Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz bu röportaj, akademik dünya ile edebiyat dünyasının kesişim noktalarına ışık tutuyor. Türk Dili ve Edebiyatı alanında hem akademisyen hem de yazar olan Abdulhamit TOPRAK, iki dünyanın birbirini nasıl beslediğini, yazma eyleminin akademik çalışmalarla nasıl iç içe geçtiğini ve genç yazarlara yönelik değerli tavsiyelerini paylaşıyor. Edebiyatın, kültürün ve folklorun önemine vurgu yapan bu röportaj, okuyuculara edebiyatın derinliklerine ve yazarlık yolculuğuna dair önemli bilgiler sunuyor. Buyurun o halde röportajımıza.
Remzi ÖZKAN: Merhabalar değerli hocam, röportajımıza hoş geldiniz. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız bizlere?
Abdulhamit TOPRAK: Ben Adıyamanlıyım. İnönü Üniversitesi’nde lisans ve Yüksek lisans öğreniminden sonra Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde Doktora yaptım. Ülkemizin farklı şehirlerinde kamuda memur olarak çalıştım. Bugün ise Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktayım.
Remzi ÖZKAN: Akademik dünyayla edebiyat dünyası arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz değerli hocam? Bu iki alanın birbirini beslediğini ve etkilediğini düşündüğünüz örnekler var mı?
Abdulhamit TOPRAK: Elbette. Akademik dünya ile edebiyat dünyası her zaman birbiriyle yakın ilişki içinde olmuştur. Yapılan akademik çalışmaların edebi eserlerle bire bir ilişkili olduğunu ve birbirlerini beslediğini söylemek mümkün. Söz gelimi yazılan bir eser üzerine yapılan akademik bir çalışma, o edebi eserin gelecek kuşaklara aktarılması hususunda önemli rol oynar.
Remzi ÖZKAN: Bir yandan üniversitede dersler verirken, diğer yandan da aktif olarak yazmaya devam etmek nasıl bir deneyim? Bu iki rolü bir arada götürmenin zorlukları ve size sağladığı avantajlar nelerdir?
Abdulhamit TOPRAK: Yazma eylemi, ders anlatmanın/vermenin sonuçlarından biridir. İnsan anlattıkça öğrenir, öğrendikçe yazar; hatta yazdıkça da öğrenir. Her iki rolü bir arada yürütmenin -elbette- birtakım zorlukları söz konusu; zira zaman bulma hususunda bazı zorlukları oluyor. Her iki rolün avantajlarına baktığımızda ise bir lokomotif işlevi üstlendiği görülür; çünkü anlatmak ve yazmak yeni eserler yazmaya kapı aralar.
Remzi ÖZKAN: Yazmaya nasıl başladınız ve sizi bu alana çeken ne oldu? İlk eserinizden bu yana yazarlık yolculuğunuzda neler değişti?
Abdulhamit TOPRAK: Yazma, birikim ve tecrübelerin toplamından oluşan bir eylemdir. İnsan; öğrendiklerini, birikimlerini ve tecrübelerini yazıya dökerek kalıcı kılmak ister, yazmaya bu düşünceyle başladım. Yazdığım her eserde kendim de çok şey öğrendiğimi belirtmek isterim. Kişi yazdıkça ustalaşır, bu bağlamda yazdığım eserler ustalığıma önemli katkılarda
bulunmuştur. Yazdığım ilk eserimle son eserim arasında teknik, bilgi ve üslup özellikleri bakımından önemli değişiklikler olduğunu söylemek isterim.
Remzi ÖZKAN: Eserlerinizde sıklıkla ele aldığınız konular ve bu konulara olan ilginizin kökenleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Abdulhamit TOPRAK: Çalışma alanım itibariyle Türk edebiyatı, folkloru ve kültürü üzerine sıklıkla çalışırım. Özellikle “kültür” konusu üzerinde en çok çalıştığım konulardan biridir; çünkü kültür, ait olduğu ulusun ve toplumun örf, töre, gelenek, görenek, dil, din, edebiyat, tarih gibi maddi ve manevi bütün unsurlarını kapsayan bir unsurdur. Gerek derslerimde gerekse kültürle ilgili eserlerimde kültür konusuna sürekli değinmeye çalışırım; kültür bir ulusun kendi varlığını sürdürme hususunda en önemli faktörlerden biridir.
Remzi ÖZKAN: Bugüne dek yayınlamış olduğunuz kitaplarınızı da kısaca tanıtmak ister misiniz sayın hocam?
Abdulhamit TOPRAK: Türk Edebiyatı’nın önemli yazar, Türkolog ve edebiyat tarihçilerinden olan Hüseyin Nihal Atsız ile ilgili Hüseyin Nihal Atsız ve Folklor ve Erbaalı Bir Âşık olan Mehmet Erol (Âşık Hosanî) adlı kitabımdan bahsetmek isterim. Hüseyin Nihal Atsız ve Folklor adlı kitabımda Atsız’ın eserlerindeki mitolojik, tarihî, kültürel, eski Türk Dinleri vs. özelliklerinden bahsettim. Mehmet Erol (Âşık Hosanî) adlı kitabımda ise Âşık Hosanî’nin 200 civarı şiirini dil, üslup, folklor ve çeşitli edebi kavramlar yönünden ele aldım.
Remzi ÖZKAN: Sizce Türk edebiyatı hangi yönde ilerliyor ve bu alanda hangi gelişmeleri takip ediyorsunuz?
Abdulhamit TOPRAK: Türk Edebiyatı Tanzimat’tan itibaren yüzünü Batı’ya dönmüş bir edebiyat olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanzimat Dönemi bu hususta Türk Edebiyatı için bir dönüm noktası olmuştur. Gerek yazılan eser türlerinde gerekse bu eserlerin teknik ve dil anlayışlarında Batı etkisinden ötürü önemli değişimlere uğradığını görmekteyiz. Bu bağlamda günümüz edebi eserlerin gerek konu gerek teknik ve dil gerekse işlevleri açısından önemli bir mesafe katettiğini ifade etmek mümkün. Yine günümüzde Türk Edebiyatı’nda Batı etkisinin
Tanzimat Dönemi kadar olmadığı, artık Türk Edebiyatı’nın kendine özgü bir tarz yakalayarak nitelikli eserler verdiğini görmekteyiz. Bu alanda daha çok kültürel eserler üzerinde yoğunlaştığımı söyleyebilirim.
Remzi ÖZKAN: Edebiyat dışında ilgi duyduğunuz başka alanlar var mı? Bu alanların, yazarlık üzerindeki etkisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Abdulhamit TOPRAK: Edebiyatçı olmam nedeniyle sosyal bilimlerin diğer alanlarıyla da hemhal olmamam elde değil. Söz gelimi halk bilimi, kültür bilimi ve tarih gibi alanlarla da ilgileniyorum; çünkü ilgi alanınız ne kadar geniş olursa o kadar kapsamlı çalışmalar üretebiliyorsunuz.
Remzi ÖZKAN: Eserlerinizin okurla buluşma süreci nasıl oluyor? Kitap tanıtımı ve okur etkileşimi konusunda neler yapıyorsunuz?
Abdulhamit TOPRAK: Bugüne kadar yazdığım eserlerden sadece Erbaalı Âşık Hosanî adlı eserim nedeniyle bir araya gelme fırsatım oldu.
Remzi ÖZKAN: Değerli hocam, vaktinizi ayırıp sorularıma içtenlikle verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ediyorum. Türk Dili ve Edebiyatı dalında Öğretim Üyeliği yapan değerli bir yazarın son olarak soracağım şu soru hakkında söyleyeceklerini oldukça önemsiyorum. Çünkü cevabı, bu işin mutfağında olan değerli bir hocamızdan almak daha yarar sağlayacaktır diye düşünüyorum. Genç yazarlara yönelik tavsiyeleriniz neler olur?
Abdulhamit TOPRAK: Öncelikle bu röportaja vesile olduğunuz için ben teşekkür ediyorum. Genç yazarlara okumalarını çok okumalarını ve çok yönlü yazmalarını tavsiye ediyorum; zira okumadan yazmak neredeyse imkânsız. Okumadan yazsalar bile yazdığı eserlerin tekdüze olacağını ve pek ilgi görmeyeceğini düşünüyorum.
HABER EXPRES ( HABER MERKEZİ)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kültürel oluşuma başarılarınızla katkılarınızın devamını diliyorum.Sn.Özkan'a da teşekkürler ????????
Yanıtla (0) (0)