Erdoğan, ana muhalefet partisini eleştirerek, tartışmaların hep kendi ismi üzerinden götürülmesine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esasen normal şartlarda iktidarı elinde bulunduranlar mevcudu muhafaza etmeye, muhalefet de değiştirmeye çalışır. Bizde çok uzun süredir işler tersine dönmüş durumdadır. İktidarda olanlar değişim için, reform yapmak için mücadele ederken, muhalefet konumunda bulunanların bir kısmı statükoya gardiyanlık yapıyor” dedi.
Döviz artışına da dikkat çeken Erdoğan, 15 Temmuz sonrasında yaşanan döviz artışına karşı gösterilen tavrın bugün de gösterilmesini istedi. Erdoğan iş adamlarını da uyararak, “Eğer bugün bu riski almazsanız yarın riske atacak hiçbir şeyiniz kalmayabilir” diye konuştu.
“DEAŞ bize İslam’ı anlatmasın, bu millet İslam ile yoğrularak ayağa kalkmıştır”
Gezi olaylarında ve çukur eylemlerinde milletin birliğine, beraberliğine ve kardeşliğine saldırıldığını belirten ve tek vatan, tek bayrak, tek millet ve tek devlet vurgusu yapan Erdoğan, “Türkiye’de bu oyunu oynayanlar dün Amerika’da, Sayın Trump’un basın toplantısında, orada yine bir yanlışlık yapıldı ve Sayın Trump’da o grubun muhabiri ya da köşe yazarı her neyse, onu benzetti. Demek ki böyle değil. Kusura bakmasınlar. Bölücü terör örgütü milli birliğimiz ile birlikte bayrağımızı, vatanımızı ve devletimizi de hedef aldı. FETÖ’nun 17-25 Aralık darbe girişimindeki öncelikli hedefi devletimizi elegeçirmekti. 15 Temmuz’da ise çıtayı yükseltip tıpkı PKK gibi bu dört sütunun hepsine birden saldırdılar. DEAŞ derseniz, istismar ettiği kavramlar kimseyi aldatmasın. En başından beri bu toprakların, bu milletin, İslam’ın ruhuna, özüne, varlığına düşmanlık üzerine kurulu bir örgüttür. DEAŞ bize İslam’ı anlatmasın, bu millet İslam ile yoğrularak ayağa kalkmıştır. DEAŞ’tan İslam’ı öğrenmek gibi bir derdimiz yok. Bizim inancımızda, bizim dinimizde DEAŞ gibi bir örgütün yeri de yoktur. Bu örgütü projelendirenler, Irak ve Suriye’deki dini, etnik, kültürel fay hatlarında zaten yaşanmakta olan kırılmaları çok iyi değerlendirerek bölgeyi ateşe vermeyi başardılar. Dikkat ederseniz, bu terör örgütlerinin kullandıkları araçlar yerli de olsa kendileri doğal değildir. Hepsi de sentetiktir, fabrikasyondur, kurgudur. Türkiye bölgedeki diğer ülkelerden farklı olarak güçlü bir siyasi, kurumsal alt yapıya sahip olduğu için bu zehirlere karşı dayanaklıdır. Eğer bugün Türkiye’de terör örgütleri taban bulamıyor, yapılan kanlı eylemlerle arzu edilen fitne çıkartılamıyorsa bunun sebebi hep birlikte tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ilkelerine sımsıkı sarılmış olmamızdır. Terör örgütlerinin arkasındaki güçler bu durumu gördükleri için senaryolarına daha bir ince ayar verme gereği duydular. Artık eylemler sadece kan dökmeye ve toplumu yıldırmaya yetmiyor. Tıpkı İstanbul Ortaköy, yılbaşı gecesi yapılan o cani eylemin ardından olduğu gibi terör örgütlerinin destek kıtaları mahiyetindeki araçlar hayata geçirilerek hayat tarzı, meşrep, mezhep bu tür tartışmaları topluma taktim ederek, toplumsal hassasiyet noktalarımıza hücum ettiler. Maalesef ülkesinin, milletinin, devletinin yanında saf tutması gereken bir takım siyasilerde bilerek veya bilmeyerek terör örgütlerinin değirmenlerine hala su taşıyorlar” şeklinde konuştu.
“Bunlar avara kasnak gibi dönüp durdular”
Türkiye’de rejim tartışması açanların derdinin rejim değil başka bir şey olduğunu kaydeden Erdoğan, ana muhalefet partisini eleştirdi. Erdoğan, “Türkiye’de böyle bir mesele olmadığını herkes gibi onlar da gayet iyi biliyor. Sadece toplumun bir kesiminde bu konuda var olan hassasiyeti istismar ederek, asli görevlerindeki ihmallerinin, yani siyasi muhalefet eksikliğinin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Dünya, bölgemiz ve Türkiye değişirken ‘biz hiçbir şeye dokundurtmayız, her şey olduğu gibi kalsın’ demek bağnazlığın dik alasıdır. Ana muhalefetin başındakiler de öyle diyorlar. İstanbul’a belediye başkanı oldum, daha belediye başkanlığı koltuğuna yeni oturdum, hemen siyaset, medya ‘bunlar şimdi otobüslerde kadın erkek ayrımına gidecekler, kadınlar bir tarafta, erkekler bir tarafta oturtulacak, trenleri aynı şekilde ayrıştıracaklar.’ Sene 1994, sene 2016 Böyle bir şey yaşandı mı? Ama hem tezgah bu. Bunlar avara kasnak gibi dönüp durdular. Esasen normal şartlarda iktidarı elinde bulunduranlar mevcudu muhafaza etmeye, muhalefet de değiştirmeye çalışır. Bizde çok uzun süredir işler tersine dönmüş durumdadır. İktidarda olanlar değişim için, reform yapmak için mücadele ederken, muhalefet konumunda bulunanların bir kısmı statükoya gardiyanlık yapıyor. Hadi bir tavrı bir yönü ile tembellik olarak niteleyip bir kenara bıraktık, çünkü Türkiye demokrasi ile yönetildiğine, milli irade belirleyici olduğuna göre bu hesaplaşmanın yeri sandıktır. Peki terör örgütlerinin ülkeyi ve milleti köken ve meşrep farklılıkları üzerinden ayrıştırma çabalarına destek verme neyin nesidir. Ülkemizde kalleş bir terör eylemi üzerinden hayat tarzı tartışması açmak terör örgütünün orada döktüğü kanla dahi sağlayamadığı bir başarıyı kendi ellerinizle ona sunmak demektir. Bu ülkede yaşayan, gözlerini gerçeklere kapatmayan, sırtını hakikatlere dönmeyen, insan ve vicdan sahibi herkes kimsenin hayat tarzı ile ilgili bir sorun olmadığını çok iyi bilir. Eğer bu konuda ileri gidecek olursanız, bu konuda en rahatsız olan biziz. Niye? Benim yavrularım bu ülkede başları örtülü olduğu için bu ülkenin üniversitesinde okuyamadılar. Ben kızlarımı yurtdışına göndermek zorunda oldum. Bana o zaman o ülkelerin devlet başkanları, başbakanları ‘sizin ülke halkı Müslüman olan bir ülke değil mi? Niye orada okumuyorlar da buraya getiriyorsun?’ dediler. Dedim ki ‘benim ülkemde inancına göre okuma özgürlüğü yok da onun için buraya getiriyoruz.’ Biz 14 yıldır bunun mücadelesini verdik. Hamdolsun şimdi artık kızlarımız üniversitelerine, okullarına rahatlıkla istedikleri gibi özgür bir şekilde gidebilir hale geldiler. Artık devlet dairelerinde inandığı gibi çalışabilir hale geldi. Peki ne oldu? Başı açık, başı örtülü okula gidiyor da ne kaybettik? Bu daha önce olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Devletin dairelerinde başı açık olan kardeşlerime özgürlük hakkı vereceksin, başı örtülü olanlara vermeyeceksin, bunların hepsi bu ülkenin evladı değil mi? Onun ekmek sahibi olma hakkı yok mu? Niye kapıları açmadınız, neden kapıları onlara kapattınız? Bunun sorumlularının kim olduğunu bu millet bilmiyor mu zannediyorsunuz? Bu millet bildiği için onlara bu ülkede iktidar yolunu açmıyor. Onlar hala yaşam tarzı diyor, nereye bir yasak getirildi söyler misiniz? 14 yıl oldu, 2,5 yıldır Cumhurbaşkanıyım, ondan önce başbakandım, biz nerede kime ne yasak getirdik? Bu devletin anayasasına, yasalarına ters düşen bir şey olmadıktan sonra bu ülkede herkes inandığını inandığı gibi yaşamıştır, düşündüğünü düşündüğü gibi yazmıştır, çizmiştir ve konuşmuştur, her türlü özgürlük Batı’da olmadığı kadarıyla burada vardır. Kimse kusura bakmasın bizleri enayi yerine koymasın. Biz kimin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.