Yengeç Zihniyetli İnsanlara Karşı Görünmez Zırhlarınızı Kullanın
Hayatımızdaki bazı insanları sevgimizle ağırlıyoruz, mutlulukla misafir ediyoruz. Bazıları da var ki bize hiç iyi gelmezler. Kimilerini hayatımızdan çıkarıyoruz. Kimileri de var ki mecburen hayatımızdaki yerlerini alırlar. Ne yazık ki pek çoğumuzun hayatını çekilmez kılan bir yönetici olabiliyor, bir arkadaş olabiliyor, bir akraba olabiliyor. Katlanmak zorunda olduğumuz bu kişilere karşı görünmez zırhlarımızı kullanmak en akıllıcası olacaktır. Çünkü; bu zehirli insanlar sadece yolunuza taş koymazlar ayrıca sağlık sorunlarınıza da yol açarlar.
Bu zehirli insanların siz karşı beslediği duygular; kıskançlıktır, hasetliktir, bencilliktir. Sabit zihniyetli ve dar görüşlü oldukları için başarmanın yolunun başkalarını geri tutmak olduğunu zannederler.
Böyle kişiler bana yengeç sepeti mottosunu anımsatır. “Ben başaramıyorsam sen de başaramazsın.”, “Ben sahip değilsem sen de sahip olamazsın.”, “Ben kötüysem sen de kötü ol.”
Yengeç sepeti sendromu nedir acaba diye düşünenler için: Yengeç sepeti sendromu; sepete konulan bir yengeç sepetten rahatlıkla çıkabilirken, yengeç sayısı artınca sepetten çıkmak isteyen yengeçler diğer yengeçler tarafından aşağıya çekilir. Böylece sepetten hiçbir yengeç çıkamaz. İki veya daha fazla yengeci sepete atan kişi onların dışarı çıkamayacağını bilir ve o nedenle yengeç sepetinin de kapağı olmaz. Birbirlerini yukarı itmek yerine, aşağı çekerek engellerler, zarar verirler ve yaralanırlar. Ve sonunda kimse kazanamaz.
Bir yengeç bilinçli olarak diğerini aşağıya çekmeye çalışmaz. Yengeçlerin bu davranışı doğaldır. Ama insan cephesinde durum farklıdır.
Başarılı bir iş süreciniz varsa, diyet yapıyorsanız, bir kitap hazırlıyorsanız, iyi koşullara yöneldiğinizde, mutluluk anlarınızda….bu kararlarınızı değiştirmek için olumsuz cümlelere maruz kalabilirsiniz.
Özgüvensiz oldukları için başkalarının başarısızlıklarından ve mutsuzluklarından beslenirler. Kendilerini ilerletmek yerine; başarıya ulaşan kişileri geri çekmeye, cesaretlerini kırmaya, gelişiminize ket vurmaya çalışırlar. “Ne gerek var?”, “Boşuna uğraşıyorsun.”, “Bu yaştan sonra olacak iş değil.” sözleriyle yeni denemelerinize baltalamaya bayılırlar.
Oysaki Mevlana ne güzel ifade etmiş; “Birbirini yiyenler bölüşemezler bir dağı, birbirini sevenler paylaşırlar bir dalı.”
Bu durumdaki insanlar ve toplumlar asla ileriye adım atamazlar. Birbirimizin ayağını kaydırarak değil birbirimize el vererek, omuz vererek hep birlikte ileriye gideriz. Ve yine Mevlana’ya gideceğim; “Bir olalım, iri olalım, diri olalım.”
Görünmez zırhlarımızı uygulayacağımız kişileri tespit etmek bazen güçtür. Aklımı ve kalbimi yokladığımda benim listemde yer alanlar:
- Başarılarınız karşısında kıskançlık duyguları hortlayan samimiyetsiz kişiler,
- Sürekli şikâyet edip enerji tüketenler,
- Başkalarının arkasından konuşup yüzüne gülenler,
- Kendi vasat yaşamlarına sizleri çekmeye çalışanlar,
- Ağzınızın tadını kaçırıp zamanınızı sömürenler,
- Doğru, dürüst ve düzgün olmayanlar,
- Merhamet ve empati duygularını taşımayanlar,
- Saygı ve sevgi yoksunları…
Nasıl baş edebiliriz?
Mümkün olduğunca yengeç zihniyetli kişilerden uzak durmak. Çünkü zehirleri bulaşıcıdır.
Zamanınızın çoğunu birlikte geçirdiğiniz kişilere dikkat etmek. Jim Rohn; “insan en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” der.
Verimliliğinize katkı sağlayan eleştirileri ve fikirleri başınıza taç edin.
“Yapanın yanına kalmasın” duygusundan tamamen arının. Yani savaşmak yerine alternatifler bulmak.
Zaman kıymetli. Enerjinizi anlamlı bir şeye harcayın. Anonim bir söz düştü aklıma; “Amacım bataklığı hızlıca geçmek; yoldayken rastladığım her timsahla mücadele etmek değil!”. Yengeç zihniyetli kişilerin sizi kovaya mahkum edip ömrünüzü heba etmesine müsaade etmeyin.
Ruhunuza iyi gelen, yardımlaşabileceğiniz, ilham verebileceğiniz güzel insanların yaşamınızda olması dileklerimle sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.