Siyaset o kadar kirliymiş ki son dönemde öğrendiklerimiz ve gördüklerimizle bir kere daha net gördük. Mesela Saadet Partisi Numan Kurtulmuş’tan iyi ki kurtulduk diyor. Nedenlerini bilseniz? Saadet Partililer ondan “Kurtulmuş “ ama AK Parti kurtulur mu bilemem?. Bu saatten sonra sanırım çok zor. Onun da nedenlerini televizyonlardan izleyenler de çok iyi anlayabilir sanırım. Son geziler malumunuz. Hazırlıklara başlamış görünüyor da…

Sonra Türkiye’ de yaşanan son 8-9 günlük gerilime bakıyorum. Yazsak mı yazmasak mı diye düşündük. Konu hakkında bizi görenlerin çoğu “neden bu konulara değinmiyorsun” diyorlar. Neresinden dokunsak, tutmaya çalışsak her yeri elimizde kalıyor…

Bu meydana gelenler 3-5 ağaç işi mi yoksa birilerinin dediği gibi yabancı mihrakların oyunu mu?. Bu olaylarda sadece uç çevreler mi, yoksa her platformdan genç, yaşlı, erkek, kadın kimler var. Neden var?

Peki bunlara yapılanların başında gelen ve herkesim tarafından suçlanan Polislerin tepkisi doğru mu? Doğru değil deseniz de, doğru deseniz de gözden kaçan Polis emir kulu. İktidarda her kim olursa olsun aynısını yapar mıydı yapmaz mıydı?. Tamam Polis belki emiri aldı ve haddini aşan şekilde de tepki verdi. Haklı olabilir çoğu çevreler.

Ama bilinmelidir ki;

Burada ne halk, ne Polis suçlu değildir. Kıran, dökülenler de haklı değildir.  Peki haklı olan kim?

Türk Milletidir. Ama Türk Milleti uyumaya devam ettikçe yabancı devlet ajanları da, provokatörleri de meydanlarda prokasyonlarına devam edeceklerdir. Çünkü en güzel zemin kargaşa zeminidir, bahane zeminidir. Bunu hükümet çözemedi. Bu işi başlatan da aslına bakarsanız hükümettir, bitirecek olanda bu hükümet olacaktır…

Eğer ki bu gün Başbakan Erdoğan çıkıp, “Bu projeleri yapmıyoruz” dese bile konu kapanacaktır. Ama kendisi bunu demedi gitti. Sayın Başbakan Yardımcısı Arınç, Cumhurbaşkanı Gül’le yaptığı görüşme neticesinde çıkıp olaylardan özür diledi ancak, sonrasında onların da özür dilemesi gerekir dedi.  Bir nebze harareti almış gibi görünüyor lakin bu gece her şeyi ortaya çıkartacaktır. Ya tamam ya devam…

Yani sonuçta ülkenin geleceği, gücü düşünülüyorsa ki bu en temel düşüncedir. O vakit ülkeyi yönetenler halkın söylemlerine, isteklerine mutlaka kesin bir dille cevap vermelidir ki olaylar son bulsun. Bu sayede ülke içinde ki kaos ve kargaşadan medet umanlarında ekmeğinin yağı kesilecektir.

Sonuç olarak;

Ben derim ki; Başbakanın ABD gezisi içinde neler oldu ise oldu ve kendisi Ülkeye bile dönmeden BDP li Sırrı Süreyya Önder’in şovu ile tetiklenen (sözde dağda ki teröristleri pardon ona göre suçsuz gençleri ve gezi de ki dilsiz ağaçları savunmuş kimseyi ayırt etmemiş kanunlar çerçevesinde yapmış) ağaç polemiği kıyafeti içinde başlatılan bu eylemler haddini ve hududunu aşmıştır. Ki o BDP ve BDP nin desteklediği pkk yüzünden asker bile bu gün ne hale getirilmiştir hep birlikte görüyor izliyoruz.

Tük Halkı bu olayları bu şekilde yapana kadar TBMM de ki 550 Sözüm ona Milletin vekilleri olanlara TBMM ye giderek, “Bu işi beceremediniz, beceremiyorsunuz, bizim isteklerimizi değil egonuzu yapmaya çalışıyorsunuz. Çekin gidin” diyerek eylemi orada yapıp 550 vekilini oradan gönderemedikçe sokaklarda olanlar halkı daha çok gerecektir.

Bu işi Milletin vekilleri siyasi ranta çeviriyorsa, bu kadar insan sokaklarda polisle resmen çatışıyorsa, ne Polis, ne halk suçlu değildir. Tek suçlu TBMM de ki mevcut vekillerdir. Suçlu ayağa kalk deseniz bir tanesi inanın ayağa kalkmaz!. Sözüm ona Milletin vekillerinden ve TBMM başkanından bu güne kadar tek TIK yok ne iş?. Tüm yaşananlar içinde TBMM den TIK, ÇIT yok. Hepsine birini ayırt etmeden sorsanız tıpkı suçlulara sorulduğunda “ben-biz  suçsuz-(uz)um” der geçerler. Onlar her zaman bu sözü geveledikçe, bu halk daha çok acı çekecek, ekonomi eriyecek, huzur daha da bozulacaktır. Tek çare bu sözüm ona vekilleri yeniden şekillendirip doğru, dürüst, ülkeyi seven, ülke için çalışacakları geri getirmeliyiz. Bakın o vakit ülke yeniden nasıl rayına giriyor göreceksiniz. Kim ne derse desin.

Mutlu ve (sağ)-lıcakla klaın…