Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, CHP'nin seçim vaatlerine yönelik, "Avcı yem
TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı (İHA) Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın "Neler Oluyor?" programına konuk olan Ekonomi Bakanı Zeybekci, Merkez Bankası'nın faiz kararından partilerin ekonomiye yönelik vaatlerine, ihracatı, ithalatı ve kurdaki artışla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Merkez Bankası'nın faizle ilgili "değişikliğe gitmeme" kararının ardından, doların Türk Lirası karşısında hareketlenmesini değerlendiren Bakan Zeybekci, "Öncelikle doları konuşmamız gerekiyor mu gerekmiyor mu ona karar vermemiz lazım" dedi.
2013 yılından bu yana dolar ve eurodaki dalgalanmaları hatırlatan Zeybekci, "Piyasa bunu kendi içinde dengeleyecektir. Bu tamamen dünyadaki bir dalgalanmadır. Hareketlenme değil yukarıya doğru süren kontrollü bir dalgalanmadır. Onun için Türkiye'nin bundan endişe ve müdahale etmesi akıl mantık ve ekonomi kuralları dairesinde değil. Merkez Bankası'nın buna müdahale etmesine gerek yok. Çünkü bizden kaynaklanan bir durum değil" şeklinde konuştu.
"MÜDAHALE ETMEYE GEREK YOK"
Dolar endeksini euro, İngiliz sterlini, Japon yeni, İsveç kronu, İsviçre frangı, Kanada doları olmak üzere altı para biriminin oluşturduğunu anlatan Zeybekci, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu altı para birimi ortalama olarak dolar karşısında 2014 Haziran'ından bugüne kadar yüzde 26 değer kaybetti. Türk Lirası yüzde 22-23'ler aralığında değer kaybediyor. Bu sağlıklı bir dalgalanma. Türk Lirası olarak biz kalkıp da 'doların TL karşısında değerlenmesine müsaade etmeyeceğiz' diye iddialı bir şeyle çıktığınız zaman bu ekonomik büyüklük olarak veya dünya ekonomisinin yüzde 1'ini temsil eden Türk ekonomisinin tek başına doların değerlenmesine karşı durması ne kadar matematik olarak karşılık bulur. Bu benim mantık dairemde değil. Onun için müdahale etmeye gerek yok. Bu dalgalanma isteseniz de istemeseniz de kendiliğinden bir yere gidecek."
ABD'nin yüksek bir kapasite, üretim, istihdam artırımına gittiğine dikkat çeken Zeybekci, "Ürettiği bütün malları kendisi tüketemeyeceğine göre ABD ekonomisi bu ürünleri dünya piyasalarına satmak isteyecek. Amaç da bu zaten. Şimdi ABD ekonomisi aşırı değerli doların etkilerini araştırmaya başladı. Bu kendi içinde sonra bir dengeye oturacak ve Türk Lirası da bu değer içinde kendi olması gereken yeri bulacaktır" dedi.
"TÜRKİYE'NİN CARİ AÇIK PROBLEMİ ARTIK YOK"
Petrol fiyatları düşmesiyle bütün emtia fiyatlarının bununla beraber aşağı indiğini belirten Zeybekci, şunları söyledi:
"Yani demir ve çelikte yüzde 50'ye yakın. Krom, bakır ve diğer bütün emtialarda yüzde 45 aşağıya gidiyor. Sizin ihracatınızın içinde bütün bu hammaddeleri kullandığınız için ihracat fiyatlarınız da aşağıya gidiyor. Ortalama olarak bunun da Türk ihracatının üzerinde 10 milyar dolar daha eksiltici etkisi olacak. Bizim ihracatımız 171.6, 241 milyar dolar da ithalatımız var. Aynı sebepten dolayı parite yani 1.14 olursa 2015 yılı ortalaması ve petrol fiyatları 60 dolar ortalamayla olursa 2015 yılında 38 ile 42 milyar dolar ithalatımız da aşağıya gidecek. Bu demektir ki sizin değerlerinizde pozitif yönde iyileşme olacak. Ondan dolayıdır ki bizim bu sene bunun da etkisiyle cari açık gibi bir problemimiz ortadan kalkıyor. Türkiye'nin cari açık problemi yok artık."
"İHRACAT MAYIS AYI GİBİ TOPARLANMAYA BAŞLAYACAK"
Türkiye'nin çevresinde yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen ihracatını 2014 yılında pariteler sabit kalmak şartıyla yüzde 5 oranında artırdığını vurgulayan Zeybekci, "Yine bu sene Türkiye kurum baz etkisi de kaybolduğu için ihracatımızda belirgin bir toparlanmayı Mayıs ayı itibarıyla göreceğiz" dedi.
Bakan Zeybekci, ihracatı etkilerden arındırarak eşit seviyelere getirerek ithalatı ise aşağı doğru çekeceklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de ihracatın ithalatı karşılama oranı şu an yüzde 72, bunu 80'e çekmeyi hedefliyoruz. Bu süper ideal bir rakam. Bu değişkenlerin tamamı şu anda Türkiye ekonomi yönetimi tarafından tek tek kontrol edilerek bu yol alınıyor. Burada ihracatın düşmesi asla olumsuzluk anlamında algılanacak bir şey değil. Çünkü sebepler bunlar. Miktar olarak baktığınız zaman Türkiye'nin ihracatı şu an itibarıyla yüzde 7.5 düşüyor. Dolar bazında yüzde 7.5 düşerken miktar bazında yüzde 4.5-5 oranında Türk ihracatı artıyor. Şu an yüzde 7.5 aşağıda ya 2014 yılının ilk üç ayındaki parite olsaydı Türkiye'nin ihracatı yüzde 1.5 seviyesinde artmıştı. Sırf sadece pariteden kaynaklanan bir şey. Bunun içinde emtia fiyatlarında aşağıya gidişin etkisinin nötrlemişiz, bu çok büyük bir başarı. Geriye kalan ithalatı istenilen şekilde aşağıya çekmek. Bunda kaygı duyulacak, endişe edilecek hiçbir şey yok."
"4.6 FİNANSMAN İHTİYACI OLAN CARİ AÇIK KABUL EDİLEBİLİR"
2014 yılında cari açığın milli gelire oranının yüzde 5.7 olduğunu hatırlatan Zeybekci, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yüzde 5.7 dediğiniz cari açığın aslında yabancı finansman ihtiyacı duyan cari açık diye ayrı bir rakam vardır. O da yüzde 4.6. Kimse bunu konuşmuyor. 2014 yılında finansman ihtiyacı duyan cari açık yüzde 4.6. Bu kabul edilebilir bir cari açık. Peki 2015 yılında ne olacak. Cari açığımız yüzde 4 seviyesine geldiğinde yabancı finansman ihtiyacı duyan cari açığımız yüzde 3.2'lerde. Artık, Türkiye'de cari açık problemi yoktur. Türk ekonomisi kendiliğinden artık başka bir noktaya gelmiş demektir. Türkiye, 2014 yılında ihracatını artırırken sadece reel ihracat artışıyla 11.8 milyar dolarlık cari açığa katkı verdi. İthalatın daralmasından da yatırım malları, ara mal ve hammadde ithalatında daralma sağlamadan gereksiz ithalatı daraltarak da yaklaşık 8 milyar dolar da oradan katkı verdi. Yani ekonomiyi daraltarak, küçülterek değil ekonomiyi büyüterek Türkiye 2014 yılında cari açığını daralttı, bu sene de aynısı olacak."
CHP'NİN SEÇİM BEYANNAMESİ
CHP'nin seçim vaatlerini değerlendiren Bakan Zeybekci, "Hazreti Mevlana'nın çok güzel bir sözü var. 'Avcı yem saçarsa bunu acımasından veya cömertliğinden değil kuş avlamak için' saçarmış. Ben şu anda yapılan açıklamayı Türkiye'ye saygısızlık olarak görüyorum" dedi.
CHP'nin Türkiye'nin siyaseten en eski partisi olduğunu vurgulayan Zeybekci, şunları kaydetti:
"Kendilerine sorduğunuz zaman bu milletin kurucu partisidir. Seçim beyannamesinde Türkiye'nin sanayileşmesi, ihracatı, eğitim yapısı, Türkiye'deki endüstri, metalurji, petro-kimya sanayisiyle ilgili, taş üstüne taş koymakla ilgili, gelecek nesillerin Türkiye'sinin daha müreffeh bir noktaya götürmekle, Gazi Mustafa Kemal'in muasır medeniyetiyle ilgili, cumhuriyetin 100. yılıyla ilgili söylenmiş bir tek cümle yoktur. Maalesef çok popülist bir şekilde hesaplanmadan, kendileri bile inanmadan, kendilerinin elinde bile rakam olmadan. Kılıçdaroğlu televizyon programında herkesin önünde söyledi. Kaynağı nerede bunun nasıl yapacaksınız sorusuna, 'valla rakamları getirmedim, yanımda değil' gibi yani siyasete olan saygımdan bazı cümleleri seçerek kullanıyorum.
En hafif tabiriyle bu millete saygısızlıktır. Her yıl 150 milyar TL ek bütçe. Bu kadarlık bir bütçeyi artıracak tabiatta bir şeyi yoktan var etmek sadece Allah'a mahsustur. Bunu böyle verdiğin zaman üretmek zorundasın. 150 milyar TL'yi bütçeye ilave ettiğiniz zaman üretmek zorundasınız. Üretemediniz, milletin üzerine vergi salamadınız, ÖTV'yi, KDV'yi artıramadınız, milletten toparlayamadınız yapmanız gereken ikinci hareket şu. Onun için bu siyasete olan hakareti, gelecek nesillere olan saygısızlığı, bütün bu vaatleri gidin esnaf odalarına sorun, marangoz odalarına, mobilyacılara, sanayi odalarına sorun...Vatandaş diyorsa ki bu 'evet bu doğrudur ve yapılabilir, inandırıcıdır.' O zaman ben de diyeceğim ki 'evet doğrudur, yapılabilir ve inandırıcıdır.' Bu sandık ne muhteşem bir ayardır. O ne muhteşem bir terazidir. Milletin o maşeri vicdanı öyle bir bunun hesabını sorar ki. Ama ben üzülüyorum. Seçim beyannameleri milletin üzerine çıkıp da ahitname, millete verdiğiniz sözler yazılıp böyle bir geleneğe sabotajdır. Bunları vatandaş duyduğunda partilerin toplam anlamında tüm beyannamelerini, parti programlarının tamamının inandırıcılığının altını da dinamitlemektir. Onun için gelecek nesillere ihanettir böyle şeyler. Yapılabilecek şeyler değildir asla kabul görmez.
Biz bunları 1990'larda Demirel de gördük. 'Onlar ne veriyorsa beş fazlası benden' diye Denizli'de tütün parasıyla ilgili söyledi. O zaman TEKEL alırdı tütünü dedi ki 'anavatan ve hükümetin açıkladığı TEKEL baş fiyatı, ne veriyorlarsa beş lira da benden fazlası.' Yaklaşık olarak da yüzde 50 demekti, 10 lira civarındaydı. Ondan sonra bu memlekette belimizdeki en büyük kambur sosyal güvenlik kamburlarıdır. Bu ülkede 33-35 yaşında kadınlar, 36-37 yaşında da erkekler emekli oldu."
ASGARİ ÜCRETLE İLGİLİ VAATLER
Asgari ücrete yönelik hem CHP hem de HDP'nin vaatlerine yönelik açıklama yapan Zeybekci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyadaki bütün ülkelere baktığınız zaman şu an Türkiye'deki 2002'den bugüne kadar reel anlamda asgari ücretin geldiği yer belli. Reel anlamda en az iki kat artmış. Şunu da altını çizerek söylüyorum. Kişi başına düşen milli gelirine oranla en yüksek asgari ücret bugün Türkiye'dedir. Avrupa Birliği'nin tamamından en yüksek rakam Türkiye'dedir. Gönül ister ki çok daha fazla olsun ama ne olması lazım, milli gelirin 15-20 bin dolara çıkması lazım."
2002 yılında Türkiye'nin yüzde 30'unun günlük 4.35 dolarlık gelirin altında yaşadığını hatırlatan Zeybekci, sözlerine şöyle devam etti:
"Yüzde 30 ne demek Allah aşkına, 23 milyon insan demek. Bugün hemen hemen sıfır. Bakın bu ülkenin insanları ne hale geldi. 2002 yılında benim ülkemdeki vatandaşlarımın kişi başına düşen geliri AB ortalamasının yüzde 30'uydu şu an AB ortalaması yüzde 56'ya çıktı. Hedef yüzde 60, yüzde 70, yüzde 110. İnşallah bu ülke bunları görecek ama bunlarla görmeyecek tabii ki."
"CHP'NİN VAATLERİNİ ALIN KAMERAYI VATANDAŞA SORUN"
"CHP'nin vaatlerini alın kamerayı vatandaşa sorun" diyen Zeybekci, "Türkiye'nin bütçesi yaklaşık 400 milyarken 180 milyar TL böyle bir dağıtım yapacağını söylüyor ve bunu bütçenin üzerine ekleyeceğini söylüyor. Daha fazla konuşarak değer vermiş olacağım bu saçma sapan mantığa. Oturmuşlar kendi kafalarına göre 'şunları şunları vereceğiz' diye, denge kısmı yok" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun kaynakları artırmak noktasında yaptığı açıklamaları hatırlatan Zeybekci, şunları söyledi: "Bakın 2008 yılında bu ülkede 21 milyon istihdam edilen insan sayısı şimdi 26 milyonu aştı. Biz şu an yüzde 3 büyümeyi kabul edemiyoruz. Yüzde 3 büyüdüğünüz zaman yerinizde durmuş oluyorsunuz. İstihdamda geri gideriz çünkü 4 yıl önce benim ülkemdeki işgücüne katılım oranı yüzde 44 şu anda yüzde 51. Bu şu demek, toplam nüfustaki insanlar işgücüne katılımla 'ben çalışmak istiyorum' diyor. Onun için benim ortalama olarak en az yüzde 5 büyümem lazım. Siz bunlarla bunu yapamazsınız. Bu ekonomiyi küçültürsünüz ve iki yılda batırırsınız. Önce birinci yılda IMF'ye gidersiniz ikinci yılda da bütün programları iptal edersiniz çünkü mükellefiyetlerinizi yerine getiremezsiniz. Şu an IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cotarelli bekliyor"
ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMENLERİN SORUNU
CHP'nin atama bekleyen öğretmenlerin sorununu kadroyla çözeceğine yönelik vaadini de değerlendiren Bakan Zeybekci, "400 bin iktisadi idari bilimler fakültesi mezunu var. Seneye ne yapacak. Bunların hepsi ekonomiyi yok etmedir, ekonomiyi hakikaten mahvetmekdir. Parti olarak biz bu konularda hiç popülist davranmadık" dedi.
Türkiye'de her yıl öğretmene ihtiyaç olduğunu vurgulayan Bakan Zeybekci, şunları kaydetti:
"Biz şöyle bakıyoruz, bu ülkede atanamayan öğretmen problemi yoktur, bu ülkede öğretmen ihtiyacı olan eğitim sistemimizin problemleri vardır. Benim en ücra köydeki çocuğumun anayasada eğitimde fırsat eşitliği hakkı olan öğretmen ihtiyacı vardır. Biz bugüne kadar bunu yapmaya çalıştık, yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye'de 400 bin iktisadi idari bilimler fakültesi mezununa kadro. Hiç kimse AK Parti hükümetlerinden böyle bir çılgınlık beklemesin. Türkiye'de hükümetin, kurumların iktisat, ekonomi mezunlarıyla ihtiyaçları bellidir. Onun dışında ekonomimizin tamamında bu ülkenin ekonomisi özel sektörün ayakları altında kalkınacak. Bu ülke özel sektörün büyümesiyle, istihdam artırmasıyla, güçlenmesiyle bunları yapacak. Bu insanların önündeki bütün verim alanlarının tamamını yok etmektir."
BAKAN ZEYBEKCİ'DEN KILIÇDAROĞLU'NA T HESABI ÖNERİSİ
Bakan Zeybekci, "CHP Genel Başkanı basit bir muhasebe mantığıyla bir t hesabıyla pasifine yazdığı bu 180 milyarı sol tarafına, aktifine kaynaklarını yazsın, altında tuttursun o hesabı, 'evet' diyorum, kabul ediyorum. CHP'ye oy vermem de haklı diye milletin içine çıkar söylerim. CHP'ye oy vermem. Bu milletin geçmişi ve tarihine bir nebze saygımız varsa CHP'ye oy vermem. Bunu cesur şekilde açıklasınlar" dedi.
HDP'NİN SEÇİM BEYANNAMESİ
Bakan Zeybekci, HDP'nin seçim beyannamesini ise "Marks bile görseydi 'bu benden değil' derdi. Komünist mantığın da bir ekonomik dengesi var" diyerek yorumladı. Muhalefetin ümidi kalmadığını söyleyen Zeybekci, bunun için inanılmaz şeyler yapma yoluna başvurduğunu belirtti.
EKONOMİ BAKANLIĞIYLA BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI'NIN BİRLEŞTİRİLECEĞİ İDDİASI
Bakan Zeybekci, Ekonomi Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın birleştirileceği yönündeki haberlere de açıklık getirdi.
Bakanlıkların yapılanmalarının veya görev alanlarının tekrar dizayn edilmesinin ihtiyaç olduğunu belirten Zeybekci, "Dünya çok hızlı değişiyor. Önceden Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı vardı. Beraberdi bu. Maliye ve Gümrük Bakanlığı vardı. Böyle şeyleri tekrar gözden geçirme ihtiyacı olabilir ama şu an böyle bir şey yok. Ha olmalı mı, bu tekrar çalışılabilmeli mi? Siyasi popülizmin tarafında hiç olmadık AK Parti olarak. Milletin menfaatine ne varsa biz bunu yaparak geldik. AK Parti olarak ilk hükümete geldiğimiz zaman 30 üzerinde bakanlık vardı, şu anda 24. Bununla ilgili gereği neyse gerektiğinde AK Parti bunu yapmaktan çekinmez" ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.