“Erdoğan tüm partililerin VELİ NİMETİ”
Şimdi bu yazı ve haberlerimiz sonrasında birileri hemen İsrail ağlama duvarına gidip ağlar gibi: Baaak, bakın ben dememiş miydim? Bu adam bize hakaret ediyor, bizim aleyhimize haber yapıyor. Bundan bize hayır gelmez” diyerek ağlayıp sızlanarak kendilerini sözüm ona haklı olduğunu göstermek için telefon ve kapılara, duvarlara sarılacak ve ağlamaya başlayacaklar. Ama ben her zaman söylüyorum. AK Parti’ de Başbakan Erdoğan tüm partililerin VELİ NİMETİDİR.
Çünkü bu halk asla ve asla ne yerelde ki yöneticilere, ne de İl ve Milletvekili yöneticilerine isim olarak oy vermiyor. Bunlar sadece ve sadece Recep Tayyip Erdoğan servetinin üzerinden prim yapıyor, oy alıp bulundukları makam ve koltuklara geliyorlar. Yani bu partide görev yapanların çoğunluğu ERDOĞAN SERVETİNDEN yiyorlar. Onlar da yerlerini dolduruyorlar mı? ASLA!..
Bu tipler (ki sayıları çok fazla) Başbakan Erdoğan olmasa inanın asla o makamlara gelemezler. Denemek isteyen buyursun. 2014 yerel seçimlerinde AK Partiden değil de sadece ve sadece BAĞIMSIZ ADAY OLUP GİRSİN SEÇİME…
Her neyse bu konu nedir derseniz.
Geçtiğimiz haftadan bu yana Samsun’ da AK Parti içinde hemen her kademede nerede ise kavgaya varan ithamlar, söylemler ve kısır döngüler aldı başını ayyuka çıktı. Bunların bu görüntüsünü ne hikmettir medya tam yazamıyor. Kimi Osman Çetinkaya hastalığında, kimi Fuat Köktaş hastalığında, kiminin derdi ise daha başka. Ama kimse artık AK Partiyi düşünerek siyaset ve halka yüzü dönük çalışma yapmıyor.
Son Samsun AK Parti İl Başkanlığına aday olabilme şartının Üniversite Mezunu olma şartına dayatılınca ortalık karıştı. Olabilir. Bence de en makul ve mantıklı olanı bu. Ama benimde beğenerek ve imrenerek izlediğim Sayın Recep Yıldırım bu şartı neden temayülün yapılacağı ( ki o da baskın bir temayül ne gerek varsa?) günü ve o anda açıklamasından kaynaklandı. Sanırım Çetinkaya veya ona yakın birileri bu olayı oldu- bittiye getirerek Çetinkaya’nın 1-0 galibiyeti ile maça başlamasını düşünmesinden kaynaklandı.
Kaldı ki Çetinkaya atandığı günden bu yana sevecen ve herkesi kucaklayan kimse ile kavgaya girmeyen bir tavrı vardı ve seviliyordu. Ama ne oldu ise İlçe başkanlıklarının seçim sürecinde parti içinde kendine yakın isimleri İl Başkanı olabilmek için o yönde oluşturmaya başlaması ile oldu. Bunlar olunca da halk severken tepki göstermeye başladı.
Bu memlekette Fuat Köktaş il başkanlığı yapmış ve kimse onun gibi bir il başkanlığını bir kere daha yapamamıştır. Onun İl Başkanlığına özlemler arttı ki, Milletvekili adaylığı temayülünde Türkiye’ de ikinci isim olarak çıktı. Ama Genel Merkeze giden kirli belgeler o yoldan aday olarak gelmesini engelledi.
Ben hep derim. Birisine ne kadar set kurarsanız o kadar güçlenerek gelir karşına. Tıpkı baraj önüne çekilen set gibi kişilerin önüne set çekildikçe seveni, destekleyeni artar ki vakti geldiğinde o gücü engelleyemez ve patlatınca da ortalık karışır. Bırakın baraj patladığında önüne ne kadar engel varsa yıkması gibi yıkıp geçer. Bırakın Köktaş İl Başkanı olsun, Milletvekili olsun. Ha onun kazancını nereden aldığını merak ediyorsa birileri hem önce kendilerine bakacaklar, sonra da o kazanırken o isimler onun neresinde idiler o hatırlanmalıdır.
Bu adamı destekliyor(!) diyenlere ise bir çift sözüm var. Hatırlayanlar bilir ki; Köktaş’a en acımasız eleştiriyi kimse yapamazken ben yaptığımda Köktaş’a beni ispiyonlayanlar ve bana uzak tutanların hali de ortadadır. Ben Köktaş’ı hala aynı rota da izlerim. Ama Köktaş’ı bu millet, delege ve partililer istiyorsa buna kimse engel olamayacaktır. Ya dağınıklık artacaktır ya da onu kabullenerek seti kaldırıp sıkıntıyı bertaraf edecektir.
Mustafa Acar konusunu ise temayül sonrasında ki çıkacak tabloya göre yorumlayacağım. Acar’ın kişiliğini, siyasette ki duruşunu da iyi bilenlerdenim. Ama onun talihsizliği politikayı politika olarak yapmasındandır. Politikayı az siyasileştirse o bu makama çoktan gelmiş olacaktır. Çünkü 2014 ve sonrası AK Partinin geleceği için çok çok daha önemlidir. Bu asla ve asla unutulmamalıdır. Akabinde Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri var ki AK Parti bu süreçte daha çok kenetlenemediği takdirde ANAP’ tan daha büyük bir tehlike kapısında beklemektedir. Kimse bunları inkar edemez.
Sonuç olarak Yıldırım hatalı bir yola sokulmuştur.
Bu yetmezmiş gibi İl Genelde de sıkıntılar hat safhaya ulaşmış görünüyor. Dilaver Atlı’yı yıllardır grup başkanvekili yapanlar artık ona her nedense tahammül edemiyormuş. Çünkü o Çetinkaya’yı desteklemiyor başkasına meyl ediyormuş. Olabilir. Bu siyasettir bu gün Çetinkaya ile olan dün Köktaş’la değil miydi? Sonra o Çetinkaya atanırken yaptığı yönetim kendisinin yönetimi idi. Ama geçen hafta öyle bir gaf yaptı ki evlere şenlik. Bu yönetimi ben yapmadım. Peki, sormayacak mı bu delegeler. O zaman yeni listeni hazırlasaydın ve daha önemlisi Adem Güney’in listesinde sen ve diğerleri ile yola çıkmadın mı?. Şimdi ne demek istiyorsun” şeklinde. Demek ki siyasette ne dünü ne de bu günü unutmayacaksın ki gelecekte ki siyasetin tam olabilsin. Kişilerle makama gelen yine kişilerle gideceğini unutmamalıdır. Halkı unutanları halk nasıl ezip geçiyorsa, kişilerle gelenleri de kişiler silip atacaktır.
Ne dersiniz?
Mutlu ve (sağ)- lıcakla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.