TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin Ulusal Varlık Fonu konulu, grup önerisi üzerine konuşan Samsun Millet Vekili ve MHP Grup Başkan Vekili Erhan Usta; Ak Parti Hükümeti'nin cari açığı düşürmek için tedbir alması, yapısal reform hamlesi yapması gerekirken, cari açığı finanse edecek arayışlar içine girdiğini belirtti. Usta “Ulusal Varlık Fonu da bu çabanın bir sonucudur” dedi.
Kurulması öngörülen Fonun amacına, faaliyetlerine, büyüklüğüne, statüsüne ilişkin konuyla ilgili bilgi veren bakanlar ve bürokratlar arasında ciddi görüş ayrılığı ve kafa karışıklığı olduğu tespit ettiğini söyleyen Usta, verilen bilgilerin de ekonomi üzerindeki etkilerine dair hiçbir rakamsal analizin sunulmadığına dikkat çekti.
Tüm bu Komisyon görüşmelerinin yetersiz ve verimsiz geçtiğini ifade eden Usta, “Torba Kanun Tasarısının gerekçesinde, bu Fonun gelecek 10 yıl içinde büyüme oranına yıllık ilave yüzde 1,5 artış sağlanmasının hedeflendiği belirtilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu hesabın detayını sorduğumuzda bize kimse cevap verememiştir. Hükümet, çözümü bu oranı gerekçeden çıkarmakta bulmuştur. Bu bir skandaldır. Demokrasisi gelişmiş bir ülkede bu durum sorumlu bakan ve bürokratların en azından istifasını gerektirir” diyerek fonun amacı ve faaliyetleri ile ilgili piyasalara ve topluma güven verecek bir iletişimin yapılması ve fikir birliğinin oluşturulması gerektiğini belirtti.
“Bu Fon fikrini ortaya atanların Türkiye ekonomisini bildiklerinden emin değilim”
Fon fikrini ortaya atanların Türkiye ekonomisini bildiklerinden emin olmadığını söyleyen Usta, bu tür fonların kurulması için; gelir fazlası olan ülkelerde, ticaret fazlasının ya da kamuda gelir fazlasının oluşması şartının geçerli olduğunu belirtti.
Usta, hükümetin G20 ülkelerini örnek göstermesine karşılık, ülkemizde ise bu iki durumun da söz konusu olmadığına dikkat çekerek, “Dünyadaki örneklere göre taban tabana zıt bir durumdayız. Bazı ülkelerde, petrol ve maden fiyatlarında istikrarsızlık olursa ekonomide sıkıntı yaşanmasın diye, gelir fazlasını istikrar amaçlı olarak tutmak amacıyla varlık fonu yapılmıştır. Fakat, Türkiye dış kaynak sıkıntısı çeken kendi ulusal kaynakları yetersiz olan bir ekonomidir. Biz bu sözde varlık fonu uygulamasıyla aslında bir borç yapacağız, bir borç yönetimi fonu bu, bir varlık fonu değil “ dedi.
Varlık Fonunun, emeklilik sisteminde biriken tasarrufların değerlendirilmesi şeklinde değerlendirilmesine anlam veremediğini açıklayan Usta, “Arkadaşlar, farklı bir ülkeden mi bahsediyoruz? Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin fazlası mı var? Bir yerde bir fonu mu var? Biz bu sosyal güvenlik sistemini her yıl ayakta tutmak için 100 milyarlarca lira kaynak aktarıyoruz bütçeden. Örneğin, 2017 yılı için ayrılması öngörülen para 106 milyar TL. Birileri herhâlde bir yerlerde bir para var zannediyor. O parayı da bu fona aktaracaklar. Böyle bir şey olabilir mi? Eğer bu bireysel emeklilikle ilgiliyse, kusura bakmayın, kimse bireysel emekliliğin parasını buraya aktaramaz. Çünkü onlar şirketlerin, kendi sorumluluklarında topladığı fonlardır. Bu kimin fikri, zaten o da tam anlaşılamadı, Türkiye’yi bilmedikleri kesin” diyerek varlık fonunun Türkiye ekonomisini bilmeden oluşturulmuş bir fon olduğuna vurgu yaptı.
Usta; Varlık Fonu’nun, Türkiye’de 2000 yılından sonra yapılan reformların önemli bir kısmına aykırı olduğunu dile getirdi. Usta, “5018 sayılı Kanunla bütçe bütünlüğünü sağlamaya, kamu gelir ve giderlerini şeffaflaştırmaya, bütçede öngörülebilirliği artırmaya, ödenek üstü harcamaların önüne geçmeye yönelik bir dizi önlem alınmıştır. Yapılmak istenen düzenleme bütün bunlara aykırı unsurlar taşımaktadır. 4749 sayılı Kanunla kamu borçlarının yapılmasına, izlenmesine, şeffaflaştırılmasına yönelik önemli düzenlemeler yapılmıştır. Gerekçede yer alan “büyük alt yapı projelerine kamu kesimi borcu artırılmadan finansman sağlanması” ifadesi bütün bu reformları çöpe atacak bir anlam taşımaktadır” dedi.
Gerekçede yer alan ‘…Stratejik sektörlere yasal ve bürokratik kısıtlamalara bağlı olmadan doğrudan yatırım yapılabilmesi hedeflenmektedir’ Cümlesine şiddetle karşı çıkan Usta, bunu hiçbir şekilde kabul edilemeyecek, hukuk devletiyle bağdaşmayan bir anlayış olarak işaret etti.
“Ekonomide Mucize Yoktur”
Türkiye’nin kamu-özel iş birliği projelerinden ciddi bir kazık yediğini söyleyen Usta, “Ekonomide mucize yok. Şunu kabul etmemiz lazım, bunun aşılması lazım, sorun bu: Türkiye açık veren ve dış kaynağa ihtiyacı olan bir ekonomi” dedi. Yapılması gerekenin ülkeye kaynak çekmek olduğunu varlık fonu oluşturmak olmadığını vurgulayan Usta, “Bu yapılacaksa bile mucizevi, olağanüstü, fevkalade araçlar beklenmemeli. Böyle mucizevi finansman modellerinin peşinde koşanların bu ülkeyi ciddi risklerle karşı karşıya getireceğini görmemiz lazım. Kamu-özel iş birliği mucizevi fikir ve finansman modeli olarak üretildi. Dünyadaki kamu-özel iş birliği projelerinin yüzde 40’ı Türkiye’de. Bana bir tane daha örnek söyleyin, dünyada olan neyin yüzde 40’ı Türkiye’de?” diyerek hükümeti düşünmeye davet etti.
Varlık Fonu uygulamasının faaliyet açısından Hazine Müsteşarlığı, Özelleştirme kurumu, Merkez Bankası TPİC, Maliye Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve KOSGEB’in işlerine benzer işler yapmasının amaçlandığını söyleyen Usta, geçmişte Özelleştirme Fonu’nda gelişigüzel bir şekilde, özelleştirme kapsam ve programlarına alınan kuruluşların verimliliklerinde ciddi sıkıntılar ortaya çıktığını, personelin motivasyonlarının azaldığını tecrübe ettiklerini söyledi. Aynı sıkıntıları varlık fonu uygulaması için de ön gördüğünü ifade ederek, “Bu iyi kötü belli bir bürokrasisi olan, uzmanlığı olan oturmuş kurumların denetiminden ve alanından, inisiyatifinden çıkartılıp, tamamen keyfî yönetilecek varlık fonu alanına şirketlerinin çekilmesiyle birlikte keyfî yönetimler ortaya çıkmaya başladıktan sonra bu şirketlerin verimliliklerinin düşeceğini düşünüyorum” diyerek Hükümetin bundan kaçınması gerektiğine dikkat çekti.
Maliye politikasında ciddi bir gevşeme olacağına ilişkin güçlü bir izlenim olduğunu söyleyen Usta, bu ülkeyi, her şeye rağmen Türkiye ekonomisini, ayakta tutan şeyin mali disiplin olduğunu ve bundan taviz verilmemesi gerektiğini söyledi.
Konuşmasında birçok çözüm önerisi sunan Usta, “Kamu açığını artıracak ve kamu hesaplarının şeffaflığını daha da azaltacak uygulamalardan kaçınmamız lazım. Mesela deniliyor ki, ‘Büyük altyapı projelerine kamu kesimi borcu artırılmadan finansman sağlanacaktır’. Bunu nasıl yapacaksınız? Bunu bir kişi bana bir söylesin. Bu hesapların dışında birtakım şeyleri mi atacağız? Bu hesapların şeffaflığını bozan ülkelerin uluslararası arenada başına neler geldiğini biz biliyoruz, bunun çok ciddi acı tecrübeleri var” dedi.
“Yabancı fonlar aç kurt gibi bekliyor”
Gerekçede, para politikası açısından da para piyasalarına müdahale edileceğine ilişkin ifadeler olduğunu fakat bunun son derece tehlikeli bir amaç olduğunu söyleyen Usta, “Merkez Bankasının yürüttüğü para politikasını etkisizleştirecek bir müdahale ülke ekonomisine büyük zarar verecektir. Mesela, piyasalarda dalgalanma zamanlarında likidite azaldığında piyasaya likidite mi verecek burası? Para politikasını Merkez Bankası yönetir. O kadar tehlikeli ki, daha bunu şu anda piyasalar görmüş değil, bu gerekçeyi piyasalar görmüş olsa eminim Türkiye ile ilgili ciddi kaygılar artar” diyerek para politikasını ve maliye politikasını etkisizleştirecek her türlü uygulamadan uzak durulması gerektiğini belirtti.
Usta, “Dünyada sıfır faiz var. Yabancı fonlar aç kurt gibi bekliyor. Böyle “yeni enstrümanlar” deyip, ülkenin, bu milletin parasını, yabancılara peşkeş çekecek uygulamalar kabul edilmemeli. Onların bir şeye ilgi göstermesi, yapılan işin ülke açısından faydalı ve doğru olacağı anlamına gelmez. Bu fonun, Türkiye’yi maceraya sürükleyecek uygulamalardan kaçınılarak en azından bu çerçevede ülkenin faydasına yararlanacak şekilde kullanılması gerekir diye düşünüyorum” ifadeleriyle endişelerini dile getirdi.
Ulusal varlık fonu kurulmasına karşı olmadıklarını söyleyen Usta, şuan görülen tabloda ülkemiz açısından değerlendirilecek bir fon fazlası olmaması, varlık fonu uygulamasının ülkemizdeki diğer kamu mali yönetimi reformlarına aykırı unsurlar taşıması, komisyondaki bütün gayretlerimize rağmen Fonun yeterince iç tutarlığının sağlanamaması, maliye ve para politikasını etkisizleştirme potansiyeli taşıması, ülkemizi ekonomik anlamda maceraya sürükleyecek esneklikler içermesi açısından yakın gelecekte karşılaşılabilecek birçok sorunun bir an önce göz önüne alınması ve çözüme kavuşturulması gerektiğinin altını çizerek konuşmasını sonlandırdı.
HABER: Ayhan GONCA – Nurhan GÜZEL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.