Çarşamba Kaymakamı Caner Yıldız'ı eleştirdiğim, "Çarşamba Kaymakamı Kim?" isimli köşe yazımdan sonra ağırlığı Çarşamba menşeli olmak üzere, "Devlete saldırıyorsun Kaymakamı yazarak" tenkitleri gelmektedir.

Bana yapılan tenkitler gerçekten yerinde midir ve Kaymakam devlet midir?..

Bu konuya açıklık getirmek için size gazetecilikte oldukça toyken başımdan geçen bir anekdotu paylaşmak istiyorum.

Gazetecilik mesleğini öğrenip, pişmemde Samsun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı usta gazeteci Mehmet Yazıcı'nın büyük emeği vardır.

Yıllardan 2008 yılıdır ve Mehmet Yazıcı'nın başında olduğu, kadrosunda bulunduğum Takip isimli yerel gazetede çalışıyordum. Yazıcı o dönemin Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'na her gün köşesinde eleştiriyordu.

O gün, bana tenkitte bulunanlar gibi bende Yazıcı'nın odasına gittim.

"Sayın Yazıcı" diyerek hiç oturmadan ayakta konuşmaya başladım.

"Her gün valinin hakkında yazılar kaleme alıyorsun, valiye saldırarak devlete saldırıyorsun ve böyle devam edersen, devlete saldıran bir yayın organının bünyesinde bulunmaktan itina ediyorum" dedim.

O gün Yazıcı'nın uyguladığı yazı politikasının devlet aleyhinde yayın olduğunu düşünüyor, yazılarında ısrar etmesi durumunda istifa etmeyi kafaya koymuştum ve o niyetle odasına girmiştim.

Yazıcı söylediklerimi dinledi, gülümsedi ve, "Berat sen önce 2 çay getir ve otur şuraya" dedi.

Çayları getirdim ve masasının sağ tarafındaki tek kişilik koltuğa oturdum.

"Bak Beratım" diyerek söze başladı.

"Devlet ile kişileri karıştırmamak lazım. Hasan Basri Güzeloğlu devlet değildir. Valilik Devlet makamıdır. Devlet şahıslar değil kurumlardır. Ben valilik makamı için söyle yanlış, böyle yanlış yapıyor diyor muyum?" dedi.

"Hayır" dedim. Konuşmasına kaldığı yerden devam etmeye başladı.

"Ben Hasan Basri Güzeloğlu'nun şahsi olarak yaptığı yanlış uygulamaları eleştiriyorum. Yani devleti değil, Hasan Basri Güzeloğlu'nu eleştiriyorum" dedi.

"Peki devlette devamlılık esastır, bu gidip yeni Vali geldiğinde seni düşman bellemeyecek mi?" dediğimde ise yine gülümsedi ve;

"Öyle bir mantık yok! Valilik makamını eleştiriyor olsam haklı olabilirsin. Devleti eleştirdiğim için fişlenir ve bundan sonra gelen tüm valiler bana devleti kötüleyen adam olarak bakar. Fakat sevgili dostum, kimse Hasan Basri Güzeloğlu'nun doğru bulmadığım davranışlarını eleştirdim diye bana düşman olmaz. Kişiler gelir geçer, önemli olan makamlardır" dedi.

Evet, yukarıda okuduğunuz anekdottan da anlaşılacağı gibi 'Ben Devleti yani Çarşamba Kaymakamlığı'nı değil, gelip geçici olarak o koltuğa oturan Caner Yıldız'ı eleştiriyorum'.

Devleti eleştirdiğim kanısına kapılanların bu ince nüansa dikkat etmeleri gerekiyor.

15. yılına girdiğim gazetecilik hayatımda, devletime, milletime karşı kalem kullandığımı ve bu bağlamda tek bir haberin altına imza attığımı veya köşe yazısı yazdığımı kimse iddia edemez.

Eğer Çarşamba Kaymakamlığını temsil etmesi için bir Kaymakam Çarşamba'ya atanıyor ve söz konusu Kaymakam, devlet tarafından aranan ve yapmış olduğu servetin şaibeli olduğu bangır bangır dile getirilen isimlerle sarmaş dolaş olup, yapmış oldukları otdan boştan etkinliklerin hepsine katılıp boy gösteriyorsa ben o kaymakamı eleştiririm.

Kimsede çıkıp devleti eleştirdiğimi iddia edemez!..

Söz konusu Kaymakamın yönettiği ilçede, Türkiye'nin adalet sistemi eleştirilip, kampanyalar düzenlenip, devlet karalanıyor ve Kaymakam buna göz yumuyorsa, oradaki Kaymakam oturduğu makamın ne anlama geldiğinin farkında değildir!

Devleti temsil etmenin kriterlerini yıllardır öğrenemeyen bir Kaymakamı ben eleştirim, kimse kusura bakmasın.

Aynı kaymakamın 2014 yılındaki yerel seçimlerde Belediye Başkanı olma girişimleri olduğu ortaya çıktı.

Sayın Kaymakam Yıldız'a önerim, devlet temsilciliği değil, siyasete atılarak belediye başkanlığı yapması.

Kaymakam olarak icraatları hoşuma gitmeyen ve gazeteciliğin bana vermiş olduğu eleştiri hakkımı kullanarak eleştirdiğim Yıldız, belki siyasette başarılı olur da kendisini alkışlayanların arasında bende olurum...

Önümüzdeki yazı buluşmak umuduyla...