Besmele güneş gibi alemlere doğmuş, Müslümanların üstüne sıcaklığını sermiş, insanımızı Allah’a bağlamış, doğru yolu işaret ederek kılavuzluk yapmış, hayatımızı aydınlatmış, kalbimizi nurlandırmış, sevimliliğini ve sıcaklığını hiçbir zaman yitirmemiştir. Yapılarımızda, çeşme alınlıklarında, kapı üstlerinde, bina başlarında ya başlı başına yazılmış ya bir ayette nakşedilmiş yahut da mısralar arasında yer alışmıştır. Balıkçılarımız “Vira bismillah !” diyerek denize açılırken, besmele ile rızık aramışlardır. Evlerimizde ve iş yerlerimizde ise o tek bir levha halinde asılmıştır. Üçüncü Ahmed çeşmesindeki “Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmed’e eyle dua” beytinde görüldüğü gibi çeşmelerde sular dağıtarak, ilahi susuzluğumuzu gidermeye devam etmiştir. Hat sanatına canlılık vermiş, dükkanlarda levha olmuş, bereketler getirmiştir. Yapılan mesleğe göre, ustalar, pirler anılmış, kahveci, muhallebici, berber, kiremitçi ve pazarcı sırası ile. “Şeherde besmeleyle açılır dükkanlarımız, Hazreti Şeyh Şazeli’dir pirimiz üstadımız” şeklinde levhalar halinde getirilerek asılmış ve mesleklere göre beyitlerin yalnız ikinci mısra değiştirilerek bu söz klişe bir duruma da gelmiştir. Bina yapan usta bile her taş alışta besmele çekmiş, besmele ile taşı öperek yerine koymuş ve ilahi yapılar yapmıştır. Böylece besmele yapılar halinde göklere yükselmiş, aklımıza, gönlümüze, hayatımıza işlemiş, ömrümüzü sarmış en emin kale olarak hayatımızı ve ülkemiz kucaklamıştır. Yerine göre savaşlarda ordumuzun kalbi ile beraber atmış, düşmana karşı kalkan olmuş silahın kabzasına yazılmış ve Türk askerinin dilinden düşmemiştir. Besmele uykuya varılmak için yatağa girince de dualarla yer almıştır. Amil Çelebioğlu’nun kültürümüzde Yatak Dauaları isimli eserinde halkımız “Yattım Maşallah kalkarım inşallah Bismillah” diyerek kendini Hakkın hükmüne teslim etmiştir.

Gelecek sayıda buluşmak ümidi ile esen kalınız