Sıkı durun... Ağzım, gözüm, kulağım ne dersek diyelim. Bu günlerde malum kişi tarafından, hep suçlu  olarak itham ediliyoruz. Bu memlekette anlaşılan demokrasi rafa kaldırılmış. Hiç kimse malum zat için eleştiri yapamaz... Hiç kimse malum o zat için yorum yapamaz...

Hiç kimse ama hiç kimse malum zat için, asla ve asla hakkında olumsuz konuşamaz... Konuşursa ne olur? Her yerden baskıyı, tehdidi yersiniz... Onu da yakında açıklayacağız... Ama biz doğruları yazmaya, konuşmaya devam edeceğiz. SABREDİN...

***

Bu günkü konu Yeşilırmak, ve Yeşilırmak yatağından kum alınması...

Geçtiğimiz hafta konu ile ilgili burnumuzun dibinde ki haberi Samsun'da bir haber portalı yapınca...

Biz Çarşamba Gazetesi olarak susmanın faydası yok dedik ve aldık o haberi aynen yayımladık.

Vay anam nasıl yayınlarsın. Arkamızdan neler söylenilmemiş ki!? Olsun bee...  

Konu hakkında DSİ'yi arayarak araştıralım dedik.

DSİ grevde olsa bu kadar olur. İlgiliye ulaşmak ne mümkün?

Sonunda bir yetkili şube personeli ile görüştük. Sorduk:

-Yeşilırmak yatağından kum alınıyor siz izin verdiniz mi?

Personel, - "Sedde yapımı için evet izin verdik ve taban oyulması için de kumların düzeltilmesi işlemi gerçekleştiriliyor" 

- Taban oyukları için kumların alınmaması gerekmez mi?.

- "Erol bey teknik bilgiyi de bize bırakın"

Teknik bilgi yakında Çarşamba'nın dibini sallayacak umurunda mı?

Her neyse, biz canhıraş yırtınıp bilgi ararken,

Öte yandan iddia o ki; bir başka yetkili bizim fotoğraf ve görüntü çektiğimizi görmüş!.

Belediyenin kum alan ilgililerine tepki bile göstermiş!? Bakanlık duyarsa hep beraber yanarız...

Vatandaşın gözünü seveyim iyi takip ediyor. Bir de konuşsalar var ya!...

Gel gör ki; Hem kel, hem fodul denilen cinsten...

Hafta sonu tatil olup DSİ de orta da olmayınca fırsat bu fırsat...

Belediye tatil yapmayıp en az 200 metre karelik bir alanda,

Canhıraş çift yevmiye çalışan işçiler gibi, Yeşilırmak yatağını oymayı bırak tabanı deldi, deldi...

DSİ 7. Bölge Müdürü Sayın Ahmet Kanık'ı aradık, henüz görüşmeye müşerref olamadık...

Oysa konuyu iletecektik. Gerçi iletsek ne olacak ki? Yıllardır aynı terane. Alan razı, veren razı...

Savunma hazır: DSİ: Biz izin vermedik. Sedde yapın dedik!.

Belediye almadık sadece zemin düzelttik diyecek!..

Hiç bir Allah'ın kulu ya da devlet yetkilisi de çıkıp yasal yolu uygulamayacak.

İnşallah yanılırım ancak yılladır bu böyle olunca...

Gerçi belediyenin de her zamanki gibi savunması belli...

Çarşambanın alt yapısı ve yol yapımı için kullanılıyor?

Öyle enteresan ki; Bir el arabası kumumuz yok dediği vatandaş bile...

Ben de kum alabilirim hevesi ile olsa gerek(!) belediyeye sahip çıkıyor.

Biz sanki Zimbabve'de yaşıyoruz.

Hizmete sözüm yok. Ama adalet ve doğru olduğu sürece...

Yıllardır kum olaylarının akıbeti belli değil.

Kim izin verir, kim sorumludur.

Sorsan eskiden hem DSİ, hem Özel İdare idi. Ya şimdi?

Neyse sonuç olarak aklımıza takılan en basit deli sorular şunlar:

1- Irmak yatağından son bir hafta da kaç ton kum çıkartıldı?

2- Yeşilırmak Yatağının  oyulması çevrede ki binaları ve barajı etkilemez mi?

3- DSİ kum iznini neye göre ve kimlere veriyor?

4- DSİ Kum alma izni verdi mi, vermedi mi?.

Uzar gider bu kadarını soralım şimdilik.

KUM OPERASYONU olmuştu hatırlar mısınız? O zaman da belediye aynı şekilde kum alırken onlara hiç bir işlem yapılmamıştı? Acaba bu kum olayını kim, neden korur ki?

Devlet her bireyin devleti olduğuna ve ana, babası konumunda olduğuna göre; Belediye öz evlat, sıradan vatandaş üvey mi? Devlet yetkilileri buna nasıl açıklama yapacak merak ediyorum...

Hafta sonu kamyonlarla yarışa kum kaldıran belediyemizi kötülemiyorum.

İzin var mı yok mu?. İzin verdiniz mi, vermediniz mi onu bi hele deyin yeter...

Bunu yazdık. Başımıza yine neler gelecek merakla bekliyorum.

Ama demeden edemeyeceğim. "Çarşamba güzel oluyor? "

Çarşamba mı, vatandaş mı, yoksa sadece birileri mi?

Merak işte...

Bunları yazdık ya!. Başımıza ne mi gelir?  Yakın da iletirim efendim...

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...