İntihar Vakaları'nın nedeni Ekonomik kriz mi?

Akıncıoğlu, çeşitli meslek gruplarından birçok kişinin intihar etmesi üzerine yaptığı açıklamada, intihar vakalarının pandemi ve ekonomik krizden kaynaklanabileceğini, ayrıca intihar eden kişinin genellikle depresyona girdiğini söyledi.

"Birçoğu depresyona giriyor"

İntihar düşüncesi olan bireylerin depresyona girdiğini belirten Uzman Psikolojik Danışman Cem Batuhan Akıncıoğlu, "Psikolojik açıdan incelediğimizde, intiharın sebepleri arasında depresyon, anksiyete, stres, madde bağımlılığı, sosyal izolasyon ve yalnızlık gibi birçok faktör olabilir. Ancak literatürümüzde en yaygın sebeplerden biri depresyondur. Hepimizin aşina olduğu bu terim, uzun süreli üzüntü ve umutsuzluk hissi olarak tanımlanabilir ki, bu umutsuzluk da intihara sürükleyen ana sebeplerden biridir. Meslek grubu fark etmeksizin depresyona giren kişiler, hayattan bir beklentileri olmadığında intihar girişiminde bulunabilirler. Çünkü depresyona giren insanların birçoğunun hayattan bir beklentisi kalmıyor ve kaybedecek bir şeyleri olmadığını düşündükleri için intihara yönelebiliyorlar." ifadelerini kullandı.

"Ekonomik krizden kaynaklanıyor"

Son zamanlardaki intihar vakalarının ekonomik krizden kaynaklandığını vurgulayan Akıncıoğlu, "İntihar vakalarındaki artışta ekonomik kriz ve pandeminin büyük rol oynadığını düşünüyorum. Bu tür ekonomik krizler, depresyonun temelini hazırlayabiliyor. Kişiyi intihara sürükleyen şeyler arasında mutsuzluk ve umutsuzluk bulunur; bu tür krizler, ekonomik sorunlar ya da savaş gibi durumlar, intihar düşüncelerini tetikleyebilir. Gözlemlerime göre, son zamanlardaki intihar girişimlerinin nedeni salgın dönemi ve ekonomik krizler olabilir. Özellikle ekonomik zorluk yaşayan ebeveynlerin intihar etmesi dikkatimi çekti." şeklinde konuştu.

"Umutsuzluk varsa intihar girişimi düşünebilir"

Hayattan zevk almayan kişilerin intihar girişimini düşünebileceğini vurgulayan Akıncıoğlu, "Dijital platformların gençler üzerindeki etkisinin intihar vakalarını kesin olarak artırdığını söylemek doğru olmaz. Çünkü kişilerin bu tür durumlara yatkınlığı önemlidir. Eğer bir kişi umut doluysa, içinde pozitif bir enerji varsa ve geleceğe dair birçok hayali varsa, sosyal medyadaki hiçbir şey onu etkilemez. Ancak karamsar bir yapıya sahipse, geleceğe yönelik hayalleri ve umutları yoksa ve yaşamdan zevk almıyorsa, maruz kaldığı her içerik -özellikle sosyal medya olmak üzere tüm dijital platformlar- etkili olabilir. İnsanlar hayatlarını model alarak, görerek, özenerek ve öğrenerek yaşarlar. Dolayısıyla başka insanların intihar ediyor olması ve bu haberleri görmek bile bir şeylerin zeminini daha kolay hale getirebilir. Ancak travmatik bir intihar vakasına şahit olmak, intihar düşüncesi olan kişinin gözünü korkutup bu düşünceden vazgeçirebilir." dedi.

"Özendiricilik intihar vakalarını artırabilir"

Medyadaki intihar vakalarının bireyler üzerindeki özendiriciliği artırabileceğini söyleyen Akıncıoğlu, "Toplumda intihar vakalarını azaltmak için önce eğitim demeliyiz. Kişinin yaşamına bir anlam yüklemesi, kendini gerçekleştirme kavramını benimsemesi gerekiyor. Birey geleceğine dair bir hayal, bir düşünce ya da bir hedef belirlerse, intihar girişiminden vazgeçebilir. Medya, bu konuda özendiricilik etkisi olabilecek içeriklerden uzak durmalıdır. Örneğin, cesaretlendirici içerikler olmamalıdır. İntiharın güzel bir şey olmadığı, geride bıraktığı insanların ne kadar acı çektiği ve olumsuz durumlara yol açtığı gibi gerçekçi yüzüyle ele alınması etkili olabilir. Ancak bence bu konuları hiç işlememek daha geçerli bir çözüm olacaktır. Çünkü özendiricilik etkisi sadece alkol, sigara ve yasaklı maddelerde değil; bu tür ilişkilerde ve intiharlarda da görülebilir." diyerek sözlerini tamamladı.