Vatandaşlık Milletimize Sorulmalı!...
Tarih boyunca Türkiye’nin gündeminden eksik olmayan kuşkusuz Doğu Meseleleri olmuştur.
Çünkü bu bölgede yaşanan iç savaş ister istemez Türkiye’yi ilgilendiriyor.
Yıllardır baş belamız olan terör olayları, Irak’ın işgali, Suriye’ de olan iç savaş, ister istemez bizim hep gündemimizi meşgul eden konular.
Şimdilerde çokça konuşulan Suriyelilere verilmek istenen ve gündemde olan VATANDAŞLIK…
AK Parti bu konuyu bir insanlık ve Müslümanlık olguları üzerinde durarak ele alıyor.
Muhalefetse başka bir pencereden bakıyor, Acaba millet bu konuya nasıl bakıyor?
Asıl olan Milletin nasıl baktığıdır.
Yaklaşık iki aydır bu konu üzerinde kendimce bir araştırma yapma olanağım oldu.
Milletten aldığım izlenim; “Evet misafir edelim, onlarla elimizden geldiği kadar ekmeğimizi bölüşelim ama vatandaşlık değince işte orada biraz düşünelim. Çünkü bunun bir daha geri dönüşü olmaz.” Diyorlar.
AK Parti, dönemin Başbakanı, Şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, büyük bir sorumluluk alarak iyi niyetle başlattığı çözüm süreci sonunda ne duruma geldi. İşte bunlara bakalım; Coğrafyada ki insanlar eski Osmanlıyla beraber yaşayan insanlar değil artık.
Sayın Cumhurbaşkanımız; her şeyin en iyi tarafından olaylara bakar.
Bu kardeşlerimizle huzur içinde yaşayalım, beraber üretelim, ülkemizi kalkındıralım, bir olalım beraber olalım, mesajını vermek için elinden geleni yapıyor.
Ama ilerleyen yıllarda bunun tersi olma durumunda da aynı Çözüm Sürecinde yaşanan sıkıntıları çekeriz. Onun için Ak Parti’nin bunu çok iyi analiz etmesi gerek. Çok iyi kanuni bir düzenleme yapmak gerekiyor. Halkın içinde bu insanları görüyoruz. Her köşede dilenci pozisyonunda kalıyorlar.
Bunlarında biran evvel çözüme kavuşması gerek. Bizim halkımız hiçbir zaman düşene tekme atmaz.
Hatta onları kendi kardeşleri gibi düşünür, elinden ne geliyorsa yapar.
Kendimden bir olay anlatayım sizlere…
Her halkın kendine göre bir yaşam bilinci vardır. Uzun yıllar Suriye’ye seyahat etmiş biri olarak bu topraklardan geldiğim süre içerisinde hiçbir zaman haraç vermeden, Ürdün’e ulaşamadım. Ne hikmetse Cilvegözünden veya Öncüpınar kapısından ne zaman Suriye topraklarına ayak bassam her 20 kilometre de bir aramaya maruz kalmışımdır.
Yani adı ‘arama’ ama haracı verirsen seni aramazlar…
Yani mesele güvenlik değil, haksız para kazancı…
İşte biz böyle kardeşlerimizi, buralarda yardım seferberliğimizi sergiliyoruz.
Ben burada şunu söylüyorum, kırk sefer düşünelim ne yapacaksak ona göre yapalım.
Çok da alışık olmadığımız referandum sürecini işletelim.
Millete soralım bu hem geleceğimiz bakımından, hem de AK Parti’nin elini güçlendirme bakımından daha da hayırlı olur…
Saygılarımı sunarım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.