Sizce hangisi çok daha önemli. Söz verip yapmamak mı, Güvensiz olmak mı, Halka rezil olmak mı, yoksa bu dünya da her yaptığım yanıma kar deyip, tüm rezillikleri, rezaletleri kılıfına uydurarak kimseye hiç bir şey hissettirmeden tüm pislikleri kapatmak mı?

Ya da; Allah'ın huzuruna rezil çıkmak mı, Beğen hangisini beğenebilirsen...

İnanan her Müslüman için öldükten sonra ilk önce kabir azabı çekmesi, akabinde huzuru mahşerde Allah'a vereceği hesap. Peki bunların hepsine giderken eğer inançlı ve Müslüman isek, Allah'ın peygamberinin sünnetine ve elbette ki Allah'ın yasaklarına neden uyulmaz?

Allah'a hesap vermemek imkansız olduğuna göre; en azından önce ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) sünneti seniyyesine sığınmak gerekmektedir...

Bu yola giderken Allah biz insanları hayvanlardan ayıracak aklın yanında insanlara fikir vermiştir. Mesela bir inek'te de akıl vardır ama fikir vardır. Lakin yola çıktığında aracın çarpacağını aklı ile bilir ama fikri olmamasından kaynaklı ineklik eder çıkar yola. Ve kaçınılmaz son tecelli mutlaka eder. Biz insanlara verilen fikirle hayır ve şerrin Allah'tan geldiğini imanımızla birlikte biliriz. En azından öğreniriz, öğretilir bizlere taa çocukluktan...

Gel gör ki Peygamberin sünneti seniyyesini geçin, onun kötülediği Putlaştırma, ve puta tapınma halüsinasyonlar her geçen gün yaşamaya başladıkça Müslümanların içi yanıyor.

Olay, Tokat ili Zile ilçesi Müftüsü sözüm ona Kutlu Doğum Haftası (Peygamber Efendimizin doğum haftası) törenlerinde Allah (c.c). Müslümanlara gönderdiği Kur'an-ı Kerimi ayetlerinin yazılı Pastayı kesmesi hadisesi!.

Sapkınlık, riyakarlılık ile dini putlaştırmaya giden AYET YAZILI PASTA KESME VE YEME HİKAYESİ. Bu tezgah ve bu olay Türk ve Müslüman dünyasının adeta kanını dondurmaya yetti de arttı bile. Artık her şeyi geçtik, dini, inancı, ayetleri Allah korusun putlaştırmaya giden yola girildi...

İmanlı, inançlı gerçek Müslümanları kılık, kıyafet, saç,sakal, namaz kılan, kılmayan, Kur'an-ı Kerim okuyan okumayan, cemaatçi olan olmayan, tesettür muhabbetleri ile putlaştırılacak noktaya getirip bunu hele hele siyasetle de bağdaştırma çabaları da eklenince makamları, koltukları temsil edenlerce işler artık iğrençleşmeye vardırılıyor...

Lafın özü kime denir malum. Diyanet İşleri Başkanı artık İmamlar ve Müftüleri siyasetten, reklamdan, dünyevi işlerden  acil geri çekmeli ve terbiye etmelidir.

Çünkü düğünlerde Kur'an-ı Kerim okumalar, ilahiler, adeta eğlence mekanlarına dönüştürülmeye ve rant kapısı haline getirmeye önlem alınmadıkça, Hıristiyan dünyasından, Yahudi inancından farkımız kalır mı? Artık birilerinin DUR deme vakti geldi geçiyor. Dini siyaset, ve reklam aracı gibi kullananların artık titreyip kendine gelmelidir.

Eskiden ne güzeldi öğrendiklerimiz: DİN İLE DEVLET İŞİNİN BİRBİRİNDEN AYRI sözleri. En azından söylemle engelleniyordu. Ya şimdi?. Bunlar sanırım hikaye oldu, masallarda anlatılacak artık.

Çünkü Müftüler, İmamlar acayip ötesi açıklamalar ve icraatlar yaparak dikkat çekince nasıl olsa TBMM yolu açılıyor ya! Özeti beyler, ta Din İşleri ile Devlet işlerini ayrıştırın, ya da bu rezaletten Müslümanları kurtarın...

Aksi takdirde KOLTUK, MAKAM, SİYASET İÇİN MÜSLÜMANLIK KREM ŞANTİLİ PASTALARLA YİYENDEN SONRA KORKARIM DAHA KÖTÜSÜ DE ÇOK YAKINDA GELECEKTİR. Ki o gün KIYAMET ALAMETLERİNİ ARAMAYA HİÇ GEREK YOK. Böylesi şekilde Milletvekili seçmek, devlet erki seçmekte gerekmeyecektir. Bu rezaletin sorumlularına ne öngörülecek merakla bekliyoruz efendim...

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...