Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Demircan, tiroit bezlerinin boğazda bulunan “kelebek” şeklinde bir yapı olduğunu ifade ederek, “Tiroit bezleri, metabolizmayı ve organ fonksiyonlarını düzenleyen hormonları salgılaması nedeniyle son derece önemli. Bu problemlerin çözümünde kullanılan seçenekler içerisinde ise cerrahi tedavi önemli bir yer tutuyor. Cerrahi yöntemlerle bu hastalıkların tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar elde edilebiliyor” dedi.
Prof. Dr. Orhan Demircan, tiroit bezlerinin hayati önem taşıyan hormonları salgıladığını belirterek, “Fonksiyonlarında veya yapısında olan değişiklikler hastalıklara yol açıyor. Bazen fazla hormon üretebiliyor (Hipertiroidi-zehirli guatr), bazen de nodül, iyi huylu tümör ya da kanser gibi yapısal problemler ortaya çıkabiliyor. Bu durumlarda tiroit bezine yönelik cerrahi tedavi gerekebiliyor. Önemli olan nokta ise uygun hastada, doğru cerrahi girişimin yapılması. Ameliyatla da, hastalığın nedenine bağlı olarak, tiroit bezinin bir kısmı ya da tamamı çıkarılıyor. Tiroit cerrahisinin deneyimli uzmanların yapması halinde, başarı oranı yüksek, ses kısıklığı, kalsiyum düşmesi (kasılma) ya da kanama gibi komplikasyonların görülme oranı da oldukça düşük” diye konuştu.
Prof. Dr. Demircan, özellikle son yıllarda gelişen teknolojinin de katkısıyla, başarılı bir ameliyat sonrasında hastanın günlük hayatına çok daha kısa sürede dönebileceğini kaydederek, şunları söyledi:
“Tiroit bezinin tümünün alınması (total tiroidektomi) gerektiği durumlarda ise hastaların tiroit hormonu kullanması gerekiyor. Tiroit bezlerinde ortaya çıkabilen hormonal ve yapısal bozuklukların iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Tiroit nodüllerinin dünyada görülme sıklığı yaklaşık yüzde 4-7 olarak bilinirken, Türkiye’de ultrasonografi yapılan kişilerin yarısında tiroit nodülü görülebiliyor. Buradaki önemli nokta hangi tiroit nodülünün ameliyat gerektirdiğinin saptanması oluyor. Nodülün yapısı hakkında en önemli bilgiyi yapılan muayene ve ultrasonografi sağlıyor. Kararı etkileyen en önemli tanısal işlem ise nodülden yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisidir. Biyopsi sonucunda kanser şüphesi bulunan nodüllerin ameliyat edilmesi gerekiyor. İyi huylu olarak tanımlanan nodüller ameliyat edilmeden takip edilebiliyor. Tiroit kanseri cerrahi tedaviyle en iyi sonuç alınan kanserlerin başında yer alıyor.”
Prof. Dr. Demircan, tiroit bezinin fazla salgı yaptığı durumları ise şöyle sıraladı:
"Graves Hastalığı (Tiroit bezinin aşırı hormon salgılaması-Zehirli Guatr): Tiroit bezi aşırı hormon salgılayan kişilerin büyük bir bölümünde Graves hastalığı ortaya çıkabiliyor. Otoimmün (vücudun kendine karşı oluşturduğu) olduğu düşünülen bu hastalıkta aşırı miktarda tiroit hormonu salgılanıyor. Buna bağlı olarak da metabolizma çok hızlanıyor, nabız yükseliyor ve hasta kilo alamaz hale geliyor. Graves hastalığının en karakteristik belirtilerinden biri de 'ekzoftalmus' denilen gözlerin öne doğru büyümesi. Graves hastalığı, öncelikle tiroit hormonu karşıtı ilaç ve radyoaktif iyot ile tedavi ediliyor. Prof. Dr. Orhan Demircan, ilaç tedavisi ile kontrol edilemeyen 40 yaşından genç hastalar, tiroitnodülü bulunan hastalar ve ekzoftalmusu bulunan gravesli hastalarda en etkili ve başarılı tedavi yönteminin ameliyat olduğunun altını çiziyor. Cerrahi tedaviyle tiroit bezinin tümü çıkarılabiliyor.
Toksik Adenom (Aşırı salgıya neden olan tek nodül): Tiroit bezinde ortaya çıkan tek nodülün aşırı salgı yaparak, metabolizma hızının artmasına ve organ fonksiyonlarının bozulmasına neden olması durumu olarak tanımlanıyor. Diğer yöntemlerle de tedavi edilen bu hastalıkta, en etkili yönteminin cerrahi tedavi olduğunu belirten Prof. Dr. Orhan Demircan, “Nodülün bulunduğu tiroit lobunun çıkarıldığı ameliyatta başarı oranı çok yüksektir” diyor.
Toksik Mulltinodüler Guatr (Aşırı salgıya neden olan çok sayıda nodül): Tiroit bezinde bulunan nodüllerin, yıllar içerisinde bir ya da birkaçının değişim gösterip, kendi başına hormon salgılamaya başlayarak, metabolizma hızının artmasına ve organ fonksiyonlarının bozulmasına neden oluyor. Yine bu hastalıkta da cerrahi tedavinin en etkin sonuç alınan tedavi yöntemi olduğunu anlatan Prof. Dr. Demircan, yapılan ameliyat aşırı salgıyı ortadan kaldırdığı gibi, nodüllerin arasından tesadüfi olarak ortaya çıkabilecek tiroit kanserinin de tedavi edildiğini belirtiyor."
Tiroit bezinin büyümesine bağlı bazı sorunlarına yol açan durumlar
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Demircan, tiroit bezinin hormon salgılama veya sentezindeki problemler sonucu büyüyerek ya da büyük nodüller nedeniyle çevresindeki organlara baskı yapabildiğini belirterek, “Nefes borusu, yemek borusu ve konuşmamızı sağlayan sinire baskı yaparak, nefes almakta zorlanma, yutma problemleri, ses kısıklığı ortaya çıkabiliyor. Göğüs boşluğu içerisine büyüyerek, nefes borusuna büyük damarlara yaptığı baskı sonucu çok ağır nefes alma zorlukları ve boyun ve yüzde şişmeye neden olabiliyor. Bu durumda ameliyatla büyüyen tiroit bezi çıkartılarak bu şikayetler başarılı bir şekilde ortadan kaldırılıyor” dedi.
Kozmetik nedenler
Prof. Dr. Orhan Demircan, ‘nodüler guatr’ sorununun ortaya çıkmasındaki en önemli etkenin iyot eksikliği olarak gösterildiğini ifade ederek, “Bunun dışında bazı çevresel faktörler ve genetik yatkınlık da nodüler guatra neden olabiliyor. Bu durumda ortaya çıkan görüntü, hastaları ve özellikle de kadınları rahatsız edebiliyor. Ortaya çıkan görüntü de ameliyat nedeni olabilir. Ameliyat sonrası rahatsızlık veren görüntü ortadan kalmış oluyor. Ameliyat için yapılan kesi izi birkaç ay sonra rahatsızlık vermeyen bir hale geliyor” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.