KOZANIN HİKAYESİ… 2
İpek halı işi çok zahmetlidir.
İlmik sayısı arttıkça kalitesi artar.
Mesela; 10’luk kalitenin santimetre karesinde yaklaşık 110 tane düğüm vardır.
Kırklık kaliteye ise 450 düğüm atılır.
Böyle bir seccade yapmak isterseniz üç buçuk yılınız tezgâh başında geçecektir.
İpeği sevdirmek ve bu kültürü yaşatmak için okullara gidip ders veriyorum.
Çocuklar ipeğe, kozaya makineye dokunurlar. İnsan var olana sahip çıkar, bilmediği bir şeyi niye korusun dimi ama?
Duymuşsunuzdur;
Sözde Bizans İmparatoru, Çin’e iki tane rahip göndermiş onlarda gizlice ipek böceği tohumlarını almış, asalarına saklamışlar.
Karda kışta aylarca yol tepip İstanbul’a ulaştırmışlar.
İnsan’ın yok ya daha neler diyesi geliyor.
Bu koca bir yalan.
Bu yumurtalar o kadar hassas ki buradan Hatay’a götürseniz yolda telef olur, bir daha canlanamazlar.
İpek insan ihtiyacı sıralamasında 47. Sırada yer alıyor.
Bir kriz olduğunda önce lüks tüketim maddelerinden vazgeçiliyor.
İlk etkilenenlerden biri de ipekçilik oluyor.
Ama biz ipeği lüks olmaktan çıkaracak, ameliyat ipi imal ederek ihtiyaç haline getireceğiz.
Proje olgunlaştı, Uludağ Üniversitesi ve TUBİTAK desteği ile hayli yol aldık.
Bugün devlet, köylüye inanılmaz hibeler veriyor, kota yok ucu açık.
Koza Birlik’de yanında duruyor.
Artık bütün mesele ipeğimizi stratejik ürün haline getirebilmekte.
Çin’in karşısında mücadele kolay değil.
Tamam, işçilik ucuz.
Ona bir şey demiyorum da inanılmaz bir damping var.
Yurt dışına satıyorsan, devlet, bedelin yarısı kadar hibe veriyor.
Piyasa ellerinde istediği gibi oynuyorlar.
Ama Çinli de eski Çinli değil.
Öyle bir çuval pirince bir ay çalışan kalmadı.
Bekleyin göreceksiniz Çin’i çok büyük krizler bekliyor”…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.