İNCİTME
“İnsan vücudunda bir et parçası vardır o düzelirse bütün vücut düzelir. O bozuk olduğunda bütün vücut düzelir. O bozuk olduğunda bütün vücut bozulur. İyi bilin ki işte o et parçası kalptir.” Hadis-i şerif. Sevgili peygamberimiz sadece, Müslümanlara değil tüm insanlığa merhamet etmeyi, affetmeyi, alçakgönüllü olmayı ve kibirlenmemeyi armağan etmiş yüce bir peygamberdir. Bu hale kavuşmak nasıl olur? Kalp kırmamakla… İslamiyet özünde insanı önemseyen insana değer veren insan merkezli bir dindir. Allah insanı en şerefli canlı olarak yaratmıştır. Dolayısıyla insanın birinci görevi kendisi gibi olan diğer hemcinsini yani insanın kalbini kırmamaktır. Kendi kalbi kırılsa bile ‘bende onun kalbini kırayım’ gibi basit bir öç alma duygusuna kapılmamalıdır. Kalp kırmadan yaşanabilir mi? O zaman örneklerimize bakalım. Hazreti Mevlana hiç kalp kırdı mı? Yunus Emre kalp kırmış mıdır hiç? Ya da Hacı Bektaş-ı Veli’nin kalp kırdığını incittiğini düşünebilirmiyiz?
Yunus Emre “Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil/ Yetmiş iki millet dahi/ Elin yüzün yumaz dememiş midir? Bu büyüklere bakarak hayatımızı düzenleyebiliriz aslında…
Hani derler ya “Toprak ol toprak ki gül bitsin sende… “Evet toprak gibi engin ve alçakgönüllü olduğunda aslında bütün değerlere de sahip oluyorsun. Demek ki bizler kalp kırmamaya kendimizi alıştıracağız… Yaratılıştan bu sistem bedenimizde ruhumuzda var. Tabii ki önce kendimizi bu şekilde yönetebilmeyi öğrenebilirsek…
Eğer en ufak dünyalık bir meseleyi bile cinayete vuracak kadar öfken ve kin bataklığına çekmezsek… Eğer dünyanın bütün kazançlarını bir kez gönül almakla kıyaslasanız… Terazinin bir kefesine bir insanın gönlünü kazanmayı koysanız, gönül almanın derecesi Allah katında hepsinden değerlidir.
Bir sonraki sayıda buluşmak üzere hoşça kalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.