
“ÇOK KAPSAMLI, ÇOK CİDDİ BİR ÇALIŞMA İÇİNDEYİZ”
Arınç, "Bütün görüşmelerimizin ekseni, 49 konsolosluk görevlisinin, içlerinde küçük yavrularımız da var, kadınlar var, erkekler var, güvenlik görevlileri var, en kısa zaman içerisinde Türkiye'ye dönüşlerinin sağlanmasıdır. Yine ekmek parası peşinde koşarken bir şekilde hürriyetleri ellerinden alınan 31 şoför yurttaşımızın da bir an evvel eşlerine, ailelerine, yurtlarına dönüşün temin edilmesidir. Bu konuda şu an itibariyle hayırlı, müjdeli, başarılı bir haberi verecek noktada değilim, her an bunu bekliyoruz, bu gelişmeler konusunda Türkiye hükümeti, hükümetimiz başta başbakanımız olmak üzere bütün görevli arkadaşlarımız çok kapsamlı, çok ciddi bir çalışma içerisindendir” diye konuştu.
“HALKIMIZ MÜSTERİH OLSUN”
“Halkımız şundan müsterih olsun, inşallah en kısa zamanda bu yurttaşlarımızın ülkelerine döndüğünü ve kucaklaştıklarını hep birlikte göreceğiz” diye konuşan Arınç, “Ancak biraz medyadan, basından sorumlu bakan arkadaşınız olarak bu olayla bağlantılı olarak bir hassasiyeti dile getirmek istiyorum. Bu herhangi bir şekilde basınımıza sansür getirmek veya bu amaçlı bir kısıtlama getirmek düşüncesi değil. Hem bu yurttaşlarımızın hayatları ve özel durumlarıyla ilgili hem de milli bir hassasiyetten ileri gelmelidir. Bildiğiniz gibi IŞİD isimli şimdi artık çok daha yakından tanıdığınız ve yaptıklarını fotoğraflarla, sözleriyle, hareketleriyle, kılık ve kıyafetleriyle çok daha yakından görme imkanı bulduğunuz örgütle ilgili çok tahrik edici spekulatif haberler yarışına girmemiz gerekiyor. Yurttaşlarımız bunların elindeyse biz de yurttaşları onların elinden salimen alma kaygısı içindeysek tekrar ifade etmeyeceğim, ama bu örgütün nasıl bir örgüt olduğunu artık hepimiz biliyoruz onunla ilgili, onları tahrik edecek bir takım açıklamalardan sakınmamız gerektiğini şahsi bir hassasiyet olarak ileri sürmek istiyorum. Bir ikincisi de bu yurttaşlarımızın yani şoförlerin nerede bulunduğu bellidir ancak 49 konsolosluk görevlisini biz de biliyoruz nerede olduklarını ama bunların yerleri konusunda da basında, yazılı basında, görsel basında spekülatif haberler çıkmasının olumsuz etki yapabileceğini düşünüyorum. Orada mıdır, burada mıdırlar, onun çevresinde şunlar var, bunun çevresinde bunlar var, lütfen bunu hassaiyet olarak kabul edin işimiz zorlaşabilir. Biz işimizin kolaylaşmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.
“KAÇIRILAN TÜRKLERLE İRTİBATIMIZ VAR”
Musul’da kaçırılan şoförlerle ve konsolosluk görevlileriyle irtibat halinde olduklarının altını çizen Başbakan Yardımcısı Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bizim hem şoförlerle hem de konsolosluk görevlileriyle şu veya bu şekilde irtibatımız var. Her an kendilerinin durumu hakkında alacak bilgimiz var. Bu bilgeler doğru bilgilerdir ama onların bir önce ülkemize salimen dönmesi için bazı konularda hassasiyete ihtiyacımız mutlaka bulunmaktadır.”
“TOPTAN BİR TAHLİYEYİ KESİNLİKLE DÜŞÜNMÜYORUZ”
Irak'ta 100 bin civarında yurttaşın bulunduğunu sözlerine ekleyen Arınç, “Bunların bir kısmı Kürt bölgesindedir bir kısmı a Irak'ın içine dağılmış durumdadırlar. Bunların tahliyeleri konusunda toptan bir tahliyeyi kesinlikle düşünmüyoruz ama dönmeyi arzu edenler için de güvenli yollar, güvenli havaallarına ulaşmak için takip edecekleri mecraları Dışişleri Bakanlığımız sürekli olarak yeniliyor. Olayların başlangıcında dönüş için çok büyük bir izdiham oluşturdu. Herkes havaalanına koşma gayreti içine girdi. Buna gerek olmadığını düşündük, ikinci veya üçüncü açıklamalarla da zannediyorum sükunet buldu. Biz yolcu kapasitesi daha yüksek olan uçaklarımızı gönderiyoruz. Doluluk oranı arttı ama o yurttaşlarımızın hayati bir tehlike içerisinde şu anda bulunmadıklarını bildiğimiz için bir paniğe gerek olmadığı düşüncesi içerisindeyiz. Libya'da bir örnek yaşamıştık, geçmişte. Biliyorsunuz orası karıştığı zaman 25 bin yurttaşımızı 10 gün içinde tahliye etmiştik. Libya veya Irak örnekleri birbirinden farklı olabilir, dağınıklık bakımından, nerede bulundukları bakımından ama Türkiye isterse elindeki tüm imkanlarla yurttaşlarımızı güvenli ülkemize sevk edebilecek noktadadır ama şu anda toptan bir tahliyeyi de düşünmüyoruz. Suriye'den de zaman zaman tahliyeler olmuştu, bildiğiniz kadarıyla” şeklinde konuştu.
TÜRKER BEKTAŞ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.