Remzi ÖZKAN: Fatma hocam öncelikle röportajımıza hoş geldiniz. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız bizlere?
Fatma ÇİÇEK: Sayın Özkan öncelikle hoş bulduk. Ben Bursa Orhaneli 1962 doğumluyum. İlk ve Ortaokulu Orhaneli’nde okudum. Daha doğrusu Ortaokulun ilk sömestre tatilinde Almanya’ya gittim. Orada Volkschule denilen okula yazdırıldım. Türkiye’de yabancı dilim Almanca olduğu için altı ay sonunda Albert Schweitzer Alman okuluna aktarıldım. Din dersi hariç bütün dersler Almancaydı. Yalnız şunu üzülerek söylüyorum. Orada okumak sene açısından büyük kayıplara neden oldu. 9. Sınıftan sonra da okumadım zaten. Türkiye’ye dönüp evlendim. Bu evliliğimden 1982 doğumlu Bahar adında bir kızım var. Kızımın da Burak adında 2002 doğumlu oğlu var. Bu arada ilk şiir kitabımın ismi Yaşanmamış Baharlar. Kızımın adından esinlendim. Kapağına da kızımın fotoğrafını koydum.
Remzi ÖZKAN: Yazmak anlamında edebiyat yolculuğunuz ne zaman ve nasıl başladı?
Fatma ÇİÇEK: Sayın Özkan sorunuz güzel. Ama cevabı üzücü. Yıllar geçtiği halde bu olay hafızamdan hiç silinmedi. İlkokulun sanırım ya üç ya da dördüncü sınıfındaydım. Sınıf öğretmenimiz bir süreliğine izinliydi. Onun yerine geçici bir öğretmen giriyordu derslerimize. Bir gün hepimize kağıt dağıtıp anneler gününe ait şiir yazmamızı söyledi. Kim güzel yazarsa birinci seçilip ödüllendirecekti. Okuldan sonra doğruca eve koşturdum. Yaz günüydü. Evimizin önüne kilim serip hemen şiir yazmaya başladım.
Bitince yanımda yemek yapmak için patates soyan anneme ‘ Anne şiirimi okuyayım mı? Bakalım güzel olmuş mu? Dedim. Annem dinledi. ‘Şurayı şöyle yazsaydın’ diyerek değiştirdi. Sadece o kadar ya bir kelime ya da tek satır. Annemin katkısı olmuştu. Sıra okulda bir hafta sonra kazanan şiiri açıklamaya gelmişti. Ben kazanamamıştım. Kazanan kişi gururla ödülünü almıştı. Öğretmen bana Fatma Çiçek ayağa kalk deyince şaşırmıştım. Masasında duran kağıdı alıp bana ‘ Bu şiiri nereden çaldın? Dedi. Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar şaşırmamıştım. Bütün sınıf bana bakıyordu. ‘ Çalmadım öğretmenim ben yazdım. İnanmıyorsanız ne kadar kitap varsa hepsine bakın. Hatta annemde yanımdaydı bu şiiri yazarken. Ona da sorabilirsiniz’ dedim. Tabi inanmadı öğretmen. ‘Sen böyle bir şiiri yazabilecek kabiliyette değilsin’ dedi.
Çok üzülmüştüm. Bütün sınıfa çok mahcup olmuştum. Şimdiki aklım olsaydı o şiiri saklardım. Kızgınlığımdan yırtıp atmıştım.
Remzi ÖZKAN: Maalesef öğretmenlikten uzak, kendini öğrencilerine değil de alacağı maaşa ve mesaisini tamamlamaya adamış adı öğretmen olan hatta insanlıktan nasibini almamış böyle kişiler de yok değil bu ülkede. Çok acı. Çok üzücü. Benim de buna benzer bir hikâyem var ortaokul öğretmenlerimden birisiyle ilgili. İstediği türde şiir yazamadım diye Türkçe dersinden sınıfta kalmıştım. Bütünleme sınavları ile o yıl bir üst sınıfa zor geçmiştim. Halâ o anı unutmadım. Her şiir yazmaya başladığım da o anı hatırlar ve çok üzülürüm. O zamanlar “Allah’ım bana bu haksızlığı yapan öğretmenle kitaplarım çıktığında tekrar karşılaştır” demiştim. Yıllar yıllar sonra karşılaştım. Benim dokuz kitabım vardı ve o da bir matbaa da amatörce arkalı önlü basılmamış çok vasat bir kitabını çarşı esnafına dağıtıyordu. Dedim ki “Ey büyük Allahım! Ne kadar büyüksün.”
12-13 yaşındaki bir çocuğa bu kadar haksızlık yapan bir kişinin öğretmenliğini de Allah’a havale ediyorum. Çünkü hiç yazmayan öğrenciler, gözümün önünde bomboş kağıdı masasına koyan öğrenciler maalesef iyi notlar almıştı. Benim karalamam ise sadece bir puan ancak etmişti. Bugün bile maalesef aynı durumlara düşen öğrenciler var maalesef. Şahit olduğum bazı olaylar olduğu için bunu açıklıkla dile getirmek istedim.
Neyse konumuza dönelim hocam. Tam da bam telinime dokundunuz. Biraz gerildim gerçekten. İlk kitabınız yayımlandıktan sonra çevrenizde ne gibi tepkiler oluştu Fatma hocam?
Fatma ÇİÇEK:“Yaşanmamış Baharlar” ilk şiir kitabım. Şiir yazdığımı bilenler ve bilmeyenler diye ikiye ayırdığım zaman bilmeyenler çok şaşırmıştı. Akrabalarımdan bazıları çok sevindi. Şaire Hanım diye hitap etmeye başladılar. Böyle kabiliyetlerinde mi var, diyenler oldu. Takdir ettiler açıkçası.
Remzi ÖZKAN: Şiirleriniz çok değişik tarzda ve size farklılık katan güzel şiirler. Sıra dışı eserler yazmışsınız. Gerçekten de birbirinden değerli okunası şiirleriniz mevcut. Peki hocam, eserlerinizi yazarken nelerden esinlenirsiniz?
Fatma ÇİÇEK: O anki haleti ruhiyemle alakalı. Bir yerlerden bir kelime duyarsam o bana ilham kaynağı olabiliyor. Mesela Eylül ayıydı. Ayın da biriydi. O anda hemen şöyle yazıverdim.
Bir Eylül’dü işte
Gönlüme düşen hazanın
Bilmem ki bu
Kaçıncı senesi.
Remzi ÖZKAN: “Düş tohumları” adlı kitabınızdan bahseder misiniz? Bu eseri piyasaya çıkarma fikri nasıl oluştu ve nasıl gelişti? Okuyucular, kitabınızı nerelerden bulabilirler.
Fatma ÇİÇEK: Bunun da çok ayrı bir öyküsü var. Aslında şiir ağırlıklı biriyken bir de baktım ki öykü yazmaya başlamışım. Bir gün sosyal medyada seneler önce bir bayan arkadaşın bana anlattığı bir olayı yazıp paylaşmamla başladı. Bir akşam messengerden tanımadığım biri bana mesaj attı. Önce kendini tanıttı. Emekli Edebiyat Öğretmeni olduğunu vs. Tesadüfen yazımı görüp okuduğunu, benim işlenmemiş bir cevher olduğumu, eğer eğitim alırsam iyi bir yazar olabileceğimi falan anlattı. Beni gönüllü olarak çalıştırabileceğini söyledi. Kısaca eğer bugün bir öykü kitabı çıkarabildiysem bu Emekli Edebiyat Öğretmeni Turgay Çoşkun Hocamın sayesinde oldu. Kendisi Hatay/Kırıkhanlı’dır. Bana WhatsAtsap üzerinden yazışmalarla vakit oldukça bilgi aktardı. Birkaç tane şiirimi de seslendirdi. Ne öğrendiysem ondan diyebilirim. Kendisine buradan saygılarımı gönderiyorum.
Remzi ÖZKAN: Size böylesine değer katan değerli bir öğretmenimize ben de selamlarımı göndermiş olayım ve hemen ardından sorumu sormuş olayım: Edebiyatın dışındaki Fatma Çiçek nasıl birisidir?
Fatma ÇİÇEK: Duygusal, sulu gözlü biriyim. Hayalperest ama gerçeklerden uzaklaşmayan, acıklı filmlerde ağlayan, hayvanlara eziyet edenlere karşı sinir küpü olan savaşlara bir anlam veremeyen, insanların birbirini niçin öldürdüğünü sürekli sorgulayan, birbirimize destek değil de neden köstek olduğumuzu düşünen bir kişiliği barındırıyorum. Bu mesele uzar gider Sayın Özkan.
Remzi ÖZKAN: Gelecekte yeni eserler, yeni kitaplar var mı okuyucu ile buluşmayı bekleyen? Sakıncası yoksa küçük ipuçları verir misiniz yeni projelerinizle ilgili?
Fatma ÇİÇEK: “Namus” adlı bir roman dosyam basıma hazır bekliyor. Malum yayınevleri adı sanı bilinmeyen yazarlara şans vermiyorlar. Onlar da kendi açılarından haklı. Kızmamak lazım. Hayat pahalı. Kimse riske girmek istemiyor. Namus isimli romanımla ilgili kısacık bilgi vermek istiyorum. Gerçek hayatta yaşanmış bir olayı biraz kendimce geliştirip nakışlayarak kaleme aldım. İyi bir senaryo ile sinema filimi olabileceğini düşünüyorum.
Ama tabi tanınmayan kişiler için bu hayâlden ibaret kalıyor. Bir adet ikinci öykü kitabım ile bir de ikinci şiir dosyam hazır.
Remzi ÖZKAN: Fatma ÇİÇEK’in gerçekleştirmek isteyip bir türlü gerçekleştiremediği bir hayali var mı acaba?
Fatma ÇİÇEK: Olmaz mı hem de nasıl. Ben İbrahim Sadri’nin şiir yorumlamasına hayran biriyim. Hani bir gün telefon etse dese ki ‘Fatma Çiçek sizin şiirlerinizden bazılarını seslendirmek istiyorum.’ Der mi sizce?
Remzi ÖZKAN: İnşallah diyelim. Dünya o kadar küçük ki aslında. Kiminle ne zaman, nerede, nasıl karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Bu söyleşimiz şans getirsin. Bu dileğiniz röportajda kalmasın ve kendisine ulaşsın. Peki, hocam şiir sizin için ne ifade ediyor?
Fatma ÇİÇEK: Şiir bir itiraftır. İçini dökmektir. Kağıt ve kalemi en iyi sırdaş bilip ona duygularını anlatarak açığa vurmaktır. Kişiye doğrudan söyleyemediğinizi şiir yoluyla anlatmaktır.
Remzi ÖZKAN: Eveeet. Sizinle sohbet çok güzeldi ama son soruya gelmişiz. Röportajımıza katılım sağladığınız için çok teşekkür ediyorum. Dost yüreğiniz hep var olsun. Edebiyat yolculuğunuzda şans hep yanınızda olsun. Okurunuz bol bol olsun.
Fatma ÇİÇEK: Bana vakit ayırdığınız için ben size teşekkür ederim. Çalışma hayatınızda başarılar dilerim. Nice şarkı sözlerine, nice kitaplara imza atmanızı temenni ederim. Saygılarımla.
Kaynak:HABER EXPRES ( HABER MERKEZİ)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.