BAŞARI TESADÜF DEĞİLDİR YÜKSEL YILDIRIM GERÇEĞİ (6)
Yüksel Başkan yola hızlı bir şekilde devam ederken 2001 yılında Türkiye’de kriz vardı ve her firma küçülüyor, ayakta kalmaya çalışıyordu ama YILYAK büyüyordu. Ülkede kriz yaşanırken yeni bir pazarlama stratejisi geliştirdiler. Karadeniz’de fındıkkabuğu, Anadolu’da tezek ve odun yakana denemeleri için kömür verdiler ve “Bunu yakın bir ısının, beğenmezseniz para vermeyin,” dediler. Daha önce yakmamış olanlar kömürleri öyle beğendi ki Türkiye kömür pazarı 3,5 - 4 milyon tondan 2002 yılında 6,5 milyon tonu aştı. Türkiye’de talep artınca Rus kömür üreticileri fiyatları artırmak ve büyüyen pazarın kârından daha çok pay almak için Yüksel Yıldırım ve kardeşleriyle ortaklığı bozduklarını açıkladılar.
Yüksel Yıldırım, Ruslara sert tavır göstererek adeta tırnaklarıyla oluşturdukları pazarı onlara kolay yedirmeyeceklerini söyledi. Fiyatları aşağı çekerek ilk darbeyi vurdu. Bunun üzerine Rusya’daki tüm kömür üreticileri karar alarak YILYAK ve Yüksel Yıldırım’ı kara listeye aldı. Artık Rusya’dan hiçbir firma onlara kömür satmayacaktı. Şoke oldu. Türkiye’deki rakipleri “Yıldırımlar bitti, Ruslardan kömür alamıyorlar, depoları kapatırlar, iflas ederler,” diyordu. Rakiplerinin aksine onlar pes etmemişti.
Yüksel Yıldırım Çin’e uçtu. Çin’den Türkiye’ye daha önce hiç kömür gelmemişti. Ama Ruslara karşı bu kömürün getirilmesi gerekiyordu ve Yıldırımlar bu kömürü Türkiye’ye getirdi. Ardından da diğer firmalar Çin kömürü ithalatında onları takip etti.
2002 seçimleriyle birlikte yeni bir istikrar dönemine giriliyordu. Yirmiye yakın banka battığı için sermayesi olanın bankalara güveni kalmamıştı. Bankalara yatmayan para yastık altında yeni yatırımları bekliyordu. Yıldırımların da demir, çimento ticaretinin ardından önemli kazançlar sağladıkları kömür işinden 120 milyon doları, ne yapılacağı bilinmez şekilde bekliyordu. Yüksel Yıldırım, ağabeyi ve kardeşiyle, 1998 yılında Rusya’da yaşanan özelleştirmelerin Türkiye’de de gerçekleşeceği öngördüğünü paylaştı.
Devletin zarar eden KİT’leri satacağını, bu ihalelerden yeni sektörlere ve yatırıma girebileceklerini söyledi. Bir yandan da devletin işletemediği yerleri kendilerinin de zarardan kurtaramayacağı endişesini yaşıyorlardı. Özelleştirme ihalelerini takip etmeye başladı. İlk ihaleye çıkanlar arasında Trabzon Limanı vardı. Rus kömürcülere kızmıştı ve onları kendisine mecbur bırakmak istiyordu. Trabzon Limanı ihalesini 14 milyon dolarlık teklifiyle kazandı.
Ama beklenmedik bir şey oldu...
İhale bir şekilde iptal edildi ve kendilerine verilmedi, Ama limancılık Yüksel Yıldırım’ın Amerika’da ,apon firmasında çalışırken kurduğu düşlerden biriydi. Krizden etkilenen holdinglerden olan STFA yeniden yapılanmaya girmiş ve Dilovası’ndaki Sedef Tersanesi’nin bulunduğu yerdeki limanı satışa çıkarmıştı. 1999 yılındaki depremden büyük hasar gören, rıhtımı vinç konulamayacak derece çürümüş bir limandı. Yükler gemilerdeki vinçlerle boşaltılabiliyordu.
STFA Holding yöneticileri ile kısa sürede yaptıkları görüşme sonucunda 35 bin TEU kapasiteli limanı 24 milyon dolar karşılığında alarak, limancılık sektörüne de ilk adımı attılar. Limancılık sektörüne adım atar atmaz, Sedef Limanı’nın yanındaki Alemdar Holding’e ait limanı da 36 milyon dolara bünyelerine kattılar.
İki limanı birleştirerek YILPORT’u kurdular. Artık holdingleşmeye doğru gidiyordu Yıldırımlar. Kömürde YILYAK, Denizcilikte YILMAR ve limancılıkta YILPORT markalarını oluşturdular.
Özelleştirme ihalelerini takiplerini sürdürdüler. Samsun Gübre Fabrikası’nın ihalesinde en yüksek fiyatı verdiler ama beklenen fiyatın altında olduğu gerekçeyle iptal edildi. Gübre işinin tam kendilerine göre olduğunu düşündüler. Çünkü kömürle benzeşiyordu. Gübre fabrikaları ihalelerinde mutlu sona Gemlik Gübre Fabrikası ile ulaştılar. Bir başka arzuladıkları sektör ise madencilikti. Eti Krom’un özelleştirme ihalesine girdiler...
Elazığlı firma ihaleyi aldı fakat ödemeleri gerçekleştirmeyince ihale kendilerine verildi.
‘’Seydişehir Alüminyum, Eti Gümüş ve Antalya’daki bir başka Eti ihalesine girdik. Bu arada Özelleştirme İdaresi yetkilileri aradı. Bir numaradaki Elazığlı şirket parayı bulamamış, ikinci ay uzatmayı vermişler ama yine parayı yatıramamış. Bize geleceklerini söyleyip parayı hazırlamamızı istediler. Eti Krom’u, ikinci olduğumuz ihalede parasını götürüp yatırarak aldık. Özelleştirmeden bir de Beykoz’daki Sümerbank Kundura Fabrikası’nın olduğu yeri aldık. O ihaleye de öylesine girmiştik aslında ama üzerimize kaldı. Fıratpen, Gap İnşaat, Torunlar ve biz girdik ihaleye. O gün insanlar geleceği görüp o fiyatları vermedi. Özelleştirme 29 milyon 500’ten açık artırmayı açtı. 250’şer bin dolar artırdık. Abim bir tur döner diye 250’yi verdi ve fiyat 29 milyon 750 bin oldu. Diğer firmalar peş peşe ihaleden çekilince ihale bize kaldı ama şoke olduk. Bugün oranın değeri ise aldığımızın çok katı. İstanbul’un, boğazın incisi, pırlantası. 500 metre rıhtımı olan 183 dönüm orman içinde arazi. Arazi için İngiltere’de büyük bir mimarlık firmasına projeyi yaptırdık ama sonra kıyamadık ve öyle bıraktık. Bir hobi gibi bir yer oldu, ağabeyimin eşi ve kızı orayla ilgileniyorlar. Türkiye’nin en ünlü filmleri ve dizileri orada çekiliyor. Bugün Türkiye’nin sinema sektörünün kalbi oradaki 15 stüdyoda atıyor. Butik oteli var, sanatçılar kalıyor. Dışarıdan düğün yapmaya gelenler, restoranı var. Sümerbank’ın tarihini anlatan, ayakkabı ve deri yapımında kullanılmış makine ve malzemelerden müze oluşturduk. Müzenin bir hayli ziyaretçisi var.’’
Kromda dünya devi oldular, Avrupa ve Amerika’da şirketler satın alarak büyümelerini sürdürdüler.
‘’ El attığımız sektörü hem büyüttük hem de çalışanların seveceği bir hale getirdik. Ziyaret edenler şaşırıyor. Seneler önce gelenler, son halini görünce şoke oluyor. Aldığımız yerleri güzelleştiriyoruz ve çalışanların sosyal donatılarla mutlu olacağı yerler haline getiriyoruz. Bazısı özelleştirmeden firmayı alıyor, “Ben parama bakarım. Paramı çıkarana kadar hiç yatırım yapmam, paramı çıkardıktan sonra bakarız,” diyor. Biz aldığımız ilk günden itibaren orayı iyileştirmeye sokuyoruz. Verim alabilmek için yapacağımız yatırımlara hemen başlıyoruz. Ondan sonra kısa dönem, orta dönem yatırımlara geçiyoruz. Eti Krom’da emisyonlar dışarı veriliyordu, biz emisyonları tutmak için filtre sistemi koyduk.
Bacadan atılan sıcak gazları 600 dereceden 200 dereceye indirgeyen bir türbin sistemi koyup, o sıcak havadan elektrik üreten sisteme dönüştürdük. Bugün oradaki bu çalışmayla ödül aldık. 60 milyon avroya yakın yatırımla bunları yaptık, hem çevre için, hem de geri kazanım için. Üretimden cüruf atılıyordu, o cürufları geri kazanmak için üniversite ve Çevre Bakanlığı’yla bir çalışma yaptık. O cürufların içinden metalleri aldıktan sonra kalanları kırarak bordür taşları yapıp, belediyelere hem bağışta bulunuyoruz hem de satıyoruz. Briket fabrikası kurduk, kullanılmayan atık olanları geri kazanarak onları fırınlara verdik.
Orada muhteşem geri dönüşüm sistemi var. Benzer şeyleri Gemlik Güre’de de yaptık. Amonyakta kaçak vardı, denize gidiyordu. Havuz yaptık, orada çökeltmeyle içindeki kimyasalı yeniden fabrikaya yönlendirip kullandık. Verimliliği artırdık, soğuk hava deposunun içine koyduk.
Sportif başarının gelmesindeki gücü izlemeye Devam edeceğiz sağlıklı ve spor dolu günler diliyorum.