CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek’in, kapasitesi 188 bin olan cezaevlerinde 200 bin tutuklu-hükümlü bulunduğunu ve denetimli serbestlik süresinin uzaması gerektiğini belirttiğini ifade eden Akcagöz, “Sayın Çiçek, partimizin bedel ödemiş milletvekillerindendir. Sahte operasyonlarla cezaevine atıldı. Şimdi, o dönemin sıkıntılarını memleket olarak çekiyoruz. Sayın Çiçek’e kulak verilmelidir. İnfaz yasası değişikliği ile denetimli serbestlik süresinin uzatılması ya da başka seçenek yaptırımlara işlerlik kazandırılması düşünülebilir. Türkiye’deki infaz rejimi, siyasi iktidarların elinde hallaç pamuğuna çevrilmiş halde. Bu bir gerçek. Ama belli bir noktadan sonra, işler tıkanma noktasına geldiğinde infaz rejiminin yeniden düzenlenmesinin toplumun yararına olduğunu söylemek mümkündür. Bu bir af olmadığı gibi, kimsenin buna karşı çıkacağını da sanmıyorum. Zaten belli suç tipleri için farklı bir uygulama söz konusu. Yani bugün infaz rejimi değişirse bundan herkes yararlanacak diye bir anlam çıkarmak da doğru değil. Mesela, terör suçları niteliği itibariyle tasnif dışı kalmaya mahkum. Bunun sınırları pekala belirlenebilir.” dedi.
Denetimli serbestlik uygulamasının, Türkiye’de uygulanmaya başladığı günden bu tarafa, eksiklerini kapatarak yoluna devam ettiğini gözlemlediklerini dile getiren Tufan Akcagöz, “Denetimli serbestlik de bir infaz kurumu olup, cezasının bir kısmı cezaevinde infaz edilen “iyi halli” hükümlünün, cezasının geri kalan kısmını dışarda, belli kurallar dairesinde geçirmesini sağlayan bir cezanın infazı kurumu olarak tanımlanabilir. Mahkumiyet devam etmekte olup, devletin denetimi de sürmektedir. Cezaevlerinin hali ortada. Avukat olarak Cezaevlerine gittiğimizde bile saatlerce bekliyoruz. Tutuklu ve hükümlülerden aldığımız bilgi, tüm koğuşların kapasite üstünde nüfusa sahip olduğu yönünde. Yerde yatanlar, tek karyolayı iki kişi paylaşanlar da cabası. Dolayısıyla, uzun vadede yeni cezaevlerinin yapılması, mantıklı bir çözüm gibi görülse de, kısa vadede denetimli serbestlik süresinin uzaması, sorunun kronikleşmesini engeller diye düşünüyorum. Yokmuş gibi davranmak, sorunu ortadan kaldırmıyor. Büyük usta Faruk Erem’in ifadesiyle, ‘suçluyu kazıyın, altından insan çıkar’. O halde, cezaevi şartları bu duruma gelmişken, en hızlı ve pratik çözüm yolu bu olacaktır. “ diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.